Bazı adamlar, incitmeden sevemezdi... Kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında...
Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi...
**
Taksiciye yeterli miktarda parayı uzattıktan sonra ağır adımlarla araçtan indim. Tüm gücüm çekilmiş gibiydi sanki. Kendimi yorgun ve yıpranmış hissediyordum.
Evin önüne geldiğimde kapının önünde biri duruyordu. Arkası dönük olduğu için kim olduğunu seçememiştim. Adımlarımı hızlandırarak ilerledim.
Kapının önüne geldiğimde gördüğüm kişiyle birlikte sinirden delirecektim. "Mert" diye ona seslendiğimde kafasını kapıya vurdu ve bir küfür etti. Suçlu edasıyla kollarını kaldırarak dönmesiyle birlikte onun bu görüntüsünün ne kadar komik olduğunu düşündüm. Saçları birbirine karışmış, üstü başı dağılmıştı. Normal de olsa onun bu halini fotoğraflar ve bunu tehdit unsuru olarak kullanırdım. Ama şu an sinirim daha baskın çıkıyordu. Kaldı ki elimde onu ifşa edecek birçok resim vardı.
"Derin açıklayabilirim."
"Açıkla o zaman." diyerek kapıyı açtım. Geceden kalma olduğu belliydi. Ah! Birde bana yalan söylemişti.
"Ee... Şey..." Lafı ağzında geveleyip duruyordu. Bir derdi olduğu belliydi. Ama beni uğraştıracak gibi gözüküyordu. Kaldı ki ev hiç pis değildi. Gayet bıraktığım gibi duruyordu. Arkadaşları kalmamış mıydı?
"Akşam bizde arkadaşların kaldı mı?
Yüzü renkten renge girerken pes edercesine omuzlarını düşürdü. Ve kendi kendine mırıldandı.
"Eğer söylersem beni mahveder."
Neyden bahsediyordu Allah aşkına?
"Mert dökül."
"Tamam bak. Akşam bizde kimse kalmadı."
"Ee?"
"Tamam işte bunu öğrenmek istemiyor muydun? Söyledim kalmadı işte."
"Mert neler olduğunu anlat artık."
"Sana yalan söyledim. Çünkü Doruk böyle istedi. Seninle yalnız kalmak istediğini ama senin kabul etmeyeceğini bildiği için beni de bu oyuna alet etti."
Ah! Şimdi çıldıracaktım. Oyuna gelmiştim resmen. Bana yalan söylemişlerdi.
"Beni daha iki gündür tanıdığın bir çocuğun yanına bıraktın Mert. Böyle mi birbirimize sahip çıkıyoruz?"
"O gizemli çocuk Doruk'tu. O seni seviyor. Kabul etsende etmesende sende onu seviyorsun. Bunu görmesem sizde asla bırakmazdım."
"Sonra konuşalım." diyerek odama çıktım.
Aklım almıyordu. Nasıl yerdim bütün bunları? Madem benimle konuşmak istiyordu bunu bana söyleyebilirdi.
Tamam onda kalmazdım ama en azından onunla konuşabilirdim. Bunu yapmamam için ne sebep vardı Allah aşkına? Ben yalandan nefret ederdim. Tamam masum bir yalan olabilirdi. Ama dün gece benim hayatımda çok şey değişti.
Artık hayatımda Doruk Kalkan vardı. Hayatıma onu almıştım. Her ne kadar şu an ona çok kırgın olsam da yaşadığım hisler tarif edilemezdi. Kırgınlığım bile güzel geliyordu. Ona karşı bir şeyler hissedebiliyordum en azından.
Biz neydik bilmiyordum? Bunu önemsemiyordum da. Doruk'un dediği gibi biz daha yoğun duygular besliyorduk. Ona çekiliyordum ama o sırlarla dolu bir adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİNİN DERİNLİĞİ
Подростковая литератураKalbi paramparça olan bir kız. Aşkın en kötü halini yaşamış, yıllarca kendini duvarlara hapseden suçsuz olan bir mahkum. Adının hakkını sonuna kadar veren masum, ürkek ve bir o kadar da cesur olan Derin Özgün... Dünyaya maviliklerini açtığından beri...