Demek adı Doruktu. En azından artık adını biliyordum. Evet Doruk Bey sizinle çok işimiz var gibime geliyor. Doruk'un yanından ayrıldıktan sonra hemen çıkışa gitmiştim. Taksi beklerken Mert geldi yanıma.
-Ne oluyor Derin, o adam bir şey mi dedi sana?
-Mert eve gitmek istiyorum, evde konuşsak? dediğim de valeden arabayı istedi.
-Sana ne zaman araba aldılar?
-İtalya'dan geldiğim gün arabam hazırdı.
-Bunu neye borçluyuz?
-Bizimkilere sorun çıkarmadan İstanbul'a döndüğüm için. Biliyorsun yaramazlık yapmayı severim deyip göz kırptı. Buna karşılık gülümsedim ve bilmez miyim demeyi de ihmal etmedim. Bu sırada gelen arabaya bindik ve yola koyulduk.
**
Eve geldiğimizde kendimi direk odama attım. Çok yorulduğumu hissediyordum. Aklımda tek bir şey vardı o da uyumak ve biraz olsun kafamdaki düşünceleri düşünmemek. Ben uyumaya hazırlık yaparken Mert'in 'Uyumak için boşuna heveslenme. Gel ve neler olduğunu anlat' demesi bir oldu. Lanet! Askılı tişörtümü ve yeşil ultra rahat olan şortumu bacaklarımdan geçirdikten sonra salona doğru ilerledim. Salonda beni bekleyen Mert ve kahve kokusu ayılmam için yeterli bir sebepti. Kahve bardağımı elime alarak:
-Uyutmayı düşünmüyorsun galiba.
-Kafandaki düşüncelerle zaten uyuyamayacaktın. Ben sadece işini kolaylaştırıyorum.
-Beni bu kadar iyi tanımandan nefret ediyorum.
-Seni dinliyorum canım. Aşk öykünüze nerden başlamak istersin?
-Ortada aşk falan yok. Farklı yerlerinden algılama.
-Eminim öyledir. O zaman başla ve bana aşık olmadığına inandır bakalım.
Ben daha ne hissettiğimi anlamazken o ne anlatacaktım ki. Daha önce de birini sevmiştim ama bu ondan çok farklıydı. Daha Doruk'la bir şey yaşamama rağmen farklı hissediyordum. Hep onu görmek istemem normal değildi. Öyle yada böyle benimle konuşmuş olması bile beni deli gibi mutlu etmişti. Saçma bir şekilde de olsa onun dikkatini çekmiştim. Belki beni komik yada çömez buluyordu ama onun dikkatini çekmiştim. Üstelik şimdiye kadar yanında hiç kız görmemiştim. O kadar gizemliydi ki. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum. Normalde bir insanı beğenirsin ve konuşursun. Karşı taraf zaten dünden razıdır. Anlatır da anlatır. Ama Doruk çok farklıydı. Onun için kendimle savaşıyordum günlerdir. Ne hissettiğimi çözmeye çalışıyordum. Ama bunun için ona da ihtiyacım vardı. Ama o kapıyı bile açmama izin vermiyordu. Daha ne kadar çalacaktım o kapıyı? Hiçbir zaman bir erkeğe duygularını belli eden taraf olmamıştım. Ama şimdi ağlanacak haldeydim. Bu sefer kaybetmeyecektim. Hayat beni o maviliklerde kaybedene kadar vazgeçmeyecektim.
**
Mert'e nasıl anlatacağıma karar veremediğim için direk ilk günden başlayarak anlattım. Sesini çıkarmadan dinledi. O hep böyledir zaten. Karşısındaki kişinin sözünü kesmeden saygıyla dinler ve sonra kendi düşüncelerini söylerdi. Bu özelliğini çok seviyordum. Bu yüzden her zaman ona her şeyimi anlatırdım. İnsanları yargılamadan dinlemesi ve empati kurması da anlatmamdaki en büyük etkendi. İster bana hak versin ister vermesin her zaman kollarını açar sıkı sıkı sarılır ve ben senin her zaman yanındayım derdi. Annemle babamın ayrılışında en büyük destekçim şüphesiz ki Mert'ti. Benim 5 onun 7 yaşında olmasına rağmen minik elleriyle ellerimi tutup 'Böylelikle iki evin oldu cadı. Birine kızsan diğerine gidersin bende gelirim seninle. Benden başkasıyla gidemezsin ben seni korurum.' demesini hiç unutmam. 2 sene önce İtalya'ya gideceğini öğrendiğimde evini kilitleyip anahtarını alıp gitmiştim. Saatlerce ağlayıp Mert'e beni bırakıp gidemezsinli mesajlar atıyordum. En sonunda annemin ve teyzemin beni bulmasıyla anahtarı onlara teslim etmiştim. Ama bu seferde Mert'e küsmüştüm. Gitmeden 2 gün önce gelip beni ikna etmişti. Ve iyi ki de gitmiş diyorum şimdi. Kariyeri için kendini çok iyi bir konuma getirmişti.
**
Mertle sohbetimiz bittiğinde saat 4ü 3 geçiyordu. Telefona bakmamla oha demem bir oldu. İkimizde aynı anda birbirimize bakıp saati söyledik.
-Acilen uyumamız lazım. Bu konuşma için çok teşekkür ederim yakışıklım benim. Özlemişim. Seni çok seviyorum deyip yanağına sulu bir öpücük bırakmıştım.
Yatağıma yattığımda Mert'in söylediklerini düşünüyordum. Beni umutlandırmak istemediğini ama Doruk'un bakışlarının çok farklı anlamlara yorabileceğini söyledi. Artık mutlu olmamı isteyen ve beni anlayan nadir insanlardan biriydi. Nasıl davranmam konusunda da tavsiyeler verdi. Ve ben yarının ne getireceğini bilmeden uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİNİN DERİNLİĞİ
Teen FictionKalbi paramparça olan bir kız. Aşkın en kötü halini yaşamış, yıllarca kendini duvarlara hapseden suçsuz olan bir mahkum. Adının hakkını sonuna kadar veren masum, ürkek ve bir o kadar da cesur olan Derin Özgün... Dünyaya maviliklerini açtığından beri...