Takemi eve bağırarak girdi. "Miroi! Meraktan çatladım kızım! Anlat nasıl geçti?!" diyerek salona girdi. Eve yeni giren insan önce bir selam verirdi.
Yemeğe oturmuş onu bekliyordum. O da oturduğunda başladık. "Shotoyla aynı sınıftayız." dememle içtiği suyu tükürdü.
Ağzını silip, "Oha!" dedi.
Gülümsedim. "Ama maalesef beni tanımadı. Hatta beni başından savmaya çalıştı. Take nii-san insan tanımaz mı arkadaşını?" dedim.
Bana döndü. "O zamanlar küçüktünüz. Şimdi ise çocuk 15 yaşında. Hemen tanıyamayabilir." dediğinde gülümsedim.
Aklıma gelenle ona baktım. "Baya arkadaş edindim Take nii-san. Senle de tanıştırırım." dedim ve yemeğimi bitirerek kalktım. Tam koltukta uyuyacaktım ki aklıma gelenle sırıttım. "Unutma bulaşıklar sende Take nii-san! Okulun ilk günü olduğu için çok yoruldum ben!" dedim ve koltukta yatarak dinlenmeme baktım. Televizyonu açarak bir şeyler izledim.
-Sabah
Kulağıma gelen cam kırılma sesleriyle koltuktan fırladım. Bu sefer tepetaslak düşmemiştim de koltuğun üst tarafına çıkarak koltuğu düşürmüştüm.
Hızla ayağa kalktım. "N-ne oluyor?! Çocuklar camları mı taşladı?! Nerede lan o veletler?!" diyerek etrafa bakındım. Gördüğüm şey suçlulukla bakan Takemiydi.
Ellerini arkasında birleştirerek zorla gülümsedi. "Ben çay yapacaktım fakat bardaklar bir heyelan vakasına uğrayıp yere düştüler. En azından 3 tanesi sağlam." dediğinde ağzım açık ona bakıyordum. Bardaklara nasıl bir heyelan yaşatmıştı acaba?
Başımı sağa eğerek arkasına baktığımda yerdeki cam parçalarını gördüm. Oflayarak tekrar Takemiye baktım. "Bir yerin acıdı mı?" dedim. Başını olumsuz anlamda salladı. Kahvaltıyı hazırlamıştı. "Sen kahvaltıya geç Take nii-san ben burayı bir süpürüp geleyim." dedim ve evin girişindeki süpürgeleri alıp geldim.
Şu uyanma mevzusu bir türlü düzelmeyecek gibi duruyor. Sağlam üç bardağı alıp yıkarken birisi daha parçalandı. Zaten iki kişiyiz canım iki tane yeter bize. Misafire içecek sunmayız olur biter değil mi? Evet kesinlikle bardak almamız lazım.
Kahvaltıyı ederek evden çıktım. Kirishima'nın sokağına gittim. Çıkınca beraber çatıların üstünden atlayarak U.A. ya doğru gidiyorduk. Bugünkü şansımıza bir teyze bizim için balkonda nöbet tutmuş gibi çatıya atladığımda tam kafama telik fırlattı. Keskin nişancılıktan emekli olduğuna eminim!
U.A. ya vardığımızda etraf insan kaynıyordu. Ellerinde mikrofon ile gelenlere sorular soruyorlardı. Bir kadın gelip önüme geçti. "Barışın sembolu hakkındaki ne düşünüyorsunuz? Göründüğü gibi mi?" diye bir soru yönelterek mikrofonu bana uzattı.
Gülümsedim. "Fena kaslı adam varya. Yakından daha çok belli oluyor birde. Kassız erkekler, All Might onların hakkını da aldığı için kassız bence." diyerek Kirishimayı da alıp oradan ayrıldım.
Sınıfa girdik. Herkes gelmişti zaten sıralara geçince içeriye Aizawa Sensei geldi. Dünkü kahramanlık dersi hakkında yorum yaptıktan sonra sınıf temsilcisi seçtik. Midoriya sınıf temsilcimiz, Yaoyorozu da yardımcısı oldu. Ben Lidaya verecektim ama Midoriya belki özgüven kazanır diye ona verdim.
Öğle yemeğine geçtik. Gün gün gittikçe çoğalmamız normal mi? Çünkü bugün de Mina gelmişti. Tatlı ve kafa dengi kız aslında. Kirishima ile de yakıştırıyorum.
Yemeği yerken, "Yarın da Jiroyu çağıralım ha? Nasıl fikir?" dediğimde Kızıl Kirpi ile Çakma Pikachu ne demek istediğimi anladığı için telaş yapmışlardı.
Mina gülümsedi. "Çok güzel olur!" dedi sevinçle. Ben de Çakma Pikachuya göz kırptım. Bir teşekkür ederdi artık.
Yemeğe devam ederken birden alarmlar çalmaya başladı. Bir ses, "Bütün öğrenciler binayı derhal terk etsinler!" diyordu. Kaçak giriş mi vardı? Ne olmuştu? Herkes izinsiz giriş olduğunu söylüyordu çünkü.
Kaşlarımı çattım. Koşmaya başlayan Mina'nın kolundan tuttum. Denki ile Kirishimayı da yanıma aldım. "Sakin olun. Okul kalabalık ileride sıkışma yaşayacağız çünkü herkes panik hâlinde. Arkadan gitmemiz daha elverişli. Korkmanıza da gerek yok çünkü söz veriyorum ki sizi korurum." dedim tebessümle.
Nefes alış-verişlerini kontrol altına aldılar. İnsanlar koşarken biz sakince ilerliyorduk. Tabii birisi gelip bana çarpınca ben de soldaki birisine çarptım. Yere düştüğümde o kişiye lanetler yağdırıyordum. "Hayır koşmanın anlamı ne ki?! Ne olur yavaş gitsen kardeşim?! Önüne de bakmıyorsun burada ben düşüyorum!" diye homurdanarak kollarımdan yardım aldım ve kalktım.
Gözlerimi açtığımda Shoto'nun üstünde olacağımı ben de hiç düşünmemiştim. Aceleyle üstünden kalktım ve elimi uzattım. Elimi tuttu ve ben de onu kaldırdım. "Özür dilerim." dedim. Adama ettiğim lanetleri geri alayım lütfen. Shoto'nun göğüslerinde olmamı sağladığı için güzellikler yağsın başına.
Kıyafetini düzeltti. Yan tarafa baktığımda kıkırdayan üçlüyü görünce kaşlarımı çattım. Shoto görmeden kesin şunu!
İlerisi düşündüğüm gibi tıkanmıştı. İnsanlar hareket edemiyordu ve böyle giderse yaralanacaklardı.
Sağ taraftan bağırışma sesleri geliyordu. "Lan çekilin önümden! Kahrolası inekler yolumu açın!" diye bağıran kişi Bakugoydu. Yanına giderek omuzlarını tuttum ve bizim tarafa sürükledim.
"Bırak omzumu pis velet! Geberteceğim seni!" diyen çocuğun omzunu en sonunda bıraktım.
Kaşlarımı çattım. "Ulan hergele ileriye gitsen ne yapacaksın?! Kapıdan ilk çıkan kazanır oyunu mu oynuyorsunuz?! Rahat dur da insanlar senin yüzünden de paniklemesin!"
Lida bir konuşma yaparak davetsiz kişilerin gazeteciler olduğunu açıkladı. Herkes rahat bir nefes almıştı neyseki.
Bakugo, "Tch! Ben de sonunda gerçek bir dövüş yapacağız sandım!" diyerek gitti.
Arkasından 'Götün yiyorsa benle yap!' demek vardı da her taraf insan dolu hemde ben edepli bir insanım.
Sabır dileyerek bizimkilere döndüm. Herkes sınıflara geçti. Görevli seçimi yapılacaktı ama brokoli kafa kelimleri unutmuş şiddetle titriyordu. En sonunda kendini sıkarak başka bir şey söyledi. "Bence Lida Tenya-kun sınıf temsilcisi olmalıdır!" dediğinde onu alkışlama isteği hissettim. Ama yapmadım.
Başını kaldırarak devam etti. "Herkesin dikkatini havalı bir şekilde çekmeyi başardı. Bence Lida Tenya-kunun yapması en doğrusu." dediğinde gülümsedim. Çok tatlıydı.
Kızıl kirpi ve Çakma Pikachu da onaylayarak destekledi. Ben de, "Yürü be Lida! Arkandayız dostum!" diyerek gaz verdim. Arkadaşlığıma değer vermeliler.
Aizawa Sensei araya karıştı, "Zamanı boşa harcıyorsunuz. Kimin yaptığı umrumda değil, çabuk olun ve yapın." diyerek tırtıl kozasına geri döndü.
Lida gülümseyerek kabul etti. İşte bu be! Neden sevindim bilmiyorum ama sevindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoto Todoroki X Reader
Short StoryCan sıkıntısından başladım okuyun seversiniz belki :) ~Okuyucular ve okuyacak olanlar, kitabı final yapmış varsayıyorum ve devamını özel bölüm olarak atacağını bilmenizi istiyorum. Evet, uygun değildi ama sınavım yüzünden çok uzun bir ara var ve bu...