Kapı Kolu

167 10 13
                                    

Yolda Eve giderken neredeyse eve varmıştım. Çocuklar evin önünde top oynuyordu. Koşarak aralarına daldım ve çocuğun ayağındaki topu hızla alıp çalım atarak ilerlemeye başladım. Bizim evin önünde her oynayışlarında bir şeylerimiz kırılıyordu! Başka tarafta oynasınlar!

Arkamdan koşturan çocuklar bağırıyordu. En sonunda durup arkama döndüm. Bana koşan çocukları çalımladım, "Ama siz kolaysınız! Bana gerçeklerinizi gönderin!" Diye söylendim.

Çocuklar hep bir ağızdan, "Topu ver topu!" diye bağırınca topu bıraktım ve eve doğru koştum. Kapının önünde durdum. Derin bir nefes aldım.

Elimi yavaşça kapı koluna götürdüm ve birden açmayı denedim ama kapının kolu elimde kaldı. Aptal Miroi kapı kilitli olacak tabiiki de! Sen niye kapıyı açmaya çalışıyorsun! Heyecanla da fazla sert çektin!

Bittim ben ya! Takemi gelip ağzıma sıçacak!

Ben endişelenirken kapı açıldı. Elimdeki kapı koluyla karşımda pijamalarıyla patlamış mısır yiyen Takemiye bakıyordum. Mezarda değil hastanede görüşürüz umarım Shotocuğum.

Takemi elimdeki kapı kolunu görmemiş olacak ki kapının önünde beni bulunca ilk önce şaşırdı sonraysa büyük bir tebessüm etti. Tam "Miroi!" diyerek bana sarılacaktı ki elimle engelledim. Elleri yağlıydı yıkayıp sonra sarılsın!

Durdurduğum elim kapı kollu elim olduğundan dolayı Takemi elime bakıyordu. Bir elimdeki kapı koluna bir de yüzüme bakan Takemiye karşı yutkundum. Sıçtım!

Gözleriyle elimdeki kapı kolunu gösterdi, "O niye elinde?" dedi.

Gülümsedim, "Şey yoldan geçerken yerde buldum. Çocukların ayağına batar bir şey olur diye de almıştım. Hem belki işine yarar diye. Ondan." dedim.

Anlamış gibi gülümseyen Takemi'nin bu hâli kapının kolunun olmamasına kadardı. Anında çatık kaşlarıyla bana döndü, "Benim kapımın kolu neden yok?!" dedi.

Masumca gülümsedim, "Belki bu kol o kolun kapısıdır. Yani birisi bu kolun kapısını koparıp sokağa atmıştır. Olabilir yani." dedim.

Takemi kaşlarını havaya kaldırdı, "Kapımın kolunu çıkarıp sokağa atmışlar ve sen de bulmuşsun. Böyle mi diyorsun? Neden acaba bu olaylar tam da sana denk geliyor Miroi?" dedi. Dediğim cümleyi anladıysa helal olsun ben bile anlamamıştım.

"Benim bir suçum yok. Ben gelince insanlar korkudan ne yapacaklarını şaşırıyor galiba Take nii-san." dedim.

Takemi sırıttı, "Ben de birazdan senin kollarını koparıp atacağım Miroi. İşte o zaman yolda 'beni alın!' diye bağıracaksın." dedi ve aniden sıçradı. Arkama bile bakmadan şimşek hızında koşmaya başladım.

Nefes nefese, "Ama Take nii-san sen de ne olsa benden biliyorsun?!"

"Sen yapınca senden bilmem normal değil mi?!" diye bağırınca daha çok korktum.

"AMCALAR! DAYILAR! ALIN BENİİ!"

"Bekle bekle kollarını kırdığımda alacaklar seni!"

"EY İNSANLAR YARDIM EDİN! SUİKASTE DÜŞTÜM!"

"Bağırman faydasız Miroi!"

"YA SAĞIR MI HERKES?!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Her tarafta yaşlı teyzeler oturuyordu. Mahalle boş olduğundan çocuklar top oynamaya gelirdi. Sağır teyzeler duymuyordu ama o topçu çocukların duyduğuna eminim! Haysiyetsiz veletler bilerek yardım etmiyorlar! Gençlik bitmiş!

Koşarak Kiri'nin evinin önüne gelmiştim. Hızla kapıyı tıktıkladım. Bir adım arkamda olan Takemi varmadan kapı açılınca içeriye girip kapıyı kapattım ve kilitledim. Takemi, "Miroi çık dışarı!"

"Ben yoldan gelmişim sen beni dövmek için koşturuyorsun! Çıkmıyorum!"

"Bari pencereden kapı kolunu at da tamir etmeye çalışayım!"

"Ben de inandım! Pencereyi açtığımda içeri dalıp beni halledeceksin değil mi?!"

"Anlamana şaşırdım! Kırılmış şeyi tamir edemem zaten!"

Diyerek bağırdı ve gitti. Tuttuğum nefesimi rahatça bıraktım ve kapıya yaslandım. Gözlerimi kapattım, "O neydi öyle ya? Öleceğim sandım." dedim.

Gözlerimi açtığımda kıkırdayan Kiriyi buldum. Onlarda alışmıştı artık. Ya ben ya da Takemi her zaman bir haltlar yiyorduk.

Kaşlarımı çatıp doğruldum, "Gülme Kızıl Kirpi! Hayatım tehlike altındaydı benim!" diye cırladım.

Sonra Kiri ile bir kapı kolu alıp Takemi'nin yanına gitmiştik. Kapı kolunu takınca da film izlemeye başlamıştık. Kiri evinde tek olduğu için onun evindeydik. Şükürler olsun ki normal bir macera filmi izliyorduk.

Takemi patlaşmış mısırları onkadar hızlı yiyordu ki onun yüzünden anca 2-3 tane yiyebilmiştim. Bu dünyada adalet yok adalet!

Kaşlarımı çattım, "Take nii-san yavaş ye artık! Biz insan değil miyiz biz ne yiyeceğiz?!"

"Çok yavaşsınız ben napayım?" dedi. Birde bana yemeği hızlı yiyorsun diyor. Birden patlamış mısırları 5-6 tane alıp ağzıma attı. Gülümseyerek yedim. Kiri rahattı onu patlamış mısırı ayrıydı. Film de bitmişti.

Koltukta oturuyorduk, "Kızıl Kirpi kamp için hazırlanmamıza gerek var mı?"

"Yok zaten orada da eğitim yapacağız. Her şey hazır olur herhalde."

Takemi araya girdi, "Kampa mı gidiyorsun Miroi?!"

"Evet Take nii-san. U.A düzenledi."

"İstemiyorsan yerine ben giderim."

"Tabiiki de ben gideceğim!"

"İyi ya ne hâlin varsa gör. Amele gibi çalışın. Benim iş iznim var ben zıbanacağım." dedi. Bir kere ben Shotoyla beraber kampa gidecektim. O zıbansın!

Sonra da Kiriyle vedalaştık, "Kampta görüşürüz!" diyerek eve gittim. Hayatımda ilk defa kampa gidecektim. Umarım iyi geçer.

Shoto Todoroki X ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin