Akşam uyanmıştım zaten o yüzden de derslerin bitmesi çok sürmemişti. Mina içeri geldi. Yatağa oturunca ben de orurur pozisyon aldım.
Mina'nın karşısına geçtim. Büyük bir sevinçle, "Shoto benim için endişelendiğini söyledi Mina!" dedim.
Mina kıkırdadı. "Sen bir de yaralıyken seni nasıl kucağına aldığını görecektin!" Dediğinde dondum kaldım. B-beni kucağına mı almıştı?! Hadi be!
Yatağa vurmaya başladım. "Benim niye bilincim açık değildi ki o zaman?! Kaçırdım işte güzelim anı!" diye homurdandım. Gülümseyerek Minaya döndüm. "Ona sarıldım! Yıllar sonra ona sarılmak o kadar güzeldi ki!"
Sevinçle dört dönerken Minaya döndüm, "Uykun var mı?" dedim.
Dudaklarını büzdü, "Bugün yoruldum da." dediğinde tebessüm ederek başımı olumlu anlamda salladım.
Yataktan kalktım. "Ben bir kahve içeceğim. Hiç uykum yok da." diyerek kapıya yöneldim. Yavaşça açarak salona geçtim. Kimse yoktu. Kahve yapıp koltuğa oturdum. Pencereden dışarıyı izledim.
O yaratığın attığı yumruk aklıma geldikçe göğsüm acıyordu. Güçlüydü, hem de çok. Benim de güçlenmem gerekiyordu. O yaratıktan bile daha güçlü olmam gerekiyordu. İnsanları korurken benim için endişelenmeyecekleri kadar güçlü...
Arkadan bir ses, "Uyumadınız mı Kanae-san?" deyince hızla arkama döndüm. Shotom gelmiş! Elinde kahveyle karşıma oturdu.
Kahvemi yudumladım. Gözlerimi ondan ayırmıyordum. "6 gün aralıksız uyumuşum. Kış uykusuna yatmış ayı değilim ki yani." diyerek tebessüm ettim.
O da kahvesini yudumladı, "Yine de iyileşmeniz için dinlenmeniz gerek." senin benim için endişelenen kalbini kırmasınlar Shoto.
Arkama yaslandım. "Siz bugün yoruldunuz hem yarın da dersleriniz var senin uyuman gerekmiyor mu asıl buz adam?" diyerek sırıttım.
"Her akşam bu saatte kahve içerim." dediğinde gülümsedim. Bunu söylemesi iyi oldu! Ben de bu saatte buraya gelirim artık!
Bana bir süre baktı. Sonra, "Abin mi var? Takemi denen kişi. Her gün gelip seni ziyaret etti." dediğinde Takemi aklıma gelince tebessüm ettim.
Başımı olumlu anlamda salladım, "Öz abim değil. İki yıldır tanışığız. Ailemiz olmadığı için birbirimize baktık. Benim için önemli birisi." dediğimde derin derin baktı.
Kaşlarını hafif çattı, "Kirishima-san markette çalıştığını söylemişti. Neden?" dedi. Ulan kızıl kirpi! Bir elime geç varya seni anandan doğduğuna pişman edeceğim!
Bir iç çektim. "Ailem olmayınca bir gelir kaynağım da yok. Akrabam falan da olmadığı için ev, yemek ihtiyaçları için çalışıyordum. U.A. yı kazanınca bıraktım." dedim sakinlikle. Yaşayınca zor gelmiyordu artık insana. Normalmiş gibi devam ediyordu.
Shoto başını eğdi. "Üzgünüm kötü zamanlarınızı hatırlattım." deyince kahkaha attım.
Bana hafif kaşlarını çatarak bakınca gülmeyi bıraktım, "Şapşal! Çalışmam sayesinde Take nii-san ile tanışarak yalnızlıktan kurtuldum! Kötü zamanlarım değildi!" dediğimde gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
Sertçe yutkundu. Kahvesini alarak ayağa kalktı. "Yatma vaktim geldi Kanae-san. Siz de geç olmadan yatın. İyi geceler." diyerek gitti. Yanlış bir şey mi dedim? Batırdın değil mi Miroi!?
Sinirle kahveyi bitirerek odaya geçtim. Mina uyumuştu. Horlama seslerinin olmadığı bir oda ha? Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
Yatağa yatarak son çare uyudum.
-Sabah
Gözlerimi açtım. Saate baktığımda 9.18'i gösteriyordu. Erken kalkmamak çok güzel! Koltuktan düşerek uyanmamak çok güzel!
Sinirle ayağa kalktım. Yastığı alıp kapıya fırlattım. "Kahretsin! Güzel uyku uyuyup güzel uyanmayı hiç sevmedim! Adrenalinle kalkmayı özledim!" diyerek haykırdım.
Ben kendimi korurdum! Niye gelip buraya yerleşiyorum! Kahretsin! Bu fikri hiç sevmedim!
Nefeslerimi düzeltmeye çalışarak yatağa oturdum. Bunu en kısa zamanda söylemeliyim! Take nii-sanı yalnız bırakmak istemiyorum!
Dışarıya hava almaya çıktım. Koridorda Bakugo ile Kızıl Kirpiyi görünce el sallayarak seslendim, "Hey! Teneffüste misiniz?" diyerek yanlarına gittim. Kızıl kirpi, imhacı çocukla iyi anlaşıyordu. İyi arkadaşlar.
Kaşlarını çatmış bana sinirle bakan Bakugo dişlerinin arasından, "Sen neden buradasın deli kız! Dinlenmen gerekmiyor mu?! Yürü git!" diye bağırdı. Bağırmasa şaşarım zaten.
Ben de ona kaşlarımı çattım. "6 gün yatmışım yetmez mi?! Ayı mıyım oğlum ben tüm kış yatayım?!" diyerek sitemlendim.
Burnundan soluyan Bakugo kafama bir tane geçirdi. Ellerimle kafama dokundum. "Kırdın mı lan hergele?! Baksana kızıl kirpi kanıyor mu? Birisinin bu tımarhane kaçkınına kızlara vurmaması gerektiğini söylesin!" diyerek Kızıl Kirpi'nin yanına gittim.
Kafama baktı, "Yok Kanae, geyet iyisin. Hiçbir şey yok." dediğinde gülümsedim. Tamam hiç canım acımamış olabilir ama acıttığını sanıp az vicdan azabı çeksin pislik!
Aklıma gelen ile sinsi sinsi sırıttım. Yavaşça Bakugo'nun arkasına geçtim sonra da aniden sırtına zıpladım. Bacaklarıma belini sardıktan sonra ellerimle saçlarından tuttum.
Ellerimden kurtulmaya çalışan Bakugo sinir krizleri geçiriyordu. "Ulan hayvan herif bırak kafamı! Elime bir geçirirsem seni yaşanmayacağım! Geber pislik!" diye hakaretler yağdırıyordu. Erkekten sayıyor galiba beni adi herif!
Ellerimle gözünü kapattığımın farkında değildim. "Uyuz herif beni ıslatmayacaktın! Sen o gün benim hayallerimi yıktın be! Sonunda birisi beni düşünmüş su içmem için su koymuş dedim, ümitlendim sen benim bütün ümitlerimi üstüme döktün! Cezasını çekeceksin imhacı hergele!" diyerek haykırdım. Herkes bize bakıyordu biliyorum ama takmama gerek yok.
Sağa sola çarpan Bakugoya, "Ya biraz düzgün gitsene! Hiç mi yürümeyi öğretmediler sana! Boşuna mızmızlanma kilolu da değilim!" dedim ama bir işe yaramamıştı.
En sonunda Kızıl Kirpi'nin üstüne devrilmemiz bir oldu. Şükürler olsun ki en üstte ben vardım. Yazık Kızıl Kirpiciğim de altta ezilmişti.
Zar zor Bakugo'nun üstünden kalktım. Başını tutarak sızlanan Bakugo da oturur konuma geldi. Kızıl Kirpiye de kalkmasında yardım ettim.
Bakugo ne olduğunu hatırlayarak kaşları sonuna kadar çatılmış hâlde bana baktı. Üstüme atlamasıyla arkama bile bakmadan kaçmaya başladım. Arkamdan, "Gel lan buraya kahrolası velet! Geberteceğim seni! Saçlarının her telini yolacağım!" diye bağırıyordu.
Kurtar kızım kendini. Koşarken ben de, "Bakugo elini koy bakayım yüreğine. Bir daha düşün aslanım! Hak ediyorsam eğer söylediklerini eyvallah!" diye bağırdım.
Söylediğine cevap olarak, "Tüm yüreğim seni kendi ellerimle geberteceğim konusunda hemfikir! Kaçma gel şuraya aptal kız!" dedi.
Okulun her yeri turlamıştık ama bu çocuk peşimi bırakmıyordu! "Eğer olur da ölürsem mezar taşıma 'Miroi Bakugodan sonuna kadar kaçmıştı ama kader onu ölmeye zorladı' yazın! Bir de-" diyecekken kıyafetimin ense tarafından çekilmesiyle cümlem yarım kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoto Todoroki X Reader
Short StoryCan sıkıntısından başladım okuyun seversiniz belki :) ~Okuyucular ve okuyacak olanlar, kitabı final yapmış varsayıyorum ve devamını özel bölüm olarak atacağını bilmenizi istiyorum. Evet, uygun değildi ama sınavım yüzünden çok uzun bir ara var ve bu...