Yazılı Öncesi

177 11 11
                                    

5 saniye kadar durup sonra ayırmıştı dudağını. Ağzım açık ona bakarken o yataktan kalktı. "Hastasın." dedi ve odadan çıktı. Hastayım diye mi bu kadar kısaydı? Hasta oldum diye sevinsem mi üzülsem mi bilmiyorum! Bu yüzden beni öptü ama bu yüzden çok kısa öptü! Ben böyle işin..

Arkasından bakakalnıştım. Arkamdaki yastığı alıp kafamı gömdüm ve bağırdım. Sonra yastığı yumrukladı ve duvara fırlattım. "Kaçtı bir de kaçtı!" dedim. Küsmüş gibi de kollarımı birleştirdim.

***

Kahramanlık dersi yapılacaktı fakat ben derse katılamayacaktım o yüzden All Might'ın yanında tekerlekli sandalyede oturup izleyecektim. Her seferinde neden sadece ben şu derslerin dışında kalıyorum! Koca stajlık zamanını da zaten yatalak geçirdim!

Ders bitti derse girdiler ben de yemekhanede onları bekliyordum. Dersten çıkmış olmalılarki geldiler. Gülümsedim. Tekerlekli sandalyeden sıyrılmıştım. Ayağa kalkıp koşunca dikişlerim açılırmışmışmışta o da bu da! Yuh ama yani!

Hepsi oturdu. Haftaya yazılılar. Olacakmış. İlk dönem bitiyordu. Sonuçta. Ders çalışmak zaten sinir bozucuyken bir de bu uygulamalı sınavlar çıktı başımıza! Of!

Sınav konuşuyorlardı. Denki, "Döneme girerkenki yazılılar gerçekten zor olacak! Etkinlik staj derken hiç çalışmadım!" dedi. Haklısın Çakma Pikachu!

Mina da onu destekledi, "Evet! Kafam o kadar doluydu ki çalışamadım!" dedi.

Midoriya, "Evet biraz zor olacak." dediğinde ikisi de ona dönmüştü. 5. sensin oğlum bir de zor olacak diyor!

Ardından Lida, "Çalışınca başarırsınız arkadaşlar!" dedi robot hareketleriyle birlikte. Evet sen hiç sınıfımızın 2. Si değilsin evet.

Ve Shoto, "Dersi dinlerseniz yapabilirsiniz." diyerek alttan alttan laf gönderdi sınıf 4. Sü.

Kaşlarımı çatıp ona döndüm, "Beyefendi pardon da dersi dinlemek? Ya adamlar önümüze Midoriya'nın saçları gibi matematik soruları koyuyor! Neresini çözeyim?! Anlatınca hiçbir şey olmuyor! Bir de düşün bunu benim gibi zeki, çok zeki, çok çok daha zeki birisi söylüyor!" diyerek laf attım.

O sırada sarı saçlı bir çocuk Midoriya'nın kafasına dirsek attı. Kaşlarımı çatarak çocuğa döndüm. Bu B sınıfındandı. Festivalden hatırlıyorum. Gerçi o etap ben sadece Yaoyorozu ile Shotoyu izlemiştim ne halt etti bilmiyorum.

Çocuk küçümsercesine bakıp, "Ah özür dilerim. Kafan o kadar büyük ki kazara çarptım işte." dediğinde ayağa kalktım. Hiç kalkmamam gerekiyordu evet. Dikişlerim açılmaz! 1 haftayı geçkin hareket etmedim! Açılmasın bir zahmet!

Gidip çocuğun karşısında durdum. Çocuk beni bir süzdü sonra da, "Sen kimsin? 1-A sınıfındasın ama seni hiç görmedim. Küçük olduğundandır. Bir de torpille falan girmişsindir." dedi.

Arkamda adım sesi duydum ama dönmedim. Çocuğa yaklaştım ve yakasını tuttum, "Ben, Kanae Miroi. Hani şu güzel, zeki, muhteşem ötesi, Aizawa Sensei'nin gözbebeği, Endavor'un ahbabı- yok pardon o öyle değil. Endavor'un ajan ortağı. Tanıdın mı sihirbaz adam?" dedim.

Gözlerini kırparak bana baktı. Sonra güldü, "Sen şu her işe burnunu sokup sonra yaralanan kızsın değil mi?!" dedi.

Göz devirdim. Bu sefer konuşan Kiriydi, "Kan olmasaydı Aizawa Sensei yenik düşmüş, 1-A sınıfının çoğu ölmüş ve U.A. mahvolmuş olurdu. Aynı zamanda Stain'in yakalanmasında da yardımı var. Bu kadar yarayı keyfinden almıyor B sınıfı öğrencisi."

Bakugo, "O aptal kız bir taraflarını yaralayıp insanları kurtarmak için uğraşıyor! Aptal!" dedi. Vay be!

Gülümsedim ve çocuğun yakasını bırakıp saçlarını karıştırdım, "Aynı zamanda da karizmamı yüksekte tutuyorum sihirbaz adam! Tatlı birisisin ama insanlara sataşığ duruyorsun. Sizin ablanız nerede? Alsın seni buradan." dediğimde o turuncu saçlı kız gelmişti. İyi insan lafın üstüne gelirmiş!

Kız, çocuğun boynuna geçirip bayılttı ve götürdü. Ben de arkamı döndüm, "Sensei'den dayak yemeden odama geçiyorum size afiyet olsun. Bu arada hepiniz ADAMIN DİBİSİNİZ ASLANLARIM! BENİ SAVUNDUNUZ YA HELAL OLSUN SİZE!" diyerek arkamı döndüm ve yatılı kısmına doğru ilerledim.

Salona vardığımda derin bir nefes aldım. O kılıç neymiş ya! Karnımı delniş geçmiş!

Tam adım atacakken havalandım. Şaşkınlıkla gözlerim açılırken kendimi Shoto'nun kucağında buldum. Otuz iki diş sırıttım. "Ciddisin?" dedim inanamayarak.

Gözlerini benden çekip önüne baktı, "Hareket edip kendini yorma Miroi." dedi. Güldüm.

"Beni kucaklayacaksan ederim sıkıntı yok."

"Seni kucaklamamı mı istiyorsun?"

"Sen beni kucaklamak istemiyor musun?"

"İstiyorum."

"E niye şimdiye kadar kucaklamadın oğlum? Ben mi teklif edecem gel beni kucakla diye?"

"Etmeyecek misin?"

"Shoto odama geçerken senin kolundan tutup sonra da, 'Shoto hadi beni kucakla' mı diyeyim?"

"Sen dersin."

"Shoto cömert misin değil misin anlayamıyorum."

"Çünkü aptalsın."

"Her fırsatta bana aptal demeyi bırakın! O imhacı hergele de durmadan aptal diyor! Bu güzelim beynin sizin yüzünüzden aptallaşacak diye korkuyorum!"

"Senin o güzel beynine bir şey olmasına izin vermem." dediğinde gülümsedim. Odamın kapısını açıp yatağa beni koyduğunda ben onun boynuna dolanan kollarımı bırakmamıştım. Gülümseyerek yanağını öptüm ve hemen battaniyenin altına girdim. Onun yakışıklı yüzü uykumu dağıtıyordu.

"İyi geceler!" dedim öğlen olduğunu unutarak. Tınımda değil zaten ha gece ha öğlen ne olacak? Gece dedim diye öğlen uykumu öcüler mi basacak? Öcü dedik bak basar onlar ha!

Kapının kapanma sesini duyduğumda gülümseyerek uykuya daldım.

Güzeldi. Her şey çok güzeldi. Kötü anlar bile güzeldi. Onla beraber her şey güzeldi.

Shoto Todoroki X ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin