Shoto Todoroki X Reader

Staj

Otobüsten nihayet indiğimizde Shoto hâlâ kolumu tutuyordu. Hızlı yürümesi ayrı bir dert. Gideceğimiz yer de uzak. Ne güzel şansım var be!

Trene bindik. Ben cam kenarına geçtim o da yanıma. "Uzakmış." dedim camdan dışarıya bakarken.

Boynumda bir gıdıklanma hissedince diğer tarafa dönecektim ki omzumdaki ağırlığı gördüm. Shoto omzuma yatmıştı! Öleceğim galiba! Gerçekten mi?! Oha! Lan lan lan!

Nefesleri boynumu gıdıklıyordu. Uyurken çok tatlıydı. O kadar yakışıklıydı ki! Yanık izi kötü anıları hatırlıyordu ama çok güzeldi. Shoto tamamen muhteşemdi. O umursamaz görünen ama nazik biriydi. Hem de çok nazik.

15 dakika boyunca böyleydik. Ben onu izlemiştim. Boynuma değen nefesiyle de gülümsemiştim. Cebimden bir lolipop alıp ağzıma koydum. Boynumda bir dokunuş hissedince aniden sola döndüm. Shoto boynumu mu öpmüştü?

Omzumdan kalkan Shoto, "Daha gelmedik mi?" dedi.

Bir iç çektim, "Gelmedik. Dur lan! 15 dakika olmuştu! 10 dakika da varılacaktı! Lan durağı kaçırdık!" diye aniden ayağa kalktım.

Bana sırıtarak bakan Shoto, "Çok mu yakışıklıydım?" dedi. Oğlum o sorulacak soru mu? Yakıyorsun ortalığı!

Kaşlarımı çattım, "Pencereden manzaraya dalmışım!" dedim. Evet manzaraya daldım da penceredekine mi o tartışılır.

En yakın durakta direk indik. Beraber ajansa doğru koşuyorduk. Saat kaçta gidecektik ki? Bilen var mı ya! Ben onu da unuttum!

En sonunda Endavor'un ajansına vardığımızda yeşil bir kız karşıladı bizi. Shotoya bakıp, "Hoşgeldiniz efendim. Endavor odasında bekliyor." Sonra bana döndü. Beni süzdükten sonra, "Hoşgeldiniz." dedi. Gülümsedim.

Endavor'un odasına girdik. Masadaki adam bizi görünce doğruldu. "Shoto gelmene sevindim. Sonunda anladın. Buraya senin ateş özgünlüğünü geliştirmek ve kahramanları yakından tanıman, görevlerini anlaman için çağırdım. Terra da senin gibi geniş alanı kapsayan bir özgünlüğe sahip. Kullanmayı da iyi biliyor. Buz tarafını onunla beraber geliştirebilirsin." dedi.

Bunun için miydi? Altında bir bit yeniği var sanki de hadi neyse! Endavor sağ tarafı işaret etti, "Odanız orada. Aynı odada kalmanız sıkıntı olmaz sanırım. İşler de diğer çalışanlarla birlikte aynı yerde gerçekleşecek. Yarım saat sonra kapının önünde hazır olun. Kanae sen kal sana bir şey söyleyeceğim." dedi.

Shoto kaşlarını çatmış bakıyordu. Gülümsedim, "Merak etme beni üzecek bir şey yapamaz. İkinci kahraman falan demem ezmesini bilirim." diyerek onu rahatlattım. "Peki" diyerek çıktı.

Ciddiliğimi bozarak Endavor'a döndüm, "Hayırdır? Sen beni niye yanına çağırdın?" dedim ve karşısındaki sandalyeye oturdum. Gören sanır 40 yıllık ahbapız. Bu adamın yanında görgülü davranmaya gerek duymuyorum.

Endavor'un yüzündeki ciddi bir ifade kayboldu ve bana yalvarırcasına bakmaya başladı. "Kanae-chan Shotoyla aramızı yapsana! Sen yaparsın!" demesini hiç beklemediğim için dondun kaldım. Bu adam ciddi miydi?

Ayağa kalkarak kafasını tuttum. Gözlerini inceledim, "Uzaylılar beyninizi mi ele geçirdi? Eğer öyleyse söyle bir ara bana da gelsinler. Daraldım bu dünyada! Azıcık gezmiş olurum!" dedim.

Ellerimi çekti, "Yapacak mısın aramızı?" dedi. Israrcıydı ve çok istekliydi. Evet Todoroki Enji çok değişmişti.

Gülümsedim, "İyi bir insanım sonuçta. Zaten benden başkası o dediğini yapamaz." dedim. Endavor gülümsedi.

Ayağa kalktım, "Planları konuşuruz patron! Hadi eyvallah!" diyerek çıktım ve odaya girdim.

Shoto geldiğimi görünce hemen sordu. "Ne dedi ihtiyar?"

"Beni tanımış. Emin olmak istediği için konuşmak istemiş. Büyük ihtimalle sen varken bunu konuşmak istemedi." diye uydurdum. Affet beni Shotocuğum. Gizli ajanlıkta görev her zaman gizli kalmalıdır! Meslek icabı yani.

İki yatak vardı. İkisi de büyüktü. Dolaplar vardı ve içinde de eşyalar vardı. İki tarafta da lavabo vardı. Gayet güzeldi.

Lavaboya girerek kahraman kostümlerimi giydim. Shotoyla beraber ajanstan çıktık. Kapının önünde Endavor bizi bekliyordu. Geldiğimizi görünce gülümsedi, "Hızıma ayak uydurun." dedi ve aniden fırladı. Çüş! Ya ama sen ikinci kahramansın! Biz senle aynı hızda olabilir miyiz?!

Altımdaki toprağı sertleştirerek hücum ettirdim. Shotoyla beraber ilerliyorduk. Endavor daha ilerdeydi ve durmadan bir taraflara dönüyordu. Ya biz polis miyiz ne kovalıyoruz?!

Sert toprağın altını çamurlaştırarak kayganlaştırdım. Bu şekilde sürtünme azalacak ve hızım artacaktı.

***

Endavor bizi koşturmuştu, nöbet tutturmuştu, püf noktalar vermişti ve eksiklerimizi söylemişti. Yapması gereken her şeyi iyi bir şekilde yapıyordu. Suçlular bile yakalamıştık. Shoto da bu durumdan memnun gibiydi. Bu güzel!

Şimdi gece devriyesi geziyorduk. Shotoyu dürttüm, "Senin babalıkta gelişme var. Yani şimdi benim de babalık olacak. Neyse oraları karıştırmayalım. Sen de fark ettin değil mi?"

Bana döndü, "Oraları neden karıştırmıyorsun?"

"Çünkü konumuz senin babalık, benim gelecekteki babalık. O yüzden."

"Ona gelecekteki babalık demek yerine bana bir hitap şekli verebilirsin." diyerek sırıttı.

Bir şey diyecektim ki Shoto'nun telefonuna mesaj geldi. Bana bakıyordu. İç çektim, "Mesaja bak Shoto."

"Neden?"

"Önemlidir."

"Ya değilse?"

"Ya önemliyse?" dediğimde derin bir nefes alarak telefonu açtı. Ben de bakıyordum. Brokoli kafa konum göndermişti ve açıklaması yoktu.

Kaşlarımı çattım, "Öylesine yapılmış bir şey değil bu!"

"Tehlikedeler!" dedi Shoto da. Endavordan izin alarak devriyede olduğumuz Hosu'nun konumdaki yerine doğru gitmeye başladık. Kahretsin! Umarım kötü bir şey değildir!

Konuma geldiğimizde elinde kılıçla bir adam Lidayı öldürmeye yelteniyordu. Shoto hızla alevlerinden gönderirken ben de arkadaki brokoli kafa ve yaralı bir Kahramanı bu tarafa toprağımla getirdim.

Karşımızdaki adam haberlere çıkan Kahraman Katili Stain idi. Adamın aurası bir korkunç. Gözler her an bizi gebertmeye hazır gibi. "Ulan imhacı hergele! Amcanı buldum oğlum koş gel!" diye söylendim.

Midoriya, "Bu adam kacchandan da beter Kanae-san. Özgünlüğü kanınızın tadına bakınca ortaya çıkıyor! Sizi hareket edemez hâle getiriyor!" dedi. Kanımızla bir işi olduğu belliydi zaten. Ülke almaya gider gibi teçhizat vardı adamda.