Bugün Take nii-san gelecekti. Müdürden her cumartesi-pazar gelmesi için izin almıştım. Çalışmadığı için de sıkıntı olmayacaktı. Evet onu çok özlemiştim. Normal bir şekilde kalkmanın bu kadar kötü hissettireceğini bilmiyordum.
Take nii-san gelecek diye erkenden kalktım. Saat 6'ydı. Ivır zıvır yaparak salona çıktım. Kimse yoktu. Okul olduğu için zaten erken kalkıyorlardı hafta sonu da uyusunlar yani.
Camdan dışarıya baktım. Take nii-sanı kapıdan koşarak girmesini evet beklemiyordum. Hızla aşağıya indim. Evet, terlik ve pijamayla U.A. nın bahçesinde koşuyordum. Umrumda mı hâlim? Hayır.
Beni görünce tebessüm edip o da koştu. Birbirimize sarıldık. Saçlarımdan öptü, "Seni uyandırmayı planlıyordum ama benden önce davranmışsın." dedi. Çok meraklı beni uyandırmaya.
Sarılmayı bırakınca sırtına çıktım. Take nii-san uzun ve yapılıydı. Beni kolaylıkla sırtında taşıyabilirdi.
Gülerek yemekhaneye geçtik. Sırtından indim. Takemi sırtını tuttu, "Kızım sen kilo mu aldın? Fıtık çıkacak galiba belimde." diye mızmızlandı. Kilo falan almamıştım. Seviyor benle uğraşmayı.
Sırtına vurdum, "Kaslısın sen bir şey olmaz. Bir on kilo daha alırım sonra tekrar binerim sırtına." diyerek yemek aldım ve beraber masaya oturduk. Onunla kahvaltı etmeyi bile deli gibi özlemişim.
"İtadakimasu!"
"İtadakimasu!"
diyerek yemeye başladık. Bana dik dik bakan Takemi, "Miroi yavaş ye! O yemeği bitirince benimkine çullanacağını bildiğim için yavaş ye!" dediğinde kaşlarımı çattım.
Ponponlu terliklerimden birini elime alacaktım ki yemek yediğimi fark ettim. Dua etsin o! Ellerimi onun yüzünden kirletmeyeceğim!
İç çekerek yemeğe devam ettim. Take nii-san da evden aceleyle çıkmış olmalı ki bağcığı bile bağlı değildi ve bir eşofman takımı gitmişti. Abi-kardeş çok benziyorduk.
Kapıdan giren Shoto, Bakugo, Denki ve Kiri ile bakışlarım oraya döndü. Benim oraya baktığımı görünce Takemi de o tarafa baktı. Kiri ile Bakugo oda arkadaşı olduğu için beraber gelmiş olmalılar.
Aldığım pirinç lapası ağzımın yanında dondu kaldı. Ağzım açık Shotoya bakıyordum. Üstümü incelediği için kafam ona gitmişti.
Shoto Takemiye de bir baktı sonra tekrar bana döndü, "Bu hâliniz ne?" dedi boş boş bakarken. Ne varmış benim hâlimde? Sen hâlime kurban ol be!
Sandalye de yana dönerek halimi tam olarak gösterdim ve ayaklarımı da uzatarak terliklerimi görmesini sağladım. "Çok güzelim değil mi? Biliyorum biliyorum etkilendin." diyerek tekrar masaya döndüm ve yemeğe devam ettim.
Kiri yemekle gelip yanıma oturdu, "Takemi senpai?" dedi kulağıma yaklaşarak
Başımı salladım, "Evet o." dedim. Takemiye döndüm ve Kiriyi gösterdim, "Take nii-san bu sana söylediğim Kızıl Kirpi." dedim. Sonra Bakugoyu gösterdim, "Bana ne demekse artık zımpara diyen imhacı hergele." dedim. Çakma Pikachuyu da söyledim. En sonunda Shotoyu gösterdim, "En çok bildiğin kişi çocukluk aş- arkadaşım Todoroki Shoto." dedim. Az kalsın çocukluk aşkım diyecektim! Dilimi içine ediyim!
Takemi uzun süre Shotoya baktı, Shoto da Takemiye. Gerginlik mi var yoksa birbirlerini mi tanımaya çalışıyorlar? Gerildim ya!
Elimi yelpaze gibi sallamaya başladım. "Bir sıcak bastı sanki." diyerek konu dağıtmaya çalıştım ama fayda yok!
Fırsattan istifade Takemi'nin pirinç lapasından alıyordum ki çubukla elime vurdu. Hemen geri çekildim. Yarı uzaylı Take nii-san yine bir yerlerinden görmüştü beni!
Çubuğu alıp Denkiye fırlattım, "Çakma Pikachu dün rahat uyudun mu?" dediğimde yutkundu. Benim rüyamı öcüler basmıştı bir zahmet onunkini de bassınlar.
Denki, "Öcüler rüyalarıma girdi Kan!" diye kaşlarını çatarak söyledi. Devam etti, "Sen niye bizim odaya giriyorsun ki?! Başka oda mı yok yani!" diye de sitemlendi.
Kiri şaşkın bakışlarla sohbete girdi, "U.A. yı öcü mü bastı?"
"Yani öyle de değil de." dediğimde Bakugo, Kiri ve Take bana anlamaz bakışlar attılar. Güzel, gerginliği bozdum!
Olayı anlattığımda imhacı hergele kahkaha atıyordu. "Korkak domuzlar!" diye de dalga geçiyordu. Minayla bu konuyu konuşalım da şunun odasını da bassın. Ben de destek olurum. O zaman görür o öcüyle karşılaşmak neymiş!
Denki, "Bembeyazdı! Boynuzları da gözüküyordu! Yavaş hareketleri daha da korkunçtu!" diye kendini savunma moduna aldı.
Take, "Öcüden korkulur mu ya? Amma da abartmışsınız." diye arkasına yaslandı. Bir hologramdan bile korkan bendim sanki beyefendiye bak!
Kaşlarımı çattım, "Sizin evinize de basar umarım! Görürsünüz abartmak neymiş!? Korku filmlerinden çıkmış gibiydi be?!" diyerek kalktım. Arkamdan Çakma Pikachu da kalktı. Bu çocuğu seviyorum ya! Ne kadar gıcık olsa da!
Kollarımızı birbirimizin omzuna atarak çıktık. Ponponlu terliklerim ve güzel mi güzel avokadolu pijamamla gelen geçene hava atarak yemekhaneden ayrıldık.
"Hak ettiler!" dedim.
Denki de başını salladı, "Kesinlikle!"
Gülümsedim, "Böyle olacaksın işte asker!" diye gürledim.
"Emredersiniz komutanım!" diyerek kaldığımız yerlere gittik. Kıyafetlerimi değiştirdim -değiştirmek gibi bir niyetim yoktu ama insanlar deli görmüş gibi bakıyorlar-
Takemiye U.A. yı gezdirdim, Bakugoya çemkirdim, Shotoya da laf attım. Kiri ile Denkiyle de trip attık. U.A. yı çıplak ayakla gezmeseydim iyiydi. Take nii-sana ayakkabı atayım derken ormanın içine kaçırdım. Take nii-san da tek ayakkabıyla kalmayayım diye ikincisini de fırlattı. Ayakkabı vermek gibi bir cömerlikte yapmadı. O anca filmlerde zaten.
Tamam belki ben de benim ayakkabım yok diye Çakma Pikachununkileri de fırlatmış olabilirim ama arkadaşlar yapar değil mi? Takemi'nin o değerli, çilekli terliklerimi keskin nişancıdan emekli teyzenin balkonuna atmazsam bana da Miroi demesinler! Göreceksin Take nii-san, intikamım acı olacak! Evet kesinlikle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoto Todoroki X Reader
Short StoryCan sıkıntısından başladım okuyun seversiniz belki :) ~Okuyucular ve okuyacak olanlar, kitabı final yapmış varsayıyorum ve devamını özel bölüm olarak atacağını bilmenizi istiyorum. Evet, uygun değildi ama sınavım yüzünden çok uzun bir ara var ve bu...