Pazar günü de Takemi ve Bakugoyla zaman geçiriyordum. Yarınki spor festivali yüzünden herkes doluydu. Bakugo bir kaç haftadır sıkı programdaymış ve bugün de canı sıkılmış. O yüzden de bizimle.
Kimin ayakkabılarını giydiğimi soracaksanız terlik giyiyorum. Evet söyleme gereği duydum. Ponponlu terliklerim gayet de güzel!
Bahçede bankta oturuyorduk. Takemi saçlarımı alt üst etmiş, ben de onu saçlarını alt üst ediyordum. Karşımıza mor saçlı ve mor gözlü birisi çıkınca duraksadık. Karşımızda duruyordu.
Bakugo bir iç çekti. Mor saçlı kahramanlıktan başka sınıfların olduğunu ve bu festivalin onlar için bir fırsat olduğunu falan söyledi. Bakugo da oldukça sakin ve umursamaz bir şekilde çocuğa laf attı.
Ben dayanamadım ayağa kalkıp saçlarını karıştırdım. Saçları havadaydı ve rengi açık gibiydi. 'Gel gel, beni karıştır' diyordu ne yapayım yani?
Şaşkınca bakan çocuk geri adım attı. Gülümsedim, "Saçların da gözlerin de mor çok güzeller! Benim de gözlerim mor yaklaşık aynı tondalar ama senin saçlarının rengi çok daha güzel!" dedim. İçtenliğime inanmış olacak ki sakinleşti.
Umursamaz bakışlarla devam etti. Ben de kendimi tanıttım, "Ben spor festivaline geçici de olsa ilaç kullandığım için katılamıyorum. İsmim Kanae Miroi."
Söylediğimle yüzü biraz şaşkın bir ifade aldı, "Şu Silgi Kafayla birlikte kötülerle savaşan kız mı?" dedi. Vay be! Ünüm çıkmış okulda ben komada yatıyordum! Bilseydim güneş gözlüğü ile havalı havalı girerdim okula!
Başımı olumlu anlamda salladım, "Evet o'yum. Akciğerlerimde geçici oksijen sıkıntısı var da ilaç kullanıyorum şuan. Bu arada soğuk görünsen de sıcak kanlısın." dedim.
Mor saçlı, "Shinso Hitoshi." dedi ve gitti. Az daha karıştırabilirdim saçlarını. Cimri insanlar!
İsmini öğrendim en azından. Tekrar banka oturdum. Ofladım, "Ben spor festivaline katılmayacaksam kahramanlarla staj nasıl yapacağım?" dedim. Beni düşünüyor ve düşünmüyorlardı.
Akşam olduğunda Takemi ile vedalaştık, "Bak Take nii-san spor festivaline geliyorsun tamam mı? Bir şekilde izin al lütfen! Yeni eleman senin yerine de çalışır!" dediğimde başını olumlu anlamda salladı. O da gelmekte ısrarcıydı ama o pinti müdür izin vermedikten sonra bir anlamı kalmıyordu.
Gece Kiri ile Bakugo'nun odasına gittim. Dertliyim beyler dertli! Shoto hâlâ çalışıyordu. Denki de fazla elektrik ile alakar olduğundandır aptal gibi olmuştu. Gerçi o hep aptaldı da konumuz bu değil. Mina da çok yorgundu.
Kiriye döndüm, "Çocukluktan kalma çok sıkı bir arkadaşlığımız var Kızıl Kirpi! Eğer... Eğer onu sevdiğimi öğrenirse her şeyi bitirebilir. Kahretsin ki ona aşık olmaktan vazgeçemiyorum!" dedim sinirle.
Kiri bir süre düşünüp, "Daha 4 yaşındayken tanışmışsınız Kan. Yani belki de o da sana aşıktı, aranızdaki arkadaşlık değildi ama siz küçüktünüz arkadaşlık sanmış olabilirsiniz. Yani düşündüğün gibi olmayabilir." dediğinde yüzüme kocaman bir tebessüm yayıldı.
Yutkundum. Heyecandan yutkundum, "Olabilir mi? Shoto da bana aşık olmuş olabilir mi?" dediğimde olumlu anlamda başını salladı.
İmhacı hergele bir Kiriye bir bana bakıyordu. Her zamanki gibi kaşları yine çatıktı. "Tch. Saçmalık! Aşk mı?! Birisine deli gibi değer vermek! Aptallık!" diye homurdandı.
Kaşlarımı çatarak ona döndüm, "Pardon da aşık olmadığın için bir bok bilmiyorsun! Oradan konuşma!" diyerek söylendim.
Başını bana çevirdi, "Ben mi bir şey bilmiyorum?! Aşk denen şeyi abartan sizsiniz aptallar!" diye cevapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoto Todoroki X Reader
Short StoryCan sıkıntısından başladım okuyun seversiniz belki :) ~Okuyucular ve okuyacak olanlar, kitabı final yapmış varsayıyorum ve devamını özel bölüm olarak atacağını bilmenizi istiyorum. Evet, uygun değildi ama sınavım yüzünden çok uzun bir ara var ve bu...