Saldırı

250 18 9
                                    

Sıralarda oturmuş Aizawa Senseiyi dinliyorduk. Bugünlük kahramanlık dersimiz üç öğretmenle beraber olacakmış. Aizawa Sensei, All Might ve birisi daha. Kurtarma eğitimi alacakmışız. Bazı felaketlerde kurtarmayı çalışacakmışız.

Kahraman kostümümü giyerek sınıfça bahçeye çıktık. Lida'nın otobüse binmemiz için verdiği uyarıdan sonra otobüse yerleştik. Kirishima özgünlüğünden diğerlerine bahsederken ben sessizce oturdum. Sabahki olay aklıma takılmıştı.

Gazeteciler en ünlü kahramanlık akademisi olan U.A. ya nasıl girmişlerdi? Söylediklerine göre de 3 yıldır hiç izinsiz giriş vakası yaşanmamış. Çok şüpheli ama bunla okul ilgilenir. Yani umarım.

Bakugo'nun Tsuya bağırmasıyla düşüncelerimden arındım. Çakma Pikachu da imhacı çocuğa laf atınca çocuk daha çok sinirlendi. Otobüsteler diye kendilerini güvende mi sanıyorlar? Bu çocuk deli her şeyi yapar biri onlara bunu söylemeli.

Bağırışlar Aizava Sensei'nin sesiyle kesildi. "Geldik, dalga geçmeyi bırakın."

Yarım küre şeklindeki bir yerin önünde indik. Bizi karşılayan astronot kıyafetli tatlı birisi olmuştu. Bu kişi kurtarmada yetenekli olan kahraman 13'müş.

Beraber içeriye girince yüzüme büyük bir tebessüm yayıldı. Çakma Pikachuyu türrtüm. "Çok heyecanlandım normal mi? Güzel bir fon müziği koysalardı arkaya tam olurdu." dedim.

Çakma Pikachu da etkilenmiş bir sesle, "Muhteşem! Film stüdyosu gibi!" dedi. Herkes heyecanlanmıştı anlaşılan.

13'ün sesi duyuldu, "Gemi enkazı, heyelan, yangın, fırtına falan filan. Farklı türden kaza ve felaketleri kullanarak yaptığım eğitim sahası." dediğinde etrafı inceliyordum. All Might etrafta yoktu.

Ben düşücelerdeyken 13 güzel bir açıklama yapmış olmalı ki herkes alkışlıyordu. Ayıp olmasın ben de alkışlayayım.

Aizawa Sensei, "Pekâlâ, ilk olarak-" devam edemeden herkesin dikkati kesilen elektriğe takıldı. İlerideki fiskiyenin kesik kesik gelmesi de endişeyi büyütüyordu.

Aizawa Sensei birden arkasına dönünce ben de o tarafa baktım. Açılan portal ve içinden bir şeyin gözükmesiyle yutkundum ve Aizawa Sensei'nin yanına gidip sessizce, "Bu da mı felaketin bir parçası?" dedim kaşlarımı çatık bir şekilde.

"Öğrencilerin bu kadar dikkatli olmasının kötü yanları da var galiba." dediğinde kıkırdadım. Ciddileşerek, "13, öğrencileri koru!" emirini verdi.

Herkesin bakışı portala yönelince soru sormaya başladılar. Ders sandılar ama Aizawa Sensei gözlüğünü takınca herkes anladı ders olmadığını. "Onlar, kötüler." Aizawa Sensei'nin bu dediğiyle herkes kaskatı kesildi.

Çakma Pikachuyu ve Kızıl Kirpiyi arkama aldım. "Desenize kötülerin dikkatini çektik! Aizawa Sensei, bunu iltifat olarak alabiliyor muyuz?" diyerek sırıttım.

Aizawa Sensei'nin, "Demek geçen günkü izinsiz giriş olayı da bunlar yüzündendi." demesiyle her şeyi kavradım. Biraz zeki olmamız gerek çünkü şu Yaoyorozuyu arkada bırakıp Shoto'nun dikkatini çekmem gerek! Şuan bunu düşünmenin sırası değil biliyorum.

Herkes korku içindeyken Aizawa Sensei hücuma geçmek için hazırlandı. Kahretsin! O kadar canavar kılıklı şeye karşı tek başına mı dövüşecek!? Dalga mı geçiyorsunuz?!

Aizawa Senseiyi doğru koşacaktım ki 13 engelledi. Kaşlarımı çattım. "Bizi korumak adına profesyonel bir kahramanı harcayamazsınız! Bari ben gideyim!" diye bağırdım. Evet hepsi çok korkunçlardı ama bir insanın acı çekmesi kadar korkutamazdı.

Ben Aizawa Senseiye bakarken Shoto bir şeyler söylemişti. Yakışıklım pardon ama seni dinleyemem. Sensör mensörle işim yok şuan!

Aizawa Sensei, "13 tahliyeyi başlat!" demesine daha çok sinirlendim.

Midoriya da benimle aynı fikirde olduğu için tek başına gitmesine karşı çıktı. Ha şöyle ya! Seviyorum şu çocuğu! Aizawa Sensei bir üçlüyü anında indirdiğinde gülümsedim.

Herkes gidiyordu. Cidden mi? Ben dayanamayarak 13'ü birden atlattım ve Senseiye doğru koştum. "Aizawa Sensei! Bu deli öğrenciniz fanlarına imza bırakmaya geldi! Kızmazsınız değil mi?!" diye seslendiğimde dikkatini bana vermedi ama cevap verdi, "Veletlerden bu yüzden nefret ediyorum!" diyerek dövüşe devam etti.

Brokoli kafa arkamdan bağırıyordu, "Kanae-san! Ne yapıyorsunuz?!" Sesi endişeliydi.

Kahkaha attım. "Kaç kere söyleyeceğim brokoli kafa? Hayranlarım imza için gelmiş, ben de geri çevirmeyeceğim!" dedim ve saldırılara başladım. Bazılarının altındaki toprağı yok ederek kuyuya düşürdüm. Bazılarını da topraktan, 10-15 metre kadar uzun dikenlerle yaraladım.

"Kalabalık olunca özgünlüğüm elverişli oluyor!" diyerek koşmaya devam ettim. Kahretsin! Şu portalcı mor herif nerede?! Bizimkilerin yanında mı?!

Sakinleşmeye çalışarak Aizawa Sensei'nin etrafındakileri toprak alana hapsettim. Sağımda bana yumruk deneyene de kafamı eğdim ve kolumdan tutup arkaya dönerek sırtüstü yere yapıştırdım. Onunda etrafını toprakla sararak hapsettim.

Özgünlüğüm büyük alan kapsadığı için ardı ardına kullanınca yoruyordu. Bu yüzden nefes alışlarım düzensizleşmişti. Neredesin All Might?! Senin arkadaşını ben koruyorum aptal herif!

Devam ederken arkadan patlama sesi duydum. İyiler mi bunlar?! Sorsam mı buradaki fanlarıma içinizde klonlama özgünlüğü olan var mı diye?

'Dikkatini dağıtmasana kızım!'

Ulan Take nii-san! Burada da peşimi bırakmıyorsun ya helal olsun sana!

Bacaklarım titrediğinde ayakta durmakta sıkıntı yaşayacağımı anladım. Altımdaki toprağı 20 metre kadar yukarı çıkardım ve bir süre oturarak yukarıdan savaştım. Bir kaç tanesi özgünlüğü ile toprağıma çıkıyordu ama dikenlerle hâllettim. Yeryüzüyle uğraşıyorum hâliyle deli gibi yoruldum.

Aizawa Senseiye destek veriyordum ve bu sayede çok zor durumda değildi ama en büyük sıkıntı tonlarca olmasıydı. Bitmiyorlardı!

Shoto Todoroki X ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin