Aşığım

213 10 24
                                    

Podyumun bekleme salonuna girdiğimizde 10-15 boş şişe masanın üstünde, karşısında Takemi başından aşağı şişenin içindeki suyu döküyordu. Beni görünce son dolu şişeyi alıp yüzüme döktü. Kaşlarımı çattım, "Bu sefer neden ıslattın beni Take nii-san?!" diye dişlerimin arasından konuştum.

Gözlerini kıstı sonra kollarını birleştirip küsmüş çocuk gibi bana baktı, "Ben dakikalardır senin için endişelendiğimden kilolarca su boşaltıyorum üstüme! Rahatlamaya çalışıyorum! Sen de beni endişelendirdiğin için ıslanmalısın Miroi!" diye söylendi. Şaşkın şaşkın ona bakıyordum.

Islak ıslak gelip bana sarıldı, "Göz önünden ayırmaya gelmiyorsun." dedi.

Ayrıldım ve kaşlarımı çattım, "Hadi ama! İkinizde küçük bir çocukmuşum gibi davranmayı bırakın! İstediğim yere giderim! Hem de yalnız başıma!" diye sitemlendim.

Shoto kapşonumu alıp kafama çekti, "Küçük bir çocuk gibi davrandığın için sana öyle muamele yapıyor olabilir miyiz?" dedi.

Görmemi engelleyen kapşonu çıkardım, "Hayır efendim! Yalnışsınız! Ben ve çocukluk! Hah yalanın da bu kadarı yani!" diyerek başımı başka tarafa çevirdim.

Başımın üstünde bir el beni tekrar o tarafa götürdü. Evet Shoto'nun eliydi. Şimdi ona dönüktüm. O da bana eğilmişti. Sırıttı, "Hiç değişmiyorsun Miroi." diyerek başını tekrar doğrulttu. Elini kafamdan çekince ona dil çıkardım. "Höç döğöşmöyörsön Möröü!" diye onu tekrar ettim.

Kaşlarını çatıp bana dönen Shoto, "Sus Miroi." dedi. Onu da tekrar ettim. Üzerime yürümeye başladı. Ben de gülümseyerek geri geri adımladım. "Miroi kes şunu." diye dişlerinin arsından söyledi. Bu çocuğu benim kadar iyi kimse sinirlendiremez!

Sırıttım, "Möröü Kös şönö!" diyerek geri gitmeye devam ettim. Biz bulaştık da sonrası ne olacak? Sırtım duvara değince yutkundum. Oh ayvayı yedik! Ne güzel ya!

Yanıma geldi. Shoto ile duvarın arasındayken üzerime eğildi. "Yakından da çok güzelsin." dedi. Yüzümü mü inceliyordu? Hadi be! Yanaklarım magma püskürtüyor eminim!

Gülümsedim, "Yakından da çok yakışıklısın. Sağ tarafında sol tarafında çok güzel." dedim. Devam ettim, "Aşık olmakta haklıyım yani. Gel bu yüzü gör de aşık olma." diye de söylendim. Kahretsin! Lanet olsun! Lan! Ben... ben bunu dışımdan mı söyledim?! Yine mi?! Bu sefer iş fena Miroi! Bittin kızım bittin!

Gözleri açılan Shotoya bakarken bir şey diyerek inkâr edecektim ki o konuştu. "Sen de mi aynı şeyleri hissediyorsun?" dediğinde dondum kaldım. Aynı şeyler? Aşk? O da mı bana...

Otuz iki diş sırıttım, "Shoto sen de bana mı aşıksın!? Oğlum adam gibi söyle şunu! İtiraf ediyorsan doğru düzgün et!" diye haykırdım.

Kaşları havaya kalktı, "İlk önce sen doğru düzgün itiraf et." dedi. Doğru ben de yanlışlıkla öyle söylemiştim.

Ensesinden tutup başını iyice aşağıya çektim ve alnını alnıma yasladım. "Seviyorum oğlum seni! Aşığım ben sana! Hem de küçüklükten beri!" diye bağırdım.

Gülümseyen Shoto, "İşte aynısından." deyince yüzüm tamamen soldu.

Kaşlarım çatık ona bakarken elimi ensesinden çekip geri çekildim. Sırtımı duvara iyice yasladığımda, "Doğru düzgün itiraf edecektin Shoto!" diye söylendim. Ortamın içine ettin Shoto!

Shoto biraz geri çekildi bileğimden tutup beni kendisine çekince beklenmedik harekti karşısında şaşırdım. Eliyle belimden tuttu. Diğer eli de hâlâ elimi tutuyordu. Başını kulağıma doğru eğdi, "Aşığım sana küçüklükten beri." dediğinde daha çok şaşırdım. Bu cümle bu kadar etkilememeliydi beni! Kalbim duracak!

Güldüm, "Çok korkmuştum Shoto. Arkadaşken sana aşık olup ihanet ettim diye." diye söyledim. Aklıma gelen ile kaşlarımı çattım, "Bir saniye o gün gece aşık olduğun kişinin aptal olduğunu söylemiştin! İyi de ben aptal değilim! Sen bana aptal mı dedin?!" diye bağırdım. Shotodan ayrıldım.

"Aşık olduğumu fark etmen gerekliydi. Fark edemedin aptalsın Miroi." dediğinde sinirden güldüm.

"Pardon da ben senin bana aşık olduğunu nereden bileyim? Söylemen gerekiyordu!"

"Söylemeye ne gerek var? Senin anlaman lazımdı."

"Sen de benim aşık olduğumu anlamadın ama Shoto!"

"Aşk işlerinden anlamıyorum."

"Ben aşk işleri müdürüyüm zaten!"

"Aşk işleri müdürü mü olman gerek?"

"Ne bileyim ben Shoto?"

"Bilmiyor musun?"

"Bilmiyorum!"

"Hiçbir şey bilmiyorsun aptalsın işte."

"Beni aptal yapmak için bahane bulma!"

"Bahaneye gerek yok aptalsın."

"Değilim!"

"Aptalsın"

"Hayır değilim! Egolu buz adam sen kendine bak bir kere!"

"Ben zekiyim."

"Tabii ben aptalım sen de zekisin!"

"Evet öyle."

"SHOTO BAS GİT!"

"Niye?"

"ÇÜNKÜ SEVDİĞİM ADAMIN KATİLİ OLMAYI İSTEMİYORUM!"

"Olamazsın zaten merak etme. Sen bana kıyamazsın."

"Beni öldür diyorsun iki saattir!"

"Yo öyle bir şey demedim."

"Shoto sus."

"Susmak istemiyorum."

"Sus Shoto!"

"Sen sus sen daha çok ses yapıyorsun."

"Ben değil sen susacaksın!"

"Ama susması gereken sensin."

"SHOTO KES SESİNİ!"

"Bağırma Miroi çok ses çıkartıyorsun."

"Ama beni sinrilendiriyorsun!"

"Sen de beni sinirlendirmiştin" diyerek sırıttı. İntikam mı almıştı?

Gözlerimi kısarak gülümsedim, "Davranışlarım bulaşıyor galiba. Tüm insanlık Miroi olacak! Gerçi ben tek ve özelim kimse benim gibi olamaz."

Arkadan kahkaha sesleri geldi. Kahretsin! Salonda tüm 1-A vardı! Unutmuşum! Hay kafamı...

Shoto Todoroki X ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin