Bu profesyonel kahramanlar gerçekten bir harika. Ben şimdiden nefes alamamaya başladım. Yutkunarak dikenlerimi etrafa yaydım. Uçlarını çok sivri yapmıyordum sadece yüksek çarpma etkisi yaratarak etkisiz hâle getiriyor, sonra da hapsediyordum.
Arkadan, "MİLLET!" diyen Lida'nın çığlığını duyunca arkama döndüm. Kahretsin! Bu kahrolasıca portalcı mor adam küre şeklinde yere herkesi hapsetmişti! Lida, Uraraka, ismini unuttuğum pastacı çocuk, Sero, ahtapot kol ve Mina vardı dışarıda. 13 onları koru!
O anda arkama büyük bir yumruk inmesi asla düşünmeyeceğim bir şeydi. Büyük bir çığlık koparmıştım ve küre şeklindeki binanın camlarına çarparak kan kustum. Sonra da düşmeye başladım. Bu normal bir yumruk değildi. Kesinlikle normal değildi. Zor açık kalan gözlerimle baktığımda dev gibi, kafasının açık kalan kısmından beyni gözüken, canavarı görünce anladım. Sıradışı bir yarattıktan büyük bir darbe almıştım.
Düşeceğim yere çamur ve çim koyarak yumuşattım ve etrafımı toprakla sararak kendimi hapsettim. Nefes alamıyordum. Çarparken ciğerlerim hasar görmüş olmalı. Ağzımdan ve burnumdan akan bir sıvı hissediyorum. Şimdi olmaz! Herkes kötü bir durumda! Şimdi bilincimi kaybedemem!
Zar zor ayağa kalktım. Dengemi sağlayamıyordum ama ayakta durmayı başardım. Altımdaki toprağı havaya kaldırdım. Bu canavarın tek yumruğu öldürmeye yetiyordu. Etrafımda yoktu. Kendimi yükselttim. Kahretsin! Aizawa Senseiye gidiyordu!
Bir şey yapacakken öksürmeye başladım. Ağzımdan durmadan kan geliyordu. Her tarafım kendi kanımla boyanmıştı. Zorlukla baktığımda canavarın etrafı elle kaplı adamın -Shigaraki- yanında durduğunu gördüm. Rahatlayarak bir nefes verdim. Fakat kahretsin ki diğerleri ne alemde bilmiyorum!
Suyun olduğu yönde gördüğüm büyük bir girdap ve oradan ayrılan Tsu, Mineta, Midoriya üçlüsü ile gülümsedim. Herkes çabalıyor demek ha? Shoto iyi ol. Sana söyleyeceğim bir kaç şey var. Ben iyi olur muyum onu bilmiyorum tabii.
Ayağa kalktım ve gülümseyerek dimdik durmaya çalıştım. Yeryüzü sarsılmaya başladı. Büyük bir deprem yaratıyordum şuan. Hadi All Might, kahramanlar! Anlayın da gelin şuraya! Aizawa Sensei ne kadar dayanır bilmiyorum!
Toprak yarılarak ikiye bölündü. Böylece 20-30 kötü adam da içine düştü. Tekrar kapattım. Eğer geniş alanda olsaydık daha fazlasını yapabilirdim lakin bu küre gibi yer biraz kısıtlayıcı.
Bir yerde elektrik dalgaları görünce daha fazla tebessüm ettim. "ÇAKMA PİKACHU BASTIR OĞLUM!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım.
O anda elli adamla -Shigaraki- Aizawa Sensei'nin dövüştüğünü gördüm. O adam bu canavar kılıklı şeylerin başıydı! All Might'ı öldürmek için geldilerse kolay lokma değildirler! Ama yakın dövüştelerken müdahale edemem! Yaklaşmam gerek!
Toprağı o tarafa doğru sürükleyerek hücum ettirdim. Ama gördüğümle afalladım. Aizawa Sensei'nin dirseği... Dirseği parçalanıyordu! O elli adamdan kurtuldu ama etrafını sarıyorlar.
"Yedirir miyim lan öğretmenimi size!" diyerek yeri tüm şiddetliyle salladım. Sonrasında da hepsinin altındaki toprağı 30 metre yükselttim ve bir anda topraklarını yok ettim. Aşağıya düşen kötüleri toprağıma hapsettim.
Yüzüm kan içinde kalmıştı. Göz kapaklarım zorlukla açıktı. Ama duramazdım! Aizawa Sensei'nin nefesi bu kadar düzensizken hele hayatta olmaz!
Toprağımı Aizawa Sensei'nin olduğu yere kaydırak yaparcasına hücum ettirdim ve hızla Aizawa Sensei'nin yanına vardım. Sırtımı sırtına yasladım.
Dişlerinin arasından, "Ne kadar tehlikeli olduklarını görmedin mi?! Hâlâ niye buraya geliyorsun?!" diye söylediklerine göz devirdim.
Gülümsedim, "Bizi korumak için geri çekilmeden soluksuz savaşan sana biz soruyor muyuz? Geleceğin kahramanıysak yapmamız gerek!" diyerek saldırıya başladım.
Öncelikle bizi yukarıya çıkardım çünkü Aizawa Sensei'nin dinlenmesi gerekti. Ondan sonra altımızdaki yeri parçalara ayırdım. Hepsi düşerken 10'a yakını kaldı. Toprağı düzeltirken dikenleri gönderdim. Sendeleyerek düşecektim ki Aizawa Sensei kol altıma girerek beni ayakta tuttu. "Sizin gibi inatçı öğrenciler başa bela." diyerek beni yavaşça oturttu.
Bizim üstümüze sıçrayan o canavarı görünce hemen toprağı yükselttim. Çarpacağı yere dikenler çıkardım ama kaçtı. Bu canavar zorluydu. Hem de çok.
Aizawa Senseiyi korusam yeterli. Sadece savunma almam gerek! Tırmanmaya çalışan canavarı görünce kaşlarımı çattım. Kaç DNA birleştirdiler bu yaratık için?! Her özelliğe sahip bu!
Tırmanıyor olduğu tarafları çamur yaparak kayganlaştırdım. Zemine atlayan canavar tekrar hamle gerçekleştirince bu sefer toprağı oldukça indirdim ve bizi ıskaladı. Boynumdan kollarıma kadar akmış olan kan sinir bozucuydu.
En sonunda içeriye dalan All Might'ı görmek kocaman gülümsememe neden oldu. Aizawa Senseiye döndüm. "Kurtulduk Sensei! Kurtulduk!" diyerek sevinçle haykırdım.
Daha fazla dayanamayan bacaklarıma sertçe dizlerimin üstüne düştüm. Başım ağrıdan çatlarken bedenim ağrımanın çok ötesine geçmişti. Ağzımdan burnumdan oluk oluk kan akmasını saymıyorum.
Savaşın gerisini göremedim. Daha fazla ayık kalkamıyorum. Bu zamana kadar kalmam bir mucize zaten. "Shoto, ölmek istemiyorum. Daha hislerimi söylemedim sana." kısık çıkan sesim duyduğum son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoto Todoroki X Reader
Short StoryCan sıkıntısından başladım okuyun seversiniz belki :) ~Okuyucular ve okuyacak olanlar, kitabı final yapmış varsayıyorum ve devamını özel bölüm olarak atacağını bilmenizi istiyorum. Evet, uygun değildi ama sınavım yüzünden çok uzun bir ara var ve bu...