Sabah depremle uyandım. Yataktan tepetaslak düşerken yere sarılmaya çalıştım, "Deprem oluyor! Ama ben daha güneş gözlükleriyle insanlara hava atmadım! O keskin nişancıdan emekli teyzenin balkonuna Take nii-sanın çilekli terliklerini atmadım! Ben daha bir çok hedefimi gerçekleştiremedim! Ne olur şöyle iki kanadım olsa uçsam gitsem!?" diye nefes nefese söylendim.
Bir dakika bekledim. Anladım ki sarsıntı yok. Ama eminim ki yatakta sarsıntı vardı. Evet ya vardı! Yüzüstü uzandığım yerden doğruldum. Yatağımın üstünde kaşları havada Take nii-sanı beklemiyordum. Deprem? Take nii-sanın yatağımı rahat bulup üstünde zıplaması. Bakışlar? Ben bittim!
Hemen ayağa sıçradım. Geri geri kapıya doğru adımlarken Takemi de yataktan inmiş üstüme doğru adımlıyordu. "Demek en sevdiğim, biricik, güzeller güzeli terliklerimi yaşlı bir teyzenin balkonuna fırlatacaktın ha?" Ben bittim! Planımı öğrendi! İki kanatta kurtarmaz artık beni!
Anında arkama dönerek kapıyı açtım ve salona geçtim. Herkes konuşuyordu. Bodoslama girdiğim gibi koltukların diğer tarafına geçtim.
Koridorda koşan Takemi, "Terliklerime elleşmeyi düşündün ya Miroi bittin kızım!" diye gürleyerek giriyordu. Çok iyi bir ağzım vardı ki her felakette bir şeyler kaçırıyordu. Bu kadar akıllı bedene bu kadar beceriksiz ağız. Tch tch tch.
Yutkundum, "Take nii-san sen bence yanlış anladın. Ben yaşlı teyzenin senin terliklerine benzeyen çilekli terliklerini kaçırıp balkona fırlatacaktım. Öyle dedim yani." Diye çevirmeye çalıştım.
Ellerini göğsünde birleştiren ama hâlâ bana ölümcül bakışlar gönderen Takemi, "Bas bas bağırarak kulaklarımın pasını sildiğin için ne duyduğuma eminim kardeşim. Ayakkabılarından sonra terliklerinden de olmak istiyorsun herhalde." dedi meydan okurcasına.
Başımı olumsuz anlamda salladım, "Hayır, hayır, hayır. Ponponcuklarım olmaz!" dedim gözlerimi sonuna kadar açarken.
Takemi üstüme yürümeye tekrar başladı. Ayağımda ponponlu terliklerim ve gelen düşman. Kaçamam bu herif çita gibi beni halleder. Özgünlük kullanma yasağım var. Ah hayat bir bana mı kazık atarsın sen?
Etraftakilere baktım, "Arkadaşlar bak bu sizin üstünüzden atlar, kahvelerinizi döker çünkü konu terliği. Bana arka çıkın da sakinleştirelim ha?" dediğimde hepsi kalktı ve gitti. Olayı kavramaya çalışıyordum. Arkalarından, "Kiri! Oğlum sen de mi? Ya Çakma Pikachu sana ne demeli? Oğlum biz senle açıklarımızı savunduk be! Bu kadar mıydı? Lan imhacı hergele! Tamam senin gitmeye hakkın var. Kimse kalmadı ya!" diyerek Takemiye döndüm.
Yaklaşık yarım saat boyunca eksiksiz koştum o kovaladı. Pijama ve canım terliklerimle her yeri defalarca turlamıştım. En sonunda Shotoların odasına daldım. Öyle demeyelim son dakikalarda herkesin odasına dalmıştım ama her seferinde beni korumak yerine kovmuşlardı. Evet insafsız insanlar!
Shoto'nun arkasına saklandım. "Shoto hani ben hastaydım? Hani benim yorulmamam gerekiyordu? Bak nefes nefeseyim!" hayır nefes nefese değilim. Yalandan kim ölmüş? Birisi ölmüştü galiba ya! Miroi konuyu dağıtma!
Shoto bana döndü. Gülümsedi ve omzumdan tutarak Takemi'nin karşısına getirdi. Hadi be! Aşık olduğumuz adamdan da kazığı yedik! Bu da olduysa tamam. İnsanlık intikamını almıştır herhalde!
Shoto'nun omzumdaki ellerini tutup Takemiyi arkama aldım ve Shotoya döndüm. Gülümsedim, "Shoto insanların kalbi var. Kendi elleriyle dostlarını düşmanlarına vermezler." dedim sonra da sol omzumdaki sağ elini tuttum ve kendi kalbine koydum. Elinin üstünde elim vardı. "Kalbini dinle be yakışıklım. Şu arkadaki hıyara izin verme." dedim. Romantik sahne bu muydu şimdi? Terliklerim için uğraşırken yaşadığım? Kızım sen normalini yaşayamazsın zaten!
'Yakışıklım' dediğimi yeni fark ederken Takemi ayaklarımdaki terlikleri çekti ve bu yüzden dengemi kaybettim. Düşerken Shoto'nun da elini tuttuğum için onu da yanımda çektim.
Bedenim yerle buluştu. Üstümde ufak bir ağırlık var. Gözlerimi açtım. Sakarlık işi romantizm diye buna denir! Shoto üstümdeydi! Tam olarak üstümde değil. Bacaklarını iki tarafa açıp destek almıştı ve dirseklerini de başımın iki tarafına koymuştu bu şekilde yıkılmamıştı. Ama yüzü çok yakındı. Fena yakındı! Burnu burnuma değiyordu! Kalbim bir yerlerimden çıkacak galiba!
Heyecandan kıpırdandım. Nefesimi tutmuştum. Küçük bir gülümseme veren Shoto üzerimden kalktı. Nefesimi rahatça verdim. Hâlâ olayın şokundaydım. Takemiye helal olsun! Takemi demişken benim terliklerim...
Şoku atlatarak ayağa fırladım. Odada yoktu! Hemen odadan çıktım. Yanaklarım ateşlenmişti o odadan çıkmam gerekti zaten!
Salondan parampinçik terliğimi görünce diz çöktüm. Ayakta dikilen Takemiye baktım, "Yaptın mı bunu Take nii-san? Ponponlu terliklerimi parampinçik ettin mi? Kalbimi de parampinçik ettin bilesin." diyerek terliğimin parçalarını elime aldım. "Yaptın mı bunu bana? Bir fikir yüzünden parçaladın mı terliklerimi?" dedim yavru köpek bakışıyla.
Arkadan Denki'nin sesi duyuldu, "Kan yarım saate çıkacağız."
Anında ona döndüm. Kaşlarımı çatarak, "Benim burada ponponlu terliklerim parçalanmış, kayıp verdim üzgünüm ama sen bu duygusal anın içine ediyorsun Çakma Pikachu! Bir kere de şu anların içine etmesen!" diye sitemlenerek ayağa kalktım. Takemiye kısık gözlerle bakıp odama geçtim. Kıyafetlerimi değiştirerek çıktım.
Yola çıkmıştım. Yeni ayakkabılarla! Takemi benim için çok güzel gülücük desenli ayakkabılar almıştı! Sevinçle yolculuktaydım. Çantadan ilaçlarımı kullandım. Spor Festivaline gelerek Takemiyle seyirci koltuklarına yerleştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoto Todoroki X Reader
Short StoryCan sıkıntısından başladım okuyun seversiniz belki :) ~Okuyucular ve okuyacak olanlar, kitabı final yapmış varsayıyorum ve devamını özel bölüm olarak atacağını bilmenizi istiyorum. Evet, uygun değildi ama sınavım yüzünden çok uzun bir ara var ve bu...