2.Kanlı dağ lalesi

1.2K 69 336
                                    

[2013 senesi ,Yunanistan toprakları- Atina.]

[Helen'in ağzından,]

Yunanistan topraklarına kış mı gelmişti? Soğuktu, bedenimi sereserpe saran bir soğuğun pençesinde kalmıştım. Dudaklarımı parçalayan dişlerimin ardı ardına birbirine çarpış hızını sayıyordum. "1, 2,3,4.." sayılar titrekti, sayılar dudaklarım arasından çıkmakta zorlanıyordu. Ellerim, ellerim titriyordu. Ellerime kırmızılık nereden gelmişti, en son ellerim ablamın elleri arasındaydı. Mutluyduk,mutluydu.

Beyaz gelinlik en çok ona yakışmıştı. Ablamı ilk defa gülerken, içten gülerken görmüştüm en son. Şimdi bu kırmızılık neydi böyle? Ablam kırmızıyı sevmezdi ki, o hep beyaz kalmak isterdi. Beyazlığını lekelemişlerdi, eteklerine kadar kırmızıydı. Avuçlarım içinde ablamın kanları birikmiş, avuçlarım arasından akıp gitmiş, beyaz tenimi karalamıştı.

Sussuz kalmış dağ laleri avuçlarımda filizlenmişti. Kan kırmızsına boyanmışlardı,güzel değillerdi. Oysa ablamın saçlarında ne de güzellerdi.

Dağ lalerine bu kırmızılık nereden gelmişti? Ne çabuk vazgeçmişlerdi kendi benliklerinden? Vazgeçmek mi istemişlerdi yoksa vazgeçirilmişler miydi? Vazgeçirilmişlerdi. Ana toprağından koparmışlardı zalimler, bir çiçeği koparıyorlardı ve ondan yaşamasını, çiçek açmasını bekliyorlardı. Bencillikti bu. Bencil insanoğlu, hepiniz bencilsiniz.

Öfke boğazımı yakıyordu, öfke damalarımı koparan kızgın bir kurttan farksız dişleri arasına alıyor, yüreğimi parçalıyordu. Dağılıyordum. Tüm hücrelerim lime lime ediliyordu. Canım yanıyordu, can evimi yakıyordu bu soysuzlar, cayır cayır yanıyordum. Küllerim, küllerim kor aleve dönüşüyor, yüreğimi yakıyordu, kor alevler. Dudaklarımdan feryat koptu.

"Zalimler, zalimler!Evimi yaktınız, cayır cayır yaktınız!" Diye bağırdım.

Oradan yüzü maskeli bir asker ayaklandı. Hızlı ve tok adımlarla kamyonetin ardına kadar geldi. Koca eller boynuma sarıldı. Boynum elleri arasında küçüldü,küçüldü ve nefesimi kesmeye başladı. Ölmek istedim, tanrım canımı almanın vakti geldi dedim.

Lütfen beni ailemin yanına, onların bulunduğu cennetine gönder. Ses tonu bir caninin soğukluğunu, duygusuzluğunu hissediyordu. Maskesinin içinde birbirine bastırdığı dişlerini bile seçebiliyordum.

"Kapat çeneni, yunan kızı. Kapatamazsan o güzel yüzünü dağıtacağım. Susmazsan şayet, seni kendi kanınla boğarım. "

Ellerini gevşetti. O kan kokan elleri boynumu okşuyor, gözleri ise o mide bulandırıcı düşüncelerinden bir perde indirmişti. Midem bulanıyordu. Elleri boynumda geziyorken, mideme giren ağrılar midemi bulandırıyordu. Elleri boynumdan dudaklarımda rotasını kurduğunda, parmaklarını dişlerim arasına alıp büyük bir şiddetle koparırcasına ısırdım. Saç diplerime uzanan parmaklar, insanı duyguyu barındırmıyor, saçlarımı köklerinden ayırmak istiyordu sanki. Suratıma yediğim yumruk ile dudaklarımdan sızan kan, ağzıma doluyordu.

Gerçekten bir insan kendi kanında boğulur muydu? Bu ne tür canilikti. Dudaklarımı açmama izin vermiyordu yüzümden büyük eller. Kanım hücrelerime akıyordu, nefesime karışıyordu. Kendi akan kanımı yutuyordum.

Gözlerime karanlık çöküncekken ellerini ağzımdan çekti. Biriken nefesimle beraber dudaklarım arasından kanlar boynuma doğru uzanıyor, boyuyordu beni.

Karanlık, karanlık beni çok korkutuyordu. Karanlık ruhumu boğuyordu, babamı istiyordum. Babam yanımda olsaydı böyle olmazdı. Babam beni bu zalimlerin ellerine bırakmazdı. Düşüncelerimi bölen şey yanağımın yakıcı bir şekilde yanmasıydı.

Karmen Denizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin