15.Günebakan çiçeği

314 29 233
                                    

2023 senesi, Yunanistan toprakları-Atina.

Yorum atmayı ve vote vermeyi unutmayalım 💝🦋

[Helen'in ağzından,]
Savaşı savaş yapan şey neydi? Yüzyıllardır insanlığın arasında ki kaosun temel noktası neresiydi? Savaş, ne uğruna yapılır ilk harcanan genelde neden mazlumlar olurdu? İnsanoğlu barışçıl yaşamak yerine açgözlü olmaya devam ederdi.

Bu açgözlülük bir süre sonra doyuramazdı zalimleri. Doyumsuz,doyumsuz toprak parçalarına saldırmaya iterdi.

Kaybeden ve kazananın olduğu savaş insanı kibire iterdi. Kibir, kibir insanoğlunun ham maddesiydi.

Yıllardır kibirlerin savaştığı bu kanlı oyunların nişan alınanlar üst tabaka değil hep alt tabaka olan halk zarar görürdü. Savaşı savaş yapanda bu değil miydi? Sahi savaşı savaş yapan neydi?

Çıkmaz bir yol,zihnimin derinliğinde ki karadelikten bir fikir belirdi. Savaşı savaş yapan şey iki tarafın kendi adaletini yaratma arzusudur. Adaleti sağlamak, adaleti sağlayan taraf nizamı sağlardı.

Her iki taraftan biri kendi adaletinin galip geldiği kanaatindeyse o topraklarda sesi daha çok çıkardı. Adalet, adaleti sağlamak Yunanistan topraklarında uzun zamandır verimsiz topraklarda gömülüydü. Ta ki bugüne kadar.

Yıllardır sırtlarımıza yüklenen kamburdan kurtulacağımızın çanları tüm zalimlerin kulaklarında çalıyordu. Yaklaşıyordu, evlerinde korkuyla bekledikleri gerçekler bir çarşaf gibi tüm dünyaya serilecekti.

Karanlık, karanlık ruhumun yıkılmaz duvarları arasında beni çepeçevre saran bir sarmaşıktı. Ruhum, bedenimi saran bu sarmaşık beni öldürecekti. Yolun sonunda sonsuz uyku beni kabul edecekti.

Fakat bir söz verdim kendime. Bu topraklara özgürlük gelmeden ölüm bana yasaktı. Yıllarca hayatın acımasızlığına kanat gerip yaşamak için kanat çırptığım gibi bir gün gökyüzünde özgürce kanat çırpmadan ölmeyecektim.

Bir aynanın karşısındaydım. Yüzümde ki morlukları kapatmak için uğraşıyordum. Ayna da ki kadına gülümsedim. Mavi gözlerinin çevresi morlukla sarılıydı. Mavi gözlerim mor rengini sevmezdi lakin taşırdı.

Elmacık kemikleri, elmacık kemiklerinde sarılıklar eşlik ediyordu. Dudağının üst çizgisinde kurumuş kendi kanları vardı. Tırnaklarım karanlık ellerin izlerine dokundu. Renkleri severdim, renkler beni canlı tutardı.

Fakat yıllardır bu renkleri neden sevemiyordum? Yüzümde ki renkler benimleydi, tam 17 yaşımdan itibaren benimlelerdi. Lakin onları sevemedim, sanırım bu renkler benim bedenime yakışmıyordu.

Kameralar, kameraların kadrajına sığdırdığım fazla günler olmuştu. Şu sıralar tüm odak benim üzerimdeydi. Lakin önceden görünmez bir kadındım.

Nefes alıyordum, bedenim Pedro'nun arkasından sürüklenirdi. Fakat sadece onun karısı olmaktan ibarettim. Duygularım, fikirlerim, ses tonum, hayatta ki amacım, işim bunlardan bir haber bir şekilde sadece bir biblodan ne fazlasıydım ne azı.

Oysa ki gözlerim, gözlerim yorgundu. Gözlerim anlatıyordu fakat görmediler belki de görmek istemediler.

Şimdi ise Lodos timinin yaptığı hamleye karşılık Pedro bir haber kanalına beraber çıkmamız gerektiğini söylemişti. O fotoğrafın bedelini ben ödemiştim.

Yeni yaralar açmıştı, benim bedenim yeni yaralara kucak açmıştı. Aklınca kendini aklamak için haber kanalında onunla yan yana pozlar verecek ve insanların gözlerini boyayacaktık. Kabul etmemin sebebi bu evden çıkıp yüzbaşı boza ulaşmak için belli planlar kafamda kurgulamıştım.

Karmen Denizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin