26.Saudade

436 19 178
                                    


2024 senesi, Türkiye toprakları-Tekirdağ/Rize.

Manuş baba- bir tek sensin içimde.
Lolo zouai- desert rose.
Lana del rey- you can be the boss.
Kalben- doya doya.
Chris isaak- wicked game.

Satır aralarına yorum atmayı unutmayalım ve yorumlarda buluşalım beybiler olur mu?

Oy vermeyi ve destek olmayı, edit yaparsanız tiktok hesabımdan @yazmayacalisanyazar etiketleyebilirsiniz.

İyi okumalar beybiler💋

🌊

[Helen'in ağzından,]

─yaşam genel çizgilerinde üç tür şeyle karşılacaksın:

1)gelip geçmiş şeyler.
2)gelip geçmemiş şeyler.
3)gelmeyip geçmiş şeyler.

Hangisiydi bu cümlelerde ki biz, gelmiş miydik birbirimize yoksa geçmiş bir hatıra kadar noktalı virgüle sığabilir miydik?

Bazı şeyler ya birbirimizden geçip gitmişti ya da hiç gelmemiş biz sadece geldiğinin sanrısında sıkışıp kalmış iki ruhun ilerisine gidememiştik.

Eğer ki gelip gitmiş şeyler de varsaydım hayat denilen bu sarmalda; benden giden şeyler umudumdu.

Umut denilen o duygu gelmişken, gitmeyi seçmişti.

Öyle ki doğduğum topraklarda umut denilen o olguyu kurşunların ardında, cansız topraklara karışan insanlığın kanında yok olup gitmişti.

Özgürlük? Özgürlük gelen fakat geçmiş bir şeydi. Topraklarımızda özgürlüğü ellerimden alanlar bizimle aynı topraklara yetişmiş,nefes almış ve serpilmiş insanlar topluluğuydu.

Kapıyı çarpıp çıktığımda, gittiğim yollar ardında sıçrayan o kanlı eller,Türkiye topraklarında da geziyordu.

Sokaklarda insan topluluğu yok denecek kadar azdı. Türkiye'nin sokağını dolduranlarda en az kendi doğduğum topraklar gibi askerlerle doluydu.

Öyle bir zamana denk gelmiştik ki, savaş kapıdaydı. Savaş attığımız adımlarda, bastığımız topraklar yeni bir kaosun öncülüğünü ellerimizde bayrak tutarak ilerleyen bir kısır döngü hâline gelmişti.

Diğer bir caddeye geçmek adına kapıda dikilen Türk askeri,uzun namlusuna sarılmış, bana doğrulttu.

Öyle bir hâle gelmişti ki Türkiye'de de artık bir başka sokağa geçmek adına oluşturulan bir kart, ellerinde yan tarafta duran kartı sorgulamak için bir diğer asker dikiliyordu.

Heybetli bedeni ardında, ağzından çıkan soğuk dumanlarla beraber kendi kadar heybetli ses tonuyla durmam adına kafasını yukarı doğru kaldırarak konuştu. "Kartı göster! Diğer bölgeye geçişin ancak öyle olur!" Cebime sıkışan kartı aramak adına şortun cebine attım. Elimle aradığım kart, cebimin en ücra köşelerinde gömülüydü.

Yüzümü buruşturup, parmak ucuma değen kartı almak için epey bir cebelleşiyordum. Yana doğru hafif doğrulup, sonunda alabildiğim kart ardından askere doğru uzattığım kartta ki isim Helen Lita Sideros değildi, Feraye Bozkurttu.

Asker ismimi ve soyadımı gördüğü gibi yüzünde ki o soğuk ve sert ifade yumuşamış sertlik yüzünden silinip gitmişti. Mahcup bir ses tonunu kuşanmıştı."Kusura bakmayın ben sizi öyle görünce." Tamamlamasına izin vermeden hafif yüzümde bir tebessüm kondurdum. "Vatanını koruyan bir askerin sorgulaması kusur değildir, asker!" Kirpikleri öne doğru düşüp, gözlerini kısan şey gülümsemesiydi.

Karmen Denizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin