14.İçimizdeki kor alevler

387 32 201
                                    

2023 senesi, Yunanistan toprakları-Rodos.

[Yorum atmayı ve vote vermeyi unutmayalım💖]

[Helen'in ağzından,]
Yollar, kimi zaman uzundur kimi zaman ise yakın. Doğduğunuz yer kimi zaman hayata gözlerinizi açtığınız yer olur kimi zaman ise hissettiğiniz. Zaman sizin için akan bir su gibidir kimi zaman ise bir kum saatinin içinde sayılıdır.

İnsanlar, insanlar ise kötüdür. Ne iyi olmayı becerirler ne de iyi rol yapmayı. Hayatımız bir tiyatro oyunu gibi. Belli roller dışına çıktığınız zaman kabuğunuza gömmek için bir arayışta olurlar.

Koşarak kaçtığınız kanlı oyunun yeniden başrolü yaparlar sizi. Başroller, tüm oyunun etrafında döndüğü ve odak noktasından bir türlü kaçamadığınız her bir olay sarmalı sizin ayaklarınıza dolanan bir pranga olur.

Yunanistan toprakları benim için bir tiyatro oyunuydu, oynamaktan yorulduğum, olayların peşimi bırakmayan bir döngü içinde yaşayıp, tekrarını bildiğim oyunu çevirmekten yorulmuştum.

Yaralarımın asırlardır ruhuma kazınması doğduğum topraklardı. Babam derdi;"Bir çiçek açtığı toprağa mahkum olur. Filizlendiği toprak ile yolları her daim peşini bırakmayan gölgesi olur."

Benim açtığım topraklarda kan vardı, zalimlik vardı,ölüm vardı, vatansız, öksüz, yetim, evlatsız kalan nice insan topluluğuna sahiplik ederdi. Bizim yapraklarımız açamadı, renklerimizi soldurdular. Özgürlüğün temsili gökyüzünün maviliğini ellerimizden aldılar, nefessiz kaldık.

Solduk, soldurdular bizi. Bir çiçek mezarlığı inşa ettiler doğduğumuz topraklara. Bir çiçeği fazla sularsan da ölürdü, az sularsan da. Bizi öldürdüler,biz diri diri öldük. Güzel kokular terk etti topraklarımızı, kan koktu her yer, burunlarımıza mühürlenen kül kokuları mıhlandı.

Terk ettiğim topraklar beni kucağına yeniden çağırmıştı. Lakin bu sefer tek değildim. Güvendeydim, tek başıma mücadele etmeyecektim.

Onlar vardı. Lodos timi bir de Muştafya. Onlar benimleydi, onlar beni korurdu değil mi? Korumalıydılar, artık tek başıma mücadele edemeyecek kadar yorgun düşmüştü ruhum.

Yarayı açtım, yarayı kanattım,yaraya tuz bastım, yarayı mühürledim, yarayı küllere sardım, yarayı sildim, yaraya yasemin çiçekleri çizdim,yarayı yara yapanları ruhumun en kor zindanlarına hapsettim.

Yara iyileşti, yara silindi, yara sevgiyle tanıştı,yarayı yara yapmaktan alıkoyanları ruhumun en güzel yasemin çiçekleri arasında ki bahçeme hapsettim. Yarayla barıştım, onları kabullendim.

Yaralarımla güzeldim, güzellik bir iz ile gölgelenemeyeciğini ondan öğrendim; Asil benim yaralarımı sevdi,yaralarımı öptü, yaralarıma merhem oldu, onları benden daha çok sevdi.

Şimdi bir helikopter ile gökyüzündeydik. Rota oluşturulmuştu. Rota düşman toprakları olan Yunanistandı.

Yanlarında bir yunan kırması çingene ile bir plan kurmuşlardı. Sahi ben onlar için neydim? Bir düşman? Bir hain? Bir kurban? Bir masum? Hangisiydim?

Düşüncelerimi bölen karşı koltuğumda iki kolları açılmış bir şekilde rahat tavırlarla oturan Karaydı. Dudakları aralandı, dudakları aralanırken yandan bir gülüş ile destekledi. "Korkmam kara gün kararıp kalmaz" nameli bir şekilde dudaklarından şarkı firar etmeye başladı.

Karmen Denizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin