Bölüm 25: Siyah Melek

4.3K 155 8
                                    

Sabah uyanır uyanmaz ilk işim annemi aramak oldu.İyi olduğundan bahsetti fakat sesinden belliydi, daha da kötü olmuştu ve gideceğimi haber vermek için Arsel'in yanına gittiğimde uyuduğunu gördüm.O da çok yorgun olduğu için uyandırmadan evden çıktım.

Eve vardığımda ilk işim annemin yanına gitmek oldu ve o yatakta uyanık bir şekilde yatıyordu.Kendinin ı adam için bu kadar üzmesi beni her saniye daha da şaşırtıyordu.Sana hiç sevgi vermemiş birinin gidişi bu kadar üzmemeliydi.

"Geldin mi kızım?" diye yatakta oturur pozisyona geçti.Yanına oturup ona baktım sadece.

"Bu gün defnedilecek." dediği an ağlamaya başladı.Bana sarılıp tekrar konuştu.
"Keşke ben önce ölseydim."

O böyle şeyler söyledikçe kendimi berbat hissediyordum.Ben hiç bir zaman annem gibi olmayacaktım.

Ona söylecek herhangi bir teselli cümlem de yoktu.Sadece sarılabilirdim.
Ona ne söylesem boştu çünkü acı onun acısıydı, bu acıyı iyileştirmek de kendi elindeydi derinleştirmek de.Benim ona söyleceklerim hiçbir şeyi değiştirmeyeceki, gideni geri getirmeyecekti.

"Hadi gel bir şeyler ye." dediğimde ilk reddetse de daha sonra kalktı.Beraber mutfağa gittiğimde onu masaya oturtup bir kaç kahvaltılık koydum önüne.Yengem tabi kendini hizmetçi gibi hissetmemek için sadece kocasına yapıp kaldırmıştır.Bir de yalnız bırakmamak için burada kalıyor sözde.

Telefonumun çalmasıyla biraz uzaklaşıp açtım.

"Haber vermeden gitmişsin?"

"Uyuyordun uyandırmak istemedim."

"Uyandırsaydın."

"..."

"Ege geldi müsaitsen gelmek istiyor."

"Defnedilecek 1 saat sonra."

"Tamam.Geliyorum oraya."dedi ve kapattı.

Aklım mezarlığa gittiğimde yaşanacaklardaydı.Annemin ağlamaları hatta bayılmaları imamın sesi insanların aralarında konuşmaları...

Geri annemin yanına gittim ve karşısına oturdum.
"Zor çok zor ama kendine de yazık etme.Bak şu 2 günde 10 yıl yaşlandın.Sen ne kadar üzülsen de giden gitti.Sana üzülme demiyorum ama bu kadar yıpratma kendini."

"30 senedir..." devamını getiremedi çünkü diyecek bir şeyi yoktu.Aynı sorunları mı üstlendik ya aynı mutluluğu mu paylaştık diyecekti? Hiçbirini yaşamadığı için diyemedi, sözcükler diline varmadan boğazında tıkanıp kaldı.

"Ben biraz nefes alayım." diyip buradan uzaklaştı hatta cümlenin devamını getirememesi onu üzdüğü için gitti.

Bense mutfağı topladıktan sonda tekrar eski yerime oturup yere doğru gözlerim kaydı.
Öylece herhangi bir yere bakmak belki de bana iyi gelen tek şeydi.

Masanın diğer ucuna Sıla oturdu fakat hiç gözlerimi çevirmedim bile.Yine her zamanki yaptığını yapacaktı.Önce teselli dolu cümleler sonra hafif kuyruğuna basılınca tıslamalar.

"Annen çok üzülüyor.Şu cenaze işi hallolduktan sonra biraz uzaklaşsın buralardan."

Eğer buradan bir kere uzaklaşırsa bir daha bu eve giremezdi.Kafası dağıldıktan sonra tekrar başlangıç noktasına dönmek onu daha da üzecekti.Onun buralardan taşınmasını çok isterdim fakat yapmazdı biliyordum.
Hem burada komşuları tandıkları vardı ve bir anda hepsinden kopmak hiç kolay değildi.Annemin yapması gereken tek şey alışmaktı.

Altüst:YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin