taehyung çok kıskandı, bu bölüm de onu anlatacakmışım.
halbuki hiç de sevmem keratayı. huyum değildir. ama kendince bir duruşu, bir karakteri var. her sabah okula gitmek için kalkması gereken saatten bir saat erken kalkar. sırf okul için uyanmış olunca morali bozuluyormuş, öteki türlü "aa uyanmışken okula da giderim" gibi oluyormuş, öyle daha iyiymiş.
deli işte. zır deli.
yine kalktı aynı saatte. telefonuna baktı. arkaplanı aynı, yoongi'nin bacağındaki pati izi. annesi gördü bi ara, dedi bu ne, taehyung eveledi geveledi, söyleyemedi bile.
çok mesajı yok. abisi yazmış, twitter'dan bir şeyler gelmiş, sınıf grubunda birisi sınavları sormuş, biri de yanıtlamış, sonra konu konuyu açmış, en son hoseok yatıp uyuyun sikerim belanızı yazmış, sonra herkes uyumuş. iç çekti. kafasını çevirdi. yatağın yanında duran yer yatağında sadece siyah bir kafa görünüyor, gerisi ufacık olmuş yorganın altında.
lan ne aşık şu çocuğa.
LAN NE AŞIK ŞU ÇOCUĞA.
AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA.
kalktı, duşa girdi. yoongi'nin evindeler, ama artık senin benimi kalmadı. biraz kitap okudu, biraz telefonda takıldı. yoongi üstünü açmış, onu örttü. sonra üniformasını giydi. bayan min uyanmış, kardeşi de gelmiş. tiffany dedirtiyor adına, ama aslında miyoung'muş, fransa'da tiffany'ymiş, ama yoongi ona kokona diyor, tiffany de ona bücürük diyor. aynı ablasına benziyor tiffany, onun kadar güzel ama çok daha sevecen, çok daha çocuksu, ki çok da yaşlı sayılmaz zaten, belki seokjin'den birkaç yaş büyük. şimdi de makyajsız, pijamalarıyla mutfakta dikiliyor, esnerken yumurta çırpıyor.
" günaydın. " dedi taehyung, bayan min gülümsedi, tiffany esnerken bir şeyler dedi de anlaşılmadı. " yardım edeyim mi ben de? "
" sen git uykucu ananı kaldır önce. " dedi bayan min. bizimki de öyle yaptı. seokjin yok bugün, bir arkadaşıyla yemek yemiş akşam, normalde pek sever bayan min'i de, damlamadı dün. nasipte varsa.
" bücürük nerde ya? " dedi tiffany bu sefer, taehyung geri dönünce. saçlarını toplamış.
" taehyung, yoongi'yi de kaldırıver sana zahmet. "
taehyung gocunmaz. hele ucunda yoongi varsa, topukları götüne vurdu, paşanın.
" çok tatlı çocukmuş ha. " dediğini duydu tiffany'nin, yoongi'nin odasına giderken. " yoongi'yle iyi anlaşmışlar. "
sırıtıverdi taehyung.
yoongi hala aynı şekil, uyuyor. sadece kafası görünüyor bebenin. şimdi onu birkaç şekilde uyandırabilir, taehyung. bazen gıcıklık yapar, yorganı çeker, yoongi de gün boyu onunla konuşmaz. bazen usulca seslenir. bazen müzik açar. bugün de biraz itlik vaktiymiş. öyle dedi.
yavaşça eğildi, sonra uzanıverdi yatakta, yoongi'nin yanına. yoongi'nin yüzü şişmiş uyumaktan, dudağı büzülmüş, saçları da dağılmış. pembeleşmiş şişko yanakları. taehyung sırıttı, yavaşça uzandı, dokundu yanağına. sanki kırılıverecek yoongi de, bakmayın siz şuna. zaten şuna kalsa saatlerce yatacak orada, ne yoongi oralı olacak, ne kendi, izleyip duracak. ama omlet kokuları pek güzel geldi, taehyung da anladı, yakında biri gelir rahatsız eder. sonrasında o da kollarını, bacaklarını atıverdi yoongi'nin üstüne.
" ya- " diye homurdandı yoongi, uykulu bir şekilde. sesi çatallıydı. hafifçe oynaşmaya çalıştı da, taehyung izin vermedi, sarıldı çocuğa yorganın üstünden. yoongi ağlar gibi bir sesle mızmızlandı. " gitsene~ "
![](https://img.wattpad.com/cover/267639650-288-k548605.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
troublemaker || taegi, vsuga
Fanfictionokulun haylaz çocuğu min yoongi dünya üzerinde ayartamayacağı hiçbir insanın olmadığını düşünüyordu. gerekirse tatlı dilini, gerekirse görünüşünü, gerekirse yeteneklerini kullanarak birçok insanı kendi peşinde köle edebilirdi. sadece bir göz kırpmay...