felt warm in the stomach. maybe mushrooms tickle again.

160 24 24
                                    

yoongi rüyasında tilkiydi.

o size anlattığı, sinsi, kurnaz tilki değil. okulundaki herkesi kendine kuyruk eden, pis pis işlere bulaşıp bok yemeden sıyrılan, kafasını bulandırıp yalan yanlış şeyler söyleyen tilki değil. gerçekten de tilkiydi, turuncu, kocaman bir kuyruğu vardı, bir tane çantası, masmavi gözleri. çöpleri karıştırıyor, mantarlar yiyordu, bir de ölü çocukları gözetliyordu. allah allah. ne tuhaf iş. dövüştü canavarlarla, kurtardı çocukları. pikniklere gitti, ağaçlara tırmandı. hiç kendi bildiği tilkilerden değildi o. bu başka tilkilerdendi. daha iyi tilkiler. daha güzel tilkiler, daha akıllı.

sonra birisi öptü yanağından kocaman, yoongi de uyandı.

 " uyandırdın hyung ya~ " diye mızmızlandı biri. yoongi uykulu uykulu açtı gözlerini, kafasını kaldırdı. hay allah. kantindeymiş meğer, masada uyuyakalmış, kolu uyuşmuş. diğer kolu da zaten sevimli'de. elinde bir kalem, koluna çizmiş de çizmiş. kocaman bir ejderha, sonra çiçekler, bir uğur böceği kondurmuş, birkaç desen, sonra bir kedi çizmiş koluna, kuyruğu bileğine dolanmış. hayret, sorsalar on dakikadır falan uyuyordu halbuki.

tam daha nerede olduğunu bile anlayamamıştı, birden birkaç parmak dolanıverdi saçlarına, geriye itti. çattı kaşlarını, kafasını çevirdi, yanı başındaki oğlana baktı. koskocaman sırıtıyor, dudakları da kare. karnına bir şeyler oluverdi, gıdık gıdık. yedikleri mi dokundu, ne. 

" ben dedim sana, dün erken uyuyacaktın hani? " dedi, yoongi de mızmızlandı.

" uyudum ya~ "

" belli. ceketinin izi çıkmış suratında. "

permalı yanağını sıktırdı, yoongi de mızmızlanıp kaldırdı kafasını. sevimlinin umurunda değil, hala dövme çiziyor. permalı iflah olmadı, uzandı bir daha öpüverdi yanağından, kocaman, kokulu kokulu. 

" dersin yok mu? " dedi, hala kaşları çatılıydı, uykuluydu bir yandan.

" oha. " dedi permalı. " alenen kovuluyorum şu an. "

" soru sorduk be, triplenme anan gibi. "

" anamın triplendiğini nereden gördün sen? "

" dün küsmüş benimkine. "

" ya? "

" kek yapmış anneme, o da limonlusu da çok güzel demiş, seninki de limonlusu güzel de bu güzel değil mi diye küsmüş. "

" hayda... "

" hyung sizin anneleriniz de mi manita? " dedi jungkook, kafasını kaldırmadı kolundan. bu oğlan da böyle odaklanınca kaşları çatılıveriyordu, dudaklarını da büzüyordu. sevimliydi evelallah. yoongi'nin daha önce hiç haksız çıktığı da görülmemişti zaten. 

" ne bileyim, öyleler herhalde. " diye mırıldandı permalı. " ne güzel çizmişsin lan öyle. "

" teşekkürler. "

" bir kere 'anneleriniz de mi manita' diye bir şey yok. " dedi yoongi. " biz manita değiliz ki bir kere. "

" çüş. " permalı buna döndü bu sefer, pek de yakın oturuyordu, iki sana aşığız dedik diye götü kalkmış zaar. " ne demek manita değiliz? "

" sen bana çıkma teklifi ettin mi? "

" çıkma teklifi mi kaldı? "

" kaldı tabii. "

" ya? "

" evet. ben getirdim geri. " dedi yoongi, pek de kendinden emin. " çıkma teklifi etmezsen manita olamayacağız maalesef. " 

troublemaker || taegi, vsugaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin