permalı da az eşşek değil, şimdi.
saat on ikiyi geçiyor. uyanalı çok oldu, ama bir baktı, ne görsün? yoongi kollarını sarmış ona, bacağını da üstüne atmış, bırakmadı ki ne tuvalete gitsin, ne elini yüzünü yıkasın. o da çıkardı telefonunu, önce gruba atılan fotoğraflara baktı, bir sürü kişi dünkü partiden fotoğraflar paylaşmıştı, hem de sahnedeki yoongi'yi o kadar çok çekmişlerdi ki. sonra sarmadı, o da oyun oynamaya başladı. daha yeni başlamıştı şu oyuna da, iyi sarmıştı şimdi, elinden düşüremiyordu. o sırada birden alnının çatısına mermiyi yiyince, ister istemez irkildi.
o irkilince ne olacak, yoongi de zıplayıverdi.
" hi- yoongi. " dedi mırıldanarak, oyunun ortasındaydı da, telefonu bıraktı kenara. yoongi birden böyle uyandırılınca, ister istemez mızmızlandı, başını daha da omzuna gömdü.
" of~ " sesi de uykuluydu da, pek tatlıydı şimdi.
" özür dilerim. " dedi permalı, gülmemek için çok zor durdu.
" çok pis döveceğim seni ya~ "
" uyu sen. uyutayım mı? "
yoongi mızmızlandı, ama sesi bile duyulmadı. permalı bir süre baktı kaldı ona, merak etti uyuyakalacak mı diye, ama daha bir dakika bile geçmeden yoongi başını kaldırdı. kaşlarını çatmış, yanakları pespembe, dudakları da öyle, etrafa bakınıyor. ne olduğunu yeni yeni anlamış olacaktı herhalde. permalı gülümsedi, duramadı ki, uzanıp yanağından koskocaman öptü, " oh! " dedi bir de ardından. yoongi kızardı herhalde de, henüz kafası yerine gelmemişti.
" noldu ya? " diye mırıldandı sessiz sessiz. permalı sırıttı.
" ne demek ne oldu? "
" noldu dün? "
" ne olmadı ki? "
" ne olmadı? "
" hatırlamıyor musun? "
" ne? "
yoongi kızarık gözlerle ona baktı, permalı da ona. hatırlamıyordu işte oğlan, her halinden belliydi. zaten o kadar çok içtikten sonra adını hatırlaması şaşılacak işti. o da ne yapsın, tutamadı kendini, ki zaten ne zaman tutabilmişti ki? birden yapıştı çocuğun suratına, yanaklarını öpmeye başladı, boynunu, alnını, ta ki yoongi mızmızlanana kadar.
" öpmesene- kusucam şimdi kafana ya~ "
" olmaz, öpmem gerek. "
" taehyung~ " dedi yoongi, neredeyse ağlarcasına. " ben niye o kadar içtim ya? "
" ben de aynı soruyu sordum, inan. " dedi taehyung, geri çekilip. " ama ne yaparsın işte, gördüğün her boku içersen böyle olur. "
" bir insan evladı da kalkıp dur dememiş mi ya~ " diye mızmızlandı oğlan, sonra zar zor geri çekilip oturdu.
" dedim, dinlemedin. " dedi permalı, yaslanıvermişti yatağa, yoongi'nin sersem sersem ayağa kalkışını izledi. pek de salaktı, bal oğlan. " hiçbir şey hatırlamıyor musun sen? "
cıkladı yoongi, sonra kapıya yürüdü. " of- duş alacağım ben. "
" ben de geleyim mi? "
" ananın a- tövbe tövbe... "
permalı biliyordu. zaten emindi, o kadar çok içtikten sonra yoongi'nin hiçbir şey hatırlamayacağı da apaçıktı da, ama ne olurdu birazcık hatırlasaydı? en azından o sahneye çıktığı anları, ona aşık olduğunu söylediği, hatta çığırdığı anları hatırlasa ne olurdu? yani, zaten biraz daha beklerse okuldaki diğer herkes ona kalmadan her şeyi hatırlatacaktı, ama permalı en azından her şeyden emin olmak isterdi. ya yoongi bütün o lafları sırf alkollü diye söylediyse? işte o zaman eyvahlar olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
troublemaker || taegi, vsuga
Fiksi Penggemarokulun haylaz çocuğu min yoongi dünya üzerinde ayartamayacağı hiçbir insanın olmadığını düşünüyordu. gerekirse tatlı dilini, gerekirse görünüşünü, gerekirse yeteneklerini kullanarak birçok insanı kendi peşinde köle edebilirdi. sadece bir göz kırpmay...