Yankı

38 1 0
                                    

Abim, babaannem ve dedemle tartışmış, elinde küçük bir valizle çıkıp geldi. Bahçede otururken birden abimi karşımda gördüm. Neden tartıştığını anlatmadı, birlikte yemek yedik. Akşam olunca bahçede sohbet ettik.

Anneannem ertesi sabah beni abime şikâyet etti.

-Çok toka alıyor bu, her gün toka topluyorum yerlerden

Abim birden bana tokat attı.

-Neden üzüyorsun anneanneni?

Dayımın eşi yanımdaydı ne o ne de ben hiçbir şey anlamadık. Şaşırmış bir şekilde birbirimize baktık. Hem saçlarım dökülüyor diye kızıyorlar hem toka taktığım için suçlu oluyorum. Sessizce okula gittim.

Abim birkaç gün sonra bir kahvehane de iş buldu. Bazen okula gelip, bana bir şey söyleyen var mı diye beni kontrol ediyor. Seni üzecek olurlarsa beni ara, hemen geleceğim diyor. 

Yine okula gideceğim bir sabah bahçe merdivenlerinde ayakkabımın bağcıklarını bağlarken okuldan bir çocuk evin önünden geçip bana -günaydın dedi ve saniyeler sonra geri geldi, öylece duruyordu. Çocuk bana bakıyor ben çocuğa. Bir şey söylemesini bekliyorum o ise öylece suratıma bakıyordu.

+ne bakıyorsun gitsene

-seni bekliyorum

+beni beklemeni söyleyen oldu mu?

-köpekler var

+şimdi dayak yiyeceksin hem benden hem dedemden, aptal gibi durma. Ben kendim gelirim. Köpekler yemez seni, korkma.

Hiçbir cümlemi duymamış olan dedem gizlenerek beni takip etmeye başladı. Bahçede, yine ağaçların arkasında, görünmediğini sanıyor.

Her gün onu böyle görmekten o kadar yoruldum ki artık bitsin istiyorum. Kendimi kanıtlamaya çalışmaktan bıktım. Dedem, Bahar'ı tanımıyor, görmüyor, duymuyor, hakkında en ufak bir şey bilmiyor. Onun kafasında kendi oluştuğu bir kız var ve o kızla aramızda uçurumlar var. Ne olacaksa olsun. Ne düşünüyorsa o olsun, her gün suçluymuşum gibi hissetmektense bugün hepsi son bulsun. 

Arkadaşıma seslendim;

+Yanıma gelir misin? sana bir şey soracağım 

-tabi sor

+telefonun bazı tuşları basmıyor, sen anlıyor musun bu işlerden?

Sanki arkadaşıma aşıkmışım gibi ona gülümseyerek bakıyorum. Dedem hala beni izliyor, gülüyorum.

-ben anlamam ama telefoncu bizim tanıdık sorarım istersen

+Teşekkür ederim ama gerek yok. Dedem geliyor, hemen sınıfa git, sakın dışarı çıkma. 

Arkadaşımı yanımdan uzaklaştırdım, onu kendi sorumlarımı bitirmek için kullanmak beni rahatsız etse de dedemin uykularını kaçıran düşünceleri son bulsun istedim. Rahat etmesini istedim, hiç yanılmadığını sanacak ve  artık peşimde gezerek yorulmayacaktı. 

Dedem yanıma yaklaştı

+sen ne yapıyorsun bahçede?

-beden dersi var, sınıfı topluyorum buraya

+belli belli, sen okumazsın, senden adam olmaz, rezil

-dede bana ne yaptığımı söyle?

+İzmir'in dölü, seni İzmir garajına atıp geleceğim. Seni erkeklerle konuş diye mi okutuyoruz.

Yine aynı cümleyi kurdu. O an beynimin içinde büyük bir savaş başladı. Bu cümle dedemin sesiyle günlerce kulağımda yankılanmaya devam etti.

Okulun telefonundan abimi aradım. Çabuk yanıma gel, hiç iyi değilim dedim ve kapattım.

Abim koşarak yanıma gelirken dedem önüne geçip abimi durdurdu. Yanına gitmeyeceksin dedi. Abimin dedemi dinlemeden yanıma gelmesini bekliyorum.

-Abi, gelmeyecek misin?

Hani beni herkesten koruyacaktın, ararsam gelecektin, gelmedin...

Tüm olan biteni anlattım. Dedem, Abim ve ben eve doğru yürüyoruz. Dedem bana hakaret etmeye devam ediyordu. Abim, dedemi susturacak bir kelime bile söylemedi. Birden bağırdım

-Lanet olsun senin gibi dedeye, senden nefret ediyorum.

Hiç suçumun olmadığını bildiği halde abim karşıma geçip, dedem ile birlikte benden hesap soruyordu. Bile bile onun tarafına geçmişti. İçim acıyordu, Abimin yanımda duramayışının ağırlığı, gerçekten zoruma gitmişti. Bahar, kötü bir şey yapmadı demesini beklemiştim. O ise düşmanla birlik olmuş gibiydi. Oysa biz kardeştik en iyi o bilmeliydi beni. En çok o korumalıydı tıpkı benim onu koruduğum gibi. Aramızda o güne kadar kopmaz sandığım bir bağ vardı. Benim için herkesten her şeyden daha değerliydi. Hep böyle olacak sandım, o hep canımın içi olacaktı, en sevdiğim erkek olacaktı. Kalbimde en güzel yeri ona vermiştim. En çok ona güvenmiştim, bu yaptığı ile darmadağın etti bizi. Abim ailemden en sevdiğim kişiydi. Belki de şu hayatta sevdiğim tek insandı. O gün kimsenin benim yanımda olmadığını anlamıştım. Abim elleriyle o bağı koparıp atmıştı. Ben, abimi suçlu olduğunu bildiğim konularda bile hep korumuştum. Abim beni kurtarmak yerine üzerime toprak atıp karşımda ağlamıştı. Bu cehennemde kalacaktım ama yine de onunla yaşamayacaktım.

-Bundan sonra seninle bana cenneti verseler oraya girmeyeceğim. Bana yakıştırdığınız çocuk budalanın teki. Bu bile onunla aramda bir şey olmadığını kanıtlarken bu yaptığını unutmayacağım. Artık Abim değilsin benden uzak dur.

-Abin değilim demek, peki bahar öyle olsun.

Hala kendini haklı görüyordu ve artık umurumda değildi.

Birkaç gün sonra dedem öfkeden deliye dönmüş bir şekilde eve geldi.

-Abin nerede?

-Arka bahçede oturuyor

-Söyle, çabuk buraya gelsin

Gidip abimi çağırdım,

- Dedem çok sinirli ne yaptın yine?

Dedem;

-Bugün kimlerle gezdin?

Abim;

-Kimseyle

-Arkadaşımın torununla görmüşler seni utanmıyor musun böyle şeyler yapmaya. Beni rezil ettin el aleme. Yaşın başın kaç senin kız peşinde koşuyorsun?

-Ben kızlarla gezmedim dede yanlış anlamışlardır, yok öyle bir şey.

-Topla çabuk eşyalarını defol git buradan, sen adam olmayacaksın, seninle uğraşamam git babaannen baksın sana. 

Aynı şeyi yaşamıştık ama beni kovmamıştı çünkü biliyordu. Bilerek üstüme geliyordu, bu dedemin bana uyguladığı testlerden, sınamalarından biriydi. Bunu abimle birlikte beni de kovmadığında anladım. Ben bu sınavların içinde olmak istemiyorum. Ne kadar iyiyim, ne kadar namusluyum, nasıl biriyim bunlar kanıtlamak zorunda olmadığım şeyler. Bu benim hayatım...

Abim ilk cezaevi ziyaretinde bana; sakın 'gel deme' demişti. Bu olaydan sonra aklıma sürekli bu cümle geldi 'gel deme'. Ne olursa olsun kimseye gel demeyeceğim. Bundan sonra yardım beklemeyeceğim. Abim bizi bir arada tutan en güçlü bağı kesti, dedem de abimin İzmir biletini. Abim eşyalarını topladı ve tekrar kendi cehennemine geri döndü. Bende kendi cehennemimde yalnız kaldım. Dedem günlerce aynı cümleleri yorulmadan söylemeye devam etti. -İzmir'in gavurları ne olacak, bunlardan hayır mı gelir. Tohumunuz bozuk sizin. Abim gitmişti ama olan bana oluyordu. Hakaretleri asla bitmiyordu.

Derine GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin