1 ay sonra;
Artık liseden mezun oluyoruz. Bir daha bu sıralara oturmayacağız, yaramazlıklar yapıp müdürün odasına gönderilmeyeceğiz. Bahçesinde koşup oynayamayacağız. Okuldaki arkadaşlarım ile veda yemeği yemek için köyün dışında bir balık restoranına gitmeye karar verdik. Ertesi gün erkenden yola çıktık. Tarihi yerleri ve mağaraları gezdik. Kimseden izin almadan, haber bile vermeden buraya geldim. İlk kez güzel bir şey yaşayacağım bunu kaçırmak istemiyorum. Sonuçlarına katlanacağım. Şimdiye kadar arkadaşlarımla hiçbir yere gidemedim, okuldaki herkes sinemaya giderken ben, Dedem izin vermediği için evde kalmak zorunda kalmıştım. Bu arkadaşlarım ile son anım olacaktı. Hayatımın bundan sonra nasıl şekilleneceğini bilmiyorum. Yanımızda Matematik öğretmenimiz Asude Hanım var. Bize katılmayı kabul etti. Çok eğlendik, yemek sonrası oyunlar oynadık. Dere kenarında sohbet ettik, birlikte son fotoğraflarımızı çektik.
Üniversite sınavına çok az kaldı, Dedem yine benim adıma kararları vermeye çalışıyordu. Dedemin bir arkadaşı akşam üzeri bize geldi. Mehmet amca her geldiğinde önce benimle sohbet ediyor, okulu, derslerimi, annemi ne zaman ziyaret ettiğimi her zaman sorar. Yine sohbet ederken, hangi üniversiteyi düşündüğümü sordu. Tam konuşacakken, dedem bir den araya girip, okumayacak o, yeter bu kadar dedi. Mehmet amca ile birbirimize bakıp kaldık, çoktan başvurumu yapmıştım, başkalarının önünde küçümsenmek beni öfkelendirmişti.
Bir şey söylemediğim halde devam ediyordu, - Okuyup ne olacak sanki.
Bu defa onun istediği olmayacak, kararlıyım, her ne olursa olsun o sınava gireceğim. Beni evden atacak olsa bile umurumda değil. Hayatımı onun istediği gibi yaşamayacağım.
Sınav sabahı saat 07.00 da arkadaşlarımla buluşup sınava gireceğim okula gittim. Ben evden çıkarken Dedemin yüzü asıktı ve hiç konuşmuyordu. Giderken bana ne olacaksın sanki, boşa gidiyorsun dedi. O an onu hiç umursamıyordum fakat sınavın ortasında bana söyledikleri kulağımda tekrar tekrar yankılanıyordu. Okuduğum soruları anlayamıyordum, yazıların yerleri değişmeye başladı başım dönüyordu ve nefesimin kesilmesinden korktuğum için soruları hızlıca cevaplayıp kağıtları teslim ederek sınıftan hızlıca çıktım. Sınav sonrası eve geri döndüğümde bana tavırlı bir şekilde;
-Kaç aldın sınavdan?
-Dede sonuçlar sınav çıkışı söylenmiyor, bekleyeceğiz
-El alem beş yüz alıyor, sen ne alacaksın göreceğiz
-Açıklanınca söylerim
Kendi kendine homurdanmaya devam etti.
Beni azarlayacak konu bulamadığı için, sabah beşte evden çıktığımı iddia etmeye başladı. İki saat neden erken çıktın diyerek hesap soruyordu.
-Ben giderken saate baksaydınız anlardınız kaçta çıktığımı, ben yedi de evden çıktım beş de değil.
-Nereye gittiniz Allah bilir
Cevap vermekten yoruldum ve sessizce odama geçtim. Ne düşündüğü ile ilgilenmek istemiyorum. Ben ne yaparsam yapayım aklındaki insandan öteye gidemiyorum. Beni değil aklındaki torununu tanıyor. Her şeye rağmen bana bir kere sarılsaydı tüm kırgınlıklarım geçecekti. Beni sevmek istemiyor, yaşanan her şeyin acısını kendinden çıkaramadığı için beni kurban seçmişti. Bir insan için en zor şey kendi hatalarını kabul etmek. Kendisiyle yüzleşmekten korktuğu için suçlayacak birini arıyordu, ben onun için en iyi seçenektim.
Nerede kendime benzeyen birini görsem sarılmak istiyorum. Belki de en çok kendime sarılmak istediğim için bunu yapıyorum. Dağılmış olanı toparlamak istiyorum, kendi dağınıklığımdan kaçıyorum.
Annem hamileyken, kontrole gittiklerinde, doktor benim yaşamayacağımı, doğsam bile çok uzun süre hayatta kalamayacağımı söylemiş. Annem her şeye rağmen doğumu gerçekleştirmek istediğini söylemiş ve benden vazgeçmemiş. Bu sahiden yaşamak mı? Hayatım başkalarının elinde savruluyor. Ben dünyadaki varoluş sebebimi bulamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derine Gel
Non-FictionBana evimi kaybettiren dünyanın içinde aradım evimi, Dokunduğum gülleri kuruttum...