32-flowers

450 59 85
                                    

Bölümün şarkısı medyadaki clean, ilk yarıdaki paragraflar benim için çok özel. Bölüm sonunda detaylı anlattım iyi okumalar şimdilik🤍

, . . ˳༄꠶ ' ,  。
. , ゚ 。 , ࿔ ゚ 𓇢𓆸 ゚ ゚ 。 𓇢𓆸           
˖ ゚ ゚ 。࿔˖炎゚ ゚ ゚。 𓇢𓆸
. 𓆝 𓆟𓆞 ゚ . 𓊝ꕀ𓆞
(Jisung'dan)   𓇢𓆸 ゚            ゚ .     '          。࿔˖
˖ ゚ ゚ ˖ 𓆝 𓆟𓆞 𓆞 𓆝 , ゚ ゚。
˖ ゚ ゚ 。࿔˖ꕀꕀ𓊝ꕀ.*゚ ゚ ゚。 𓇢𓆸
𓅇 . .            ~ ゚ . 𓊝ꕀ𓆞
゚˖ . ゚。 。 . ࿔ * , ˖.

Beraber yetiştirdiğimiz çiçekler...

Beraber büyüttüğümüz ve beraber büyüdüğümüz çiçeklerin, açmalarını beklediğimiz yaz susuzluktan öldüklerini fark ettiğimizde kuraklık bizim için en kötüsüydü. Her şeyden daha kötü... Acımasız kuraklık, anılarımızla beraber kitabın kalan sararmış tozlu ve belki de yırtık son sayfalarını da kuru ve nemden yoksun rüzgarıyla kopardığında, yapılabilecek tek şey beklemekti artık. Beklemek ve damlalarına muhtaç olduğumuz yağmur gelirse eğer, o zaman hiçbir şey için geç olmaması adına içtenlikle dua etmek, kimsenin duyamayacağı kadar kısık sesle ve kimsenin bilemeyeceği kadar küçük bir bilinçle...

Kuraklığın başlamasının üzerinden aylar geçmişti. Belki üç ay, belki de daha fazla. Yerimde durmak her zaman zordu benim için. Başarmak ve başarısız olmak arasında denemeden duramadım. Neyle sonuçlanırsa sonuçlansın, denedim. Telefon aramaları eşlik etti bana, evimizde geçirdiğim son günlerde dolabından çaldığım tişörtünle uyudum geceleri. Aylarca bir ileri bir geri gitmek sıfırlardı konumumu, vazgeçmezdim ben.

Sen ise farklıydın, aylar önce olduğun gibi hala aynı yerde beklemeye devam ettin bir çocuk kadar inatçı tavrınla. İtiraf etmeliyim, bunu yapmayı bile denememiş olmanı çok garipsemiştim başta.

Olduğun yerde durup eline geçen tek bir şansı bile denememen korkaklığının kanıtı mıydı yoksa umursamazlığının göstergesi mi bilemedim ben o zamanlar.

Yine de aynı yerde kalmaya devam ettin. Mezuniyet gecesinden sonra denemedin, varlığını hatırlatmadın bana, kalbimi daha fazla ısıtmadı sıcacık sevgin. Yine de buradaydın, verdiğin his buz gibi olsa da kalbimin tam ortasında ağır bir sırdan ibarettin. Zihnimin gölgelerinde, hatıralarımın baş kahramanıydın. Artık giyemediğim o şarap lekeli takım gibi her yerimdeydin. Hissediyordum seni hep, belki en çok da kalbimde.

Garip geliyordu... Mezuniyet gecesinden sonra o takımı yıkamaya cesaret edememiş olmam garip geliyordu. Şarap lekesinin çıkmadığını söyler, kirli bir takımı niye giyeyim diye söylenirdim bizimkilere. İşin aslında, o gece beni sevdiğini söylemiştin, beni sevdiğini bildiğim an bana bahşetmiş olduğun ilk ve son hediyeyi simgeledi o kızıl leke benim için. Dudaklarının arasından yıllar sonra çıkan tek itirafa karanlık gecede şahitti gömleğimdeki kızıl şarap lekesi. Senden kalan son şeyin o leke olması üstüne takımı aslında yıkamaya cesaret edemediğim gerçeği ise benimle kalırdı. Kalbimde ve zihnimde küçücük bir yer kaplardı. Umursamazdım ve kendime itiraf etme gereği duymazdım.

Tek başıma olduğum yatakta yerin boş kaldıkça yavaş yavaş anladım savaşı kaybettiğimi. Uykusuz gecelerimi karşıladı her zaman gün ışığı. Sabah oldu, farklı şehirlere, yalnız yataklarda uyandık. Gün ışığı zamanla alıp götürdü anılarımızı aciz zihinlerimizden. İşin sonunda buna izin veren bizdik.

burguNdy, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin