13-balance between silence and noise

504 61 91
                                    

iyi okumalar:*
!!bol bol yorum atın lütfenn, satır arası tepkilerinizi görmeyi çok isterim<3
-


(jisung'dan)
(jeju tatilinden iki hafta sonra)


"o zaman dersi burada sonlandıralım. haftaya dersin iptal olması gibi bir durum var, eğer olursa asistanım uygulama üzerinden duyuru yapar kontrol edersiniz. iptal olmazsa da haftaya görüşürüz."

büyük bir rahatlamayla iç çekip sıranın üstündeki eşyalarımı çantama koymaya başladım. amfide en arkalara oturduğumdan arka taraftaki çıkışa yakındım zaten ama çoğu kişi hocanın dersi bitirmesiyle kapıya akın etmişti. herkes yavaş yavaş çıkmaya başlarken ön sıralarda oturan bir kız elini havaya kaldırıp konuştu ama daha cümlesini bitiremeden hoca sözünü kesmişti.

"hocam ben bir şey sorabilir miyim? son çözdüğümüz soruda-"

"ders bitti, gel buraya öyle anlatayım."

kız sıradan kalkıp elindeki kitapla hocanın yanına gittiğinde bir yandan toplanırken bir yandan oturduğum yerde kısık gözlerle onları izliyordum. siyah saçlı kız derste saçlarını arkadan dağınık bir topuz yapmış ve şeffaf çerçeveli gözlüğünü takmıştı. onu tanıyordum. başka bir üniversiteden gelmişti bu dönem buraya, ikimiz de dördüncü sınıf ve aynı bölümde olduğumuzdan seçmeli olanlar hariç tüm derslerimiz ortaktı.

geçen vizelerden sonra büyük bir şok yaşayıp onu araştırmıştım. az önceki dersten sınıfta tek tam puan alan ikimiz olmuştuk, diğer derslerde de en yüksek notları ikimiz almıştık. onun dışında aldığım en zor derste en yüksek notu almayı başarmıştı ve benden iki puan fazlaydı notu. ortalamasının yüksek olduğuna emindim ve ben okul birinciliğini hedefliyordum. bu yıla kadar başarıyla gelmişken bu sene önüme geçmesine ve hayallerimi yıkmasına izin veremezdim.

hoca anlatırken sürekli başını sallamış, en son soruyu anladığını söyleyerek oturduğu yere geri dönmüştü. o eşyalarını toplarken, sınıfın neredeyse hepsinin çıktığını fark etmemle çantamı aldım ve hızlı adımlarla bana yakın olan arka çıkışa ilerleyip amfiden çıktım. adımlarımı daha da hızlandırıp merdivenlerden indim ve diğer kapıya ilerledim, amfinin tahtaya yakın olan ön kapısıydı burası.

otuz saniye kadar kapının dibinde beklediğimde sonunda tahminlerim doğru çıkmıştı. kız, bu taraftaki çıkışı kullanarak umursamazca çıktı amfiden ama birkaç adım atmasına kalmadan önünü kesip gülümsedim.

"cho miyeon!"

kız şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdığında dudaklarını araladı bir şey söyleyecekmiş gibi ama birkaç saniye duraksadı. ardından yanımdan geçip gitmeye yeltendiğinde bir adım yana atıp önünü yine kapattım. kaba bir davranıştı ama onunla konuşmalıydım. sonuç olarak yine önünü kesmemle bu sefer sesini duydum.

"bak.. üzgünüm ama sana söyledim? lüten peşimi bırak."

ne? neden bahsediyordu..? onunla ilk defa konuşuyordum. anlamadığımı belli eder şekilde benden yaklaşık on santim kadar kısa olan kıza bakarken o da toparlanıp hızla konuştu.

"dün gece partide tanıştığım çocuk sen değil misin?" dalga mı geçiyor anlamaya çalışıyordum ama o bayağı ciddi gibiydi.

"belli ki değilim."

"ah, özür dilerim.. tam hatırlayamadım gerçi yüzünü. adını da bilmiyorum, neyse.." kız kollarını göğsünde birleştirirken bir saniyeliğine gözlerini kapatıp başını olumsuz anlamda iki yana salladı. sonra yine duraksayıp bana baktı ve kaşlarını havaya kaldırarak konuştu. "o değilsen kimsin o zaman? ve adımı nereden biliyorsun? numaramı isteyeceksen söyleyeyim, okul bitene kadar herhangi bir ilişki düşünmüyorum."

burguNdy, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin