05[M]-phase

1.2K 101 65
                                    

anyong,
iyi okumalar!!
>oylamayı ve satır arası yorumları unutmayın lütfenn<3
-

!!yetişkin içerik uyarısı!!
>bu bölüm smut ve nsfw içerir, rahatsız olacak okuyucuların [M] ile işaretli yerler arasını okumaması tavsiye edilir.



(jisung'dan)


minho'nun bakışları gözlerimdeyken içinde yanan ateşin acımasızlığı korkutuyordu beni. hiç tereddüt etmeden kurduğu cümle içimde bir şeylerin parçalanmasına sebep olmuştu.

"senden nefret ediyorum jisung."

şimşeğin çakmasıyla gecenin karanlığının hakim olduğu geniş salon aydınlandı kısa bir süre için. ardından gelen gök gürültüsü gecikmezken dudaklarım titriyor, gözümdeki yaşlar bir düşüyordu.

"seni hiç sevmedim ben, aşkına karşılık vereceğim düşüncesi sadece başından beri kendine söylediğin bir yalandı."

"kapa çeneni.. SUS DEDİM!"

titreyen ellerim başıma gidip saçlarımı çekiştirmeye başladı.

"hem seni sevmem için tek bir neden var mı ki ortada..?"

uzun süredir dikilmekte olduğu yeri terk edip yavaş adımlarıyla harekete geçmişti. yanımdan geçip gidecekken bedeni tam yanımda durmuştu. zıt yönlere bakan bedenlerimiz işi kolaylaştırırken kulağıma yaklaşmış, fısıldamıştı.

"daha vaktinde uyanmayı bile beceremiyorsun."

gözlerim fal taşı gibi açılırken hızla ona doğru döndüm. soluklarım tıpkı nabzım gibi ritimsizleşmişti.

başımı çevirdiğim yerde onu göremedim. nereye gitmiş olabilirdi ki? neyi kastetmişti gitmeden? tekrar önüme döndüğümde bu sefer bakış açıma başka bir şey girmişti.

tekrar çakan şimşekle daha rahat gördüm. sarkaçlı bir saatti bu, akrep ve yelkovan gözlerimin yetişemeyeceği bir hızla dönerken sarkaç büyük bir gürültüyle sallanıyordu.

saatin sarkacı daha da hızlanıp gürültüyle geniş salonun duvarlarına ve sütunlarına çarpmaya başladığında bir daha şimşek çakmış, ardından gök yarılacak gibi gürlemişti.

kaçmam gerekiyordu, buradan gitmeliydim.

etrafımda dönerek bir çıkış aradım ama kapı yoktu, sadece duvarda boylu boyuna uzanan pencereler vardı. hepsi de gri-lacivert gökyüzünden aşağı uçuruma açılıyordu, biliyordum.

sarkaç duvarlara iyice hasar verip çarpmaya devam ederken sütunlardan biri gürültüyle yere devrildi. ikinci sütun da yere devrilip parçalanırken duvarlarda da büyük çatlaklar oluşuyordu.

büyük, karanlık salonda nereye olduğunu bilmeden koşmaya başladım ama çabam boşunaydı. sarkaç duvarları yerle bir ederken geniş salonun zemin çökmeye başladı.

harabeye katılıp büyük kule üzerime yıkılırken hızla düşüyordum.

sonu gelmeyen düşüşten sonra beton parçaları beni ezerken yere çakıldığımı hissettim.

burguNdy, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin