28[M]-it's two am, who do you love?

568 49 74
                                    

⚠️yetişkin içerik uyarısı‼️
>bu bölüm smut ve nsfw içerir, rahatsız olacak okuyucuların [M] ile işaretli yerler arasını okumaması tavsiye edilir
İyi okumalar ballarım🤍
-

(Jisung'dan)

Klavyede tuşlara hızla basmaya devam ediyorum, bu oranda işittiğim klavye sesi de artıyor. Bilgisayar ekranında gözlerimi gezdiriyorum ama kırpıştırmama rağmen saniyeler içinde tekrar bulanıklaşıp duruyor.

"Jisung?"

Ellerimle gözlerimi ovuşturup bulanıklığın gitmesini sağladım ve ekranı kontrol ederek klavyedeki tuşlardan yazmaya devam ettim. Belge tamamlandığında yazdırma tuşuna bastım ve yazıcı temiz, beyaz kağıda siyah mürekkeple belgeyi yazarken sekmeyi kapatıp diğer belgeye geçtim.

"Jisung? Hey?"

Gözlerim ekrandayken kulaklarıma ulaşan boğuk sesle kaşlarımı çattım. Sanırım Yongbok bana sesleniyordu. Küçük bir kısım kalmıştı, onu da hemen hallettikten sonra cevap verebilirdim.

"Jisung!"

Belgeyi yazdır. Diğer sekme. Bunun işi daha az gibi, Yongbok'a cevap vereceğim. Az kaldı.

"JİSUNG."

"Ne-" Omzumda hissettiğim el ve kulağımın dibinden aniden gelen yüksek sesle irkildim. Hızla arkamı dönüp baktığımda bilgisayar ekranına uzun süre bakmaktan görüşüm yine bulanıklaşmıştı. Güneş ışığı misali parlayan sarı saçların çilli sahibi bana bakarken gözlerimi kırpıştırdım.

"Ne var Yongbok?"

"Sana sesleniyorum, duymuyor musun?" Endişeli sesini duyduğumda derin bir nefes aldım ve iç çekerken gözlerimi ovuşturmaya başladım.

"Duyuyorum..."

Duyuyordum ama sanki kafam yerinde değil gibiydi. Dün gece neredeyse hiç uyuyamamıştım, önceki gece de. Aslında Minho instagram hesabına çocuğun biriyle fotoğraf atmaya başladığından beri birkaç gündür geceleri uykusuzdum. Ya da sanırım aramızdaki her şeyi bitirdiğimizden beri aslında hiç düzelmemiştim, bilmiyordum.

O çocuğun kim olduğu aklımı kucalıyordu, birlikte geçirdikleri zamanları düşünmeye kalkmak, stalkladığım zaman fotoğraf karelerinde Minho'nun ona olan bakışlarını ve mutluluğunu görmek çıldırmama sebep oluyordu.

Geceleri uykusuzdum, gündüzleri zihnimi meşgul etmek için çok sıkı çalışıyordum ve sanırım... Sonunda aklımı kaybediyordum.

"Üzgünüm Yongbok, sorun ne?"

"Daha biriktirecek misin?" Sarı saçlı çocuğun göz ucuyla işaret ettiği yere, masanın yanındaki yazıcıya baktım. Önünde hazırlamış olduğum belgelerden bir yığın birikmişti.

"Az kaldı... Hepsini bitirip toplu götürsem daha verimli olur. Ben hemen-" Tekrar önüme dönüp klavyeye uzanmak için yeltendiğimde Yongbok bu sefer omzumdan tutup durdurdu beni.

"Hayır, hayır, hayır. Dur artık." Tekrar yüzüne baktığımda gülmüştü. Tanrım, bu çocuk gülüşüyle bile ışık saçıyordu gerçekten.

"Bakışlara bak şaşkın sincap! Zaten o kadar evrağı taşıyamayacaksın ki. Ayrıca bu belgelerin sonu da gelmiyor, bitirmeye ne kadar yaklaşırsan o kadar yenisi yükleniyor lanet bir şey."

Söylediği şeyleri sessizce dinlerken arkamda kalan masaların birinden Wooyoung söze atlamıştı.

"Yongbokie haklı. Ayırca bilgisayara o kadar bakmaktan beynin sulanmış olabilir Jisungie, bunları götür ondan sonra devam edersin. Hem koridorda yürüyünce biraz açılırsın."

burguNdy, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin