iyi okumalarr!!
>>>bundan önce bir tane de giriş bölümü var onu atlamayin<3
-(4 yıl sonra, şimdiki zaman)
(jisung'dan)aldığım derin nefesi yavaşça verdim. nabzım yavaşlarken hızla alıp verdiğim nefesler de aynı ölçüde yavaşlıyor, geriye bedenimdeki yorgunluk hissi kalıyordu. eylül ayının oldukça sıradan bir günüydü, yağan sağanak yağmur sonbaharın geldiğini hatırlatırcasına sertçe pencereye vuruyordu. öyle hızlı yağıyordu ki yağmur, ses kapalı dört duvarın içine girmekle kalmayıp odadaki tek ses olmayı bile neredeyse beceriyordu.
bir nefes daha aralık kalmış dudaklarımın arasından havaya karıştı. vakit akşam olmak üzereydi ama güneş henüz batmamıştı. buna rağmen sağanak yağmurdan dolayı gökyüzü gri bir renk almış, hava kapatmıştı. karanlık odada başım yastıktayken gözlerim ise tavanı izliyordu. yorgunluk hissine dayanamayıp bir süre için kapandılar.
odanın havasının yeterince nemliydi. bunun terlememde etkisi olduğunu biliyordum. zira her zaman olduğundan daha fazla terlemiştim, kollarımda ve göğsümde inci gibi parlayan ter damlaları da bunu kanıtlar nitelikteydi.
gözlerim kapalıydı ve sessizliği bozan tek şey yağmurdu.
"yemek hazırlaman gerek."
gözlerimi istemeyerek, zar zor araladım.
sırtını camın sağ tarafındaki duvara yaslayarak oturmuş, yorganı benim yaptığım gibi alt bedenini örtecek şekilde üstüne çekmişti.
bana bakarak konuştuğundan gözlerimiz anında birbirini bulmuştu. aynı yorgunluk kahvelerinden rahatça okunuyordu. alnına dökülen saçları dağılmış, solukları yavaşlamıştı. gözlerim boynuna kaydı, camdan vuran az da olsa aydınlık hava sayesinde onun da boynunun parlamakta olduğunu gördüm.
konuşurken bakışlarım hala boynundaydı.
"hm."
çok kısa bir süre sessizlik oldu. kalkıp duşa girmeli, ardından da yemek hazırlamak için mutfağa gitmeliydim ama o kadar yorgun hissediyordum ki.. içimden iki saniye sonra kalkacağımı söyleyip yine de buna güç bulamıyordum.
tanrım... neden sadece yemeği siktir edip uyumuyorduk ki?
"kalkıyorum.. hemen..."
bunu söylerken gözlerim yine kapanmıştı ki yataktaki hareketlenmeyle geri açtım. yatağın ucuna ilerlemiş, boxerını bacaklarından geçirirken manzaram, bana arkası dönük olduğundan gördüğüm sırtıydı.
pencere tam arkasında kaldığından ışık şimdi belli belirsiz bir şekilde sırtına vuruyor, nemli sırtı yer yer parlıyordu...
sağ elimi yorgunluğum yüzünden güçlükle kaldırmış, sırtına doğru uzatmıştım. parmak uçlarımla teni arasında santimler kala durmuş, düşünmeye başlamıştım.
şu an saat kaçtı ve bitirmemizin üzerinden ne kadar geçmişti bilmiyordum, yine de bu adamı çok kısa bir süre önce her yerimde hissetmiştim. dudakları bazen dudaklarımda bazen belimde olmuştu, elleri ellerime kenetli çarşafın üzerindeydi... daha da önemlisi onu içimde bile hissetmiştim ve bunlar sadece çok kısa bir süre önceydi. 10 dakika geçtiğini bile sanmıyordum.
peki ona karşı bu açlığımın sebebi neydi? parmak uçlarım neden sırtını bulmak istiyordu ki?
elimi yavaşça indirip kendime çektiğimde boxerını giymiş, ayağa kalkmıştı. bana doğru dönüp bakışlarımız tekrar buluştuktan sonra ayağa kalkmak adına hareketlenmiştim. duşa girmeli ve yemeği hazırlamalıydım. bunu yapmak için yataktan doğrulacağım sırada ise bir eli saçlarıma doğru uzanmış ve yavaşça okşamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burguNdy, minsung
FanfictionBir anlaşma yapıp üniversite boyunca aynı evde yaşayan/yatak arkadaşı olan ikili. Çoğunluk düzyazı//texting içerir yan shipler: chanmin, sunki [uzun soluklu] Fic, Han Jisung ve Lee Minho'nun aynı evde geçirdikleri son yılı ve anlaşmalarının bitmesin...