08-just sleep

526 79 29
                                    

merhaba ben geldim!!
akşam fizik vizem var şans dileyin😔✋🏻

sizin için ingilizce dersinde bölümü düzenledim o yüzden çokça yorum bekliyorum!! (*'︶'*)╯♡

iyi okumalar!
-


(yazardan)



saat gece yarısını geçtiğinde kızlar iyiden iyiye sarhoş olmuş gülüşürken, yeonjun soobin'e sokulmuş bir şeyler anlatıyordu. minho içmeyi bırakmaya karar vermiş, bardağını sehpaya koyarken gözleri jake'e ve ona sokularak sızmış olan minik bedene kaydı. jake ise ona baktığını anında fark etmiş olacak ki rahatsızca kıpırdandı.

"uyuyor şu an, odasını gösterirsen yatağına götürebilirim?"

"gerek yok, ben hallederim."

jake'in dudağının kenarının kıvrılmasıyla sorgular bir bakış attı minho.

"hemen reddettin."

"seni ilgilendirir mi?"

jake'in yapılan konuşmadan zevk aldığı oldukça belliydi. kahve saçlı daha fazla dayanamayıp küçüğünü alıp yatağına götürmek üzere oturduğu yerden kalktı. eğilip bir koluyla bacaklarının altından, diğer koluyla da sırtını kavrayarak yavaşça havaya kaldırdı jisungu. minho onu kucağına aldıktan sonra jisung ne dediği anlaşılmayacak bir şekilde mırıldanarak ona daha fazla sokulmuş, başını göğsüne gömmüştü.

"soobin, biz de kalkalım artık geç oldu."

"tamam, kızlara da söyle. hm?" soobin jake'e dönmeden cevap verdikten sonra yeonjun'a anlatmaya devam etmesi için işaret etmişti. ikisi konuşmaya devam ederken minho da kucağında jisung'la salondan çıkmadan önce içeri doğru seslendi.

"hemen gelirim!"

koridoru geçip jisung'un kıyık olan yatak odasının kapısını ayağıyla ittirerek açtı minho. içeri girdikten sonra ayağıyla geri kapattı. içerideki gürültüden uzak, sessiz ve karanlık oda oldukça huzurlu gelmişti ona bir an için. bu sırada kucağındaki bedenin belli belirsiz kıpırdandığını ve bir şeyler mırıldandığını duydu ama yine anlamamıştı ne dediğini.

"..."

anlamak için ona doğru hafifçe eğildi.

"ha?"

jisung sanki mümkünmüş gibi başını onun göğsüne daha da gömdüğünde yine anlayamamıştı ne demek istediğini. derin bir nefes alırken adımları yatağı buldu, onu nazikçe yatağa yatırırken yorganı da kenara doğru açmıştı. üstüne geri kapattığında gözleri bir süre oyalandı bir melek edasıyla uyuyor olan çocukta. ellerini yumruk yapmış, kendine doğru çekmişti. cenin pozisyonunda yatarken küçücük kalmıştı yatakta.

eğilerek saçlarının dibine minik bir buse bıraktı minho, küçüğün ona ait kokusu buram buram dolarken burnuna, anın sonsuza kadar sürmesini dilemişti içten içe.

kokuyu içine çektiği sırada içerideki sesler daha da artmıştı. zor da olsa ayrıldı ondan ve yerinde doğruldu, içeri gitmek üzere arkasını döndüğünde kolunda hissettiği elle duraksadı.

"gitme.."

bedenini yine ona döndürdüğünde odanın karanlığına rağmen gözlerinin kısık olduğunu gördü. kolundaki elini ısrarla bırakmıyordu. minho anlamayan bakışlarla ona bakıyordu, kolunu tutmaya devam ederken konuştu çocuk.

"hyung bu gece.. benimle uyur musun?"

minho'nun gülümsemesi yüzüne yayılırken gözleri kısık bakan kahvelerdeydi. diğer eli kolunu tutan elin üstüne uzandı.

burguNdy, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin