Kapıyı açtığımızda karşımızda Turan ve Ayaz vardı."Parti yapıyorsunuz ve haberimiz yok," dedi Ayaz."Sanırım kız partilerine gelmek istemezsiniz," dedim kapıyı kaparken.
"Kafanızı dağıtmak için buradayız," dedi Turan."Gösterin marifetlerinizi," dedi Zeynep.Turan elindeki İngiltere-Londra biletlerini kaldırdı."Oh my god!" diye bağırdı Nurşah."...Oranın kıafetleri süper," diye ekledi.
"Ben demiştim Nurşah bayılır diye," dedi Turan, Ayaz'a bakarak."Ne zaman?" diye sordum."İki gün sonra," dedi.Hemen gidecek olmamız beni sevindirmişti.Baran'ı azda olsa kafamdan çıkartabileceğim.
"Nerede kalıcağız?" diye sordu Beyza. "Halamın bir evi var.Orada.Yani yalnızız," dedi Turan."Ne zamandır aklında?Dökül Turan!" dedim.
"Sakin ol,Ay.Uzun bir zamandır aklımda," dedi."Hmm ok," diye geçiştirdim.İçerisi ağır piza ve nutellz kokmaya başlayınca bahçeye çıkma kararı aldık.Babam iş gezisindeydi.Annemi bilmiyordum.
"Dolunay," dedi Ayaz."...Ve Nurşah," diye ekledi.Aynı anda "He," dedik."Hani bizim bir su şavası davamız vardı ya," dedi Ayaz.İkimizde Ayaz'a döndük ve "Eee?" diye sorduk.
Ayaz'ın elindeki hortumu görünce bir çığlık attım.Nurşah'ta bana katıldı."Ben de bu davanın bir parçasıyım," diyerek fiskiyeleri açtı Turan.
Sadece biz ıslanmadık.Zeynep ve Beyza'da ıslandı.Şaşıracaksınız ama Turan onların olduğu yeri hesap edememiş ve her yerinkini açmıştı.Bu yüzden onlarda ıslandı.
"Kork benden Ayaz!" diye bağırdım."Sen bittin Turan!" diyede Nurşaj bağırdı.Turan hemen fiskiyeleri kapadı.Ayaz'ın elindeli hortum devreye girdi.
"Aaa! Ayaz... yapma!Yeter...ıslandım!" diye çığlık çığlığa bağırıyordum.Turan,Nurşah'ın peşini bırakmıştı."Tamam.Yeterince ıslandın,Ay," dedi Ayaz."Hele şükür anladın," dedim.
"Ateşkes?" diye sordu."Tamam," dedim.Kabul ettiğimi sandınız di mi? Ahahahahah No! Islatan ıslanacak! Görüceksin Ayaz!
Islanmamdan pardon yıkanmamdan sonra odama çıkıp üzerimi değiştirdim.Kot pantolomum üzerine askılı I'm ok yazan göbeği hafif açık bırakan pembe üstüne mor tonları olan t-shirti giydim.
Nurşah'ta dolabımdan Siyah pantolan ve lacivert askılı bluz aldı.Ben gri hırkamı üzerime almıştım.O da siyah bir hırka aldı.Aşağıya indiğimizde Ayaz ve Beyza pizaları ısıtıyordu.Acaba ne kadar dışarıda kaldık?
Bahçeye çıkıp varendaya oturdum.Telefonumu elime alıp Baran'ın daha mesaj atmadığını anladım.SOn mesajımda bana yazma diyordu.En azından artık gözüyle okuduğunu anladım.
Fark ettimde Ayaz'la su şavaşı yapaken ou hatırlamamıştım.Bu onu unuttuğum anlamına gelmez.Başka şeylerle kafamı meşgul edersem onu unuturum.En azından bir kaç saatliğine.
"Pizalar geldi!" diye bağırınca Ayaz, bütün dikkat ona toplandı.
"Kurt gibi açım."
"Isıtmak kimin fikriyse çok zeki."
"Ben," diye karşılık verdi Zeynep.Herkes hep bir ağızdan ne kadar acıktığınad söylüyordu.Herkese bir dilim düştü.
Yemekler yendikten sonra içeri girdik.Hava soğumuştu.Hırkalaramız artık bizi ısıtmaya yetmiyordu."Londra tatili kaç gün?" diye sordum.
"Ne kadar isterseniz o kadar," dedi Turan."Erken dönelim.Çünkü benim çok ders kaçırmamam gerek," dedi Zeynep.Zeynep moda tasarım okuyordu.Bu yüzden aldığı derslerin hepsinde alıcağı bilgiler vardı.Önemliydi.En azından onun için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Vakti
RomanceKanserli güzel Dolunay Erkıran. Playboy yakışıklı Baran Soysert. Ortak olan babalar. Birbirlerinin hayata bağlanmasını sağlayacak aşk. **** "Sen her zaman benim olucaksın,kara toprağın değil."