15.Bölüm

485 18 2
                                    

    "Baran!Şimdi ne yapacağız!" diye bağırdım ne yapacağımı bilmeyen bir halde.Şuan denizin ortasında durmuş bir şekildeydik.Motorlar bozuktu.Telefonlar çekmiyordu.Sorunu çözemeyen bir kaptanımız vardı.

    "Bilmiyorum.Sorunda bu ya." dedi çaresiz bir şekilde Baran.İkimizde kaptana baktık."Bana hiç bakmayın," dedi.Hemen savun kendini zaten.Sonra aklıma her teknede bulunan telsiz geldi.

    Hemen içeri girdim.Kaptan koltuğunun yanına oturdum ve telsizi elime aldım.Ama o bana ben ona baktık.Ne diyeceğimi bilmiyordum.Ne denilirdi ki? Çaresiz bir şekilde arkama baktkım.Baran ve kaptan oradaydı.

    Kaptan yanıma geldi ve telsizi aldı."Sanki ben bu yolu denemedim." dedi.Öğrenmiş oldum ki,telsizde bozuk."Ne yapacağız şimdi?!" diye isyan ettim."Bekliyeceğiz." dedi Baran.

    "Üzgünüm ama benim yeterince vaktim yok," dedim.Balkona çıkıp denizi izlemeye başladım. Arkamdan Baran geldi."Çok mu endişelendin?" dedi.Sırıtıyordu.Pardon ama ben burada sırıtılcak bir şey bilmiyorum.Söyle bizde gülelim.

    "Tabikii," dedim."Şimdi daha çok sevindireceğim seni o zaman," dedi ve gelen büyük gemiyi gösterdi.Çocuk süpriz kutus mübarek."O gemide ne var?" diye sordum.

    "Akşam yemeğimiz.Evede öyle döneceğiz," dedi.Yüzümden sevincimi okumuş olmalı ki kulağıma "Hastane yattığım o kadar günü bir günde telafi etmek istedim," diye fısıldadı."Ettin," dedim ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdum.

    Gemi bize iyice yakınlaşınca bindik.Bu gemide.Gemi dediğime bakmayın.Tekne gibi,yat gibi.Dizilerde gördüğümüzden-yazarınız bu konuda cahilde-.Masa iyice donatılmıştı. Kuş sütü eksik denilirdi ya tek o eksik.

    "Sevdin mi?" dedi ellerini belimde kenetlerken."Evet." dedim."Senin için hepsi." dedi.Sandalyemi çekti.Oturdum.-burayı zaten biliyonuz sjsjssj-

    "Biliyorum.Tanışalı çok olmadı.Ama sanki seni senelerdir tanıyormuşum gibi.Neden bilmiyorum.İçimde sana duyduğum aşkın büyüklüğünden mi? Yoksa yakınlığımdan mı? Her an yanında olmak istiyorum.Dolunay Erkıran ben seni çok seviyorum!" diye bağırdı.

    Mutluluktan gözlerimden yaş geliyordu.Göz yaşlarımı sildi."Bunlrı ağla diye demedim," dedi."Aya bak." dedi sonrada.Kafamı oraya çevirince hafif kararmışş gökyüzünde kocaman olan bir dolunay gördüm.

    "Bak sen," diyerek dalga geçti."Komik değil," dedim."Komok doğol," diyerek dalga geçti.Dalga geçmesini bile seviyorum.

---

    "Uyan uykucu!" diye bağıran Nurşah,Zeynep ve Beyza idi.Sanki bilmiyorlar dün ne kadar yorulduğumu. "Saat sabahın körlerinden 11. Siz gelmişsiniz ben, uyandırıyorsunuz," dedim yarı uyanık bir şekilde.

    "Uyanmak sana kalırsa yarın sabahı bulur," dedi Beyza üzerimen yorgunu atarken."Beyza haklı," diyerek perdeyi çekti Zeynep.Güneş görmüş vampir gibiydim şimdi.

    "Sen ne yapıcaksın?" dedim Nurşah'a bakarak."Benim işim izlemek." diyerek dalga geçti."Tamam be kalktım," dedim.Ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkadım.Kendime gelebilmiştim.

    "Üstünede giy," dedi Nurşah.Sonra elime yırtık kot ile siyah PİZZA yazan ve üzerinde piza deseni olan büstiyeri verdi.Giyindikten sonra karşılarına geçtim.Siyah converslerimide verdiler.Sonrada dışarı çıktık.

    "Bugün günlerden 20 Haziran 2015.Alış veriş günü!" diye bağırdı Beyza.Dha çok bunu Nurşah yapardı.Bu bir ilk."Rotomuz Mall Of İstanbul," dedi Nurşah'da.Arabaya doluştuk.

        Havanın sıcaklığından dolayı Nurşah arabanın üstünü açtı.Tam bir Amarikan dizilerinden fırlamış gibiydik.Yarım saatlik bir yolun sonunda gideceğimiz yere geldik.

Dolunay VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin