7.Bölüm

956 29 2
                                    

Uzun zaman sonra yeniden bölüm geldi. Son zamanlarda sınavlarım üstüste geldi. Haliylede hikaye aklıma gelmedi. Sonrada nasıl yapıcağımı bilemediğim için heo hikayenin başından kalkıyordum. Nurşah sağolsun aklıma getirtti ve zorladı beni. Ben de 400 kelimelik bölümü 1000 kelimelere getirerek tamamladım. İyi Okumalar:*

Nurşah...

Sabahın köründe telefon gelmişti. Zeynep, Dolunay'ın hastanede olduğunu söylemişti. Bende hızlıca hastaneye gitmiştim. Yarım saat öncede Baran beni arayıp, hastanenin yerini öğrenmişti. Ama hâlâ gelmemişti. Zeynep kantine inmişti. Şimdide geliyordu.

"Ne öğrendim?" dedi. Ben de "Ne?" diye sordum. "Baran Dolunay için hastaneye gelirken kaza yapmış," dedi. Ne?! "Bizim hastanade mi?" diye sordum. "Evet, ama durumu iyiymiş. Dolunay'ı göriceğim diye tutturuyormuş." Baran aşık mı olmuştu yoksa? Ama şuan daha önemli bir olay vardı. Dolunay. Hasta yatıyordu. Ve doktorlar artık umutsuzdu. Sayılı ömrü var diyorlardı. Her kontröldrn sonra ağızlarından kötü bir şey çıkıyordu.

Meltem Teyze perişan haldeydi. Gözleri kan çanağı olmuştu. Yiğit ise ne olduğunun farkında değildi. Sadece ablası için korkuyordu. Nazım Amca ise ailesine destek olmaya çalışıyordu. Ama onunda içi paramparçaydı. Kızı yatıyordu orda. Doktorlar yeniden yoğum bakıma girdi. Bir kac şeye baktıktan sonra yine açıklama yaptı.

"Dolunay son günlerde ilaçlarını eksiltmiş. Aynı zamanda çok yorulmuş. Ciğerlerini çok yormuş. Bu yüzden hastalığı evre atlamiş. Artık son evrede."

Bildiğime göre son evre 'ölümdü.' Dolunay ölücek miydi? Hayir! O ölürse ben kimle dedikodu yapıcam? Ya da kimle alışveriş? O sırada Baran geldi."Nurşah!" dedi. "Dolunay nasıl?" diye ekledi. İyi haber vermeyi o kadar çok isterdim ki. "Doktorlar umutsuz. Uyansa bile son ayları dyioyr," dedim ağlayarak. Bara'ında üzüldüğü gözlerinden belliydi. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Gözleri kızarmıştı. Şuan bir mucize olsa ve Dolunay iyileşse.

"Ben doktorla görüşeceğim," dedi Baran.

"Neden?" dedi Zeynep

"Nedeni mi var? Yapılabilecek illa ki bri şey vardır. Barı gözleri açık geçirsin son aylarını. Yatarak değil!" dedi. Gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Dolunay Baran için değerliydi. Ona aşıkmıydı cidden?

"Bekle ben de geliceğim," dedim. Baran'la beraber Dolunay'ın doktorunun yanına gittik. Kapıyı çaldık. Doktor içeride olduğundan'girin' diye ses verdiğinde içeri girdik.

"Merhaba," dedi Baran. Doktor ayağa kalktı ve:

"Hoşgeldiniz," dedi.

"Dolunay'ın uyanmasının bir yolu yok mu? Yani hiç uyanmicak mı?" diye sordu Baran.

"Hastayı biz uyutuyoruz."

"O zaman uyandırın!"

"Hastayı ilk biz uyuttuk. Ama uyanmak ona bağlı," dedi doktor. Baran'nın karşısında doktor çok sakindi. Daha önce böyle hasta yakınları gelmiş olmalı. Ben ise oturmuş onların atışmasını istiyordum.

"Eyer Dolunay 1 ay geçmeden ölürse işinizden ederim sizi! Gel Nurşah," dedi ve gitti. Gözlerindan yaş dökülüyordu. Benim ona baktığımı fark edince gözyaşlarını sildi. "Dolunay'a aşık mısın?" diye sordum. Bana tip tip baktı, "Değilim. Benim için değerli," dedi. Ama yalan söylüyordu. Zeynep'in Ekin'i sevdiği gibi Dolunay'ı seviyordu.

Baran...

Neden ağladığımı bilmiyorum. Engel olamıyorum. Orada yatanın Dolunay olduğunu duydukça gözlerim şavaş çıkartıyor. Doktorun söylediklerinden sonrada biraz zor kendime gelirim. Ya Dolunay uyanmazsa? Yanına girmenin bir çaresi olmalı. Yoğum bakımın önündeki sandalyelerde oturmuştum. Nurşah İlbey'e sarılmıştı. Benimde birazcık başım ağrıyordu. Kaza yapmıştım. Kafamı çarpmıştım. Ama Dolunay için buradayım. Boş boş bakarken annem ortaya çıktı. "Baran! İyi misin oğlum?" dedi. "İyiyim. Sen Meltem Teyze'nin yanına git," dedim. O da gitti. Kadıncağız perişan olmuştu.

Herkez kafetaryayı indiği bir ara doktordan izin aldım. Beni giydirdiler.Sonrada içeri girdim. Camdan dışarı baktım kimse var mı diye. Olmadığını görünce Dolunay'ın yatağının yanına oturdum. Saçlarını okşadım. Konuşmaya başladım.

"Dolunay,sen hayatım giren en değişik kızsın. Seni öptükten sonraa yanına gelmekten,senle konuşmaktan utandım. Hayatımda ilk defa bir kız için kendime özen gösterdim. Hayatımda ilk defa bir kız için ağladım. Seni burada böyle görmek canımı yakıyor. Gözlerim şuan kendi hakimiyetimde değil. Uyan Dolunay. Bizim senle hayallerimiz var. Single çıkarttacağız.Belkide albüm. Senle olan tek hayalim bu değil. Seninle beraber olmak istyorum."

Aşık mı oldum ben? Hayır,olmadım. Bir kız için bu kadar ağlamam normal değil. Kesinlikle değil. Dolunay'ın saçlarına bir öpücük kondurduktan sonra kalktım. "Benim için değelisin Nazım Erkıran'ın kanserli kızı," diyerek kalktım.

"Baran?" dedi Dolunay. Dolunay, Baran mı dedi? O uyandı mı? Dolunay?

"Dolunay?" dedim arkamı döndüğümde. Yeşil gözlerini açmıştı. Tam sarılmak için yanına gittiğimde doktorlar tuttu beni." Baran Bey hastayı yormamız gerek. Lütfen dışarı çıkın," dedi konuştuğum o sinir doktor. Ben de tamam anlamında başımı sallayarak yoğum bakımdan çıktım. Üzerimi değiştirdikten sonra Ebrar geldi. Kendisi en uzun ilişkimi yaptığım kız ama hiçbir zaman onu sevmedim. "Dademin o kızla konuşmanı duydum. Sen aşık mı oldun yoksa? Ooo Baran Soysert benden sonra kalbiniz olduğunu mu ha-"

"Burada ne işin var?" dedim kızın sözübü keserek.

"Dolunay için. Yakın arkadaşımdı," dedi.

"Arkadaşındı. Artık değil. Ve bu yüzden buradan gidebilirsin."

"Dalga mı geçiyorsun?"

"Gayet ciddiyim Ebrar. Git burdan!"

"Bak Baran, ben seni halen daha seviyorum. Bu kız senin istediğin kızlardan bile değil. Bu kıza seni yedirmem. Kanserli bir kız."

"Bir daha ona öyle deme!"

"Ne diyeyim?"

"Hiçbir şey deme! Sadeve buradan git. Ebrar git!"

"Geri gelceğim," dedi ve gitti. Ahanda başıma bela aldım. Kahretsin böyle iş. Bir hemşire geldi ve "Baran Bey dinlenmeniz gerek. Dolunay Hanım ile ilgili son gelişmelri hemen aktıracağım size," dedi ve beni ikna etti. Bana ayrılan odaya geçtikten sonra biraz uyudum. "Ooo uykucu kalk. Dolunay'ın öldüğünü böyle söyleyelim en iyisi," dedi Doğukan. Dolunay ve ölmek mi? Nası yani?!

Zeynep...

"Dolunay uyanmış!" dedi Nurşah. Duyduklarıma inanamıyorum. Doktorlar plotonik seven bir kızdan daha umutsuzdu. Ve şimdi 12 saat içinde uyanıyor. Dolunay iyileşiyor! Sevincimden Ekin'e sarıdım. O da bana sarıldı. Sonrada doktoru bulduk. "Dolunay iyileşecek mi?" diye sordu Nurşah. En meraklımız o. Çünkü o Dolunay'ın en yakın arkadaşıdır. Neyse... Doktor bizi süzdü. Bize karşı o çok sakindi. Sanki iyi haber yokmuş gibi...

"Uyanması bir şeyi değiştirmez. Sadece bundan sonra gözleri açık olarak yaşicak demektir. Son ayları,son haftaları,son günleri," dedi umutsuz olan doktor. Peki ya biz bunu Dolunay'a nasıl söyliceğiz? O daha yeni hayattan renk almaya,tat almaya başlamıştı. Yüzü gülüyordu. Ama neden şimdi tamamen umutlarını kaybediyor.

"Kesin ölicek mi?" diye sordum. Üzgün olduğum sesimden ve yüzümden belliydi. Doktorda beni anlamış olmalı ki "Her insan bir gün ölicek ama Dolunay daha erken ölicek,"dedi. Bu kısaca 'evet ölicek' demekti. Tamam diyerek doktorun yanından ayrıldık. Baran'ın yanına gittik.

"Ya söyleyin! Dolunay öldü mü?!"

Ne ölmesi be? Doğukan'ın o eşek şakaları işte. Biz geldiğimizde garip bakışlar atıyorduk. Haklıydık. Doğukan bize göz kırptı. Amacını anladım. Baran'ın Dolunay'a aşık olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Bu andan sonra ben de inanıyorum. "Doğukan şaka yapıyor. Dolunay dinleniyor. Bir kaç saat içinde odaya alıcaklarmış," dedim ve koltuğa oturdum. Ekin'de yanıma oturdu ve elini omzuma atti. "Ben dedim ama aşıksın o kıza!" diye bağırdı Doğukan. Baran bize endişeli gözlerle baktı. Hepimize o gözleriyle bakış attı. Kahlaha attı ilk. "Hayır. Ben aşık olmam!" dedi. Sonra yeniden baktı. Bakışlarını bana yönelti ve "Zeynep?" dedi. Ben de 'he' anlamında başımı salladm. "Ekin her an aklında mı? Hep onunla ilgili hayaller kuruyor musun?" diye sorular sordu. Hepsine evet dedim. Sonra D oğukan'a baktı. "Evet,aşık oldum," dedi ve sırıttı. "Aranızı yaparız artık," dedim sırıtarak. Hadi İnşallah...

Dolunay VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin