Sabah kalktığımda Nurşah'ın bir not bırakmış olduğunu gördüm.Notta:Alper'leyim yazıyordu.Alper kim diye sorarsanız hatırlatayım.Baran'ın kaza yaptığı zaman onu hastaneye götüren ve bizim başımızda dduran Alper.
Notu okuktan sonra telefonumu çıkarıp Nurşah'ı aradım.Bir kaç kere çaldıktan sonra meşgule attı.Sonra mesaj geldi.
Gönderen:Nurşah
Şuan müsait değilim.
Yeterince açıkçlayıcı değildi.Zaten geldiğinde anlatırdı. Bu akşam Londra'ya gidecektik. Heyecanlıydım.Odama bir göz atıp topladım.Sonrada aşağı inip kendime kahvaltı hazırladım.Sıkıcı bir sabah yaşadıktan sonra giyinmem gerektiğini hatırlayıp yukarı çıktım.
Duş aldım,bakım yaptım ve giyindim.Şimdilik sadece dışarı çıkmalık giyinmiştim.Kot pantolomun üzerine LA yazan siyah sweetshirtimi giydim.Ayakkabı olarakda siyah botlar giydim.Çantamın içine evin anahtarını,telefonumu ve cüzdanımı koyduktan sonra çıktım.
Nurşah'ın aarabası kapıdaydı.Anahtarda masanın üstünde.Yanındada bir not vardı:İstersen kullan yazıyordu.Anahtarlarıda çantama attım.Nurşah'ın kırmızı mini cupper'ına ilerlerken karşımda Bedirhan belirdi.
"Bu akşam Londra'ya gidiyormuşsun," dedi."Evet," diyerek cevap verdim"...Kalp kırıklarım büyük," diye ekledim."Londra'yada anılar seninle gelicek ve kalp kırıkları," dedi."Umrumda değil," dedim."Neyse.Ben de Göksu'ya uğramıştım.Alper'le ayrılmışlar," dedi.Taşlar yerine mi oturuyor ne."Aaa neden?" diye sordum.
"Alper ayrılmış.Açıklamada yapmamış.Genelde böyle yapar," dedi."Tamam.Ben gideyim artık," diyerek arabaya bindim.Kazasız belasız markete gitmeyi dileyerek arabayı çalıştırdım.Ehliyetim vardı ve babam gayet iyi sürdüğümü söylüyordum.Ama yanımda biri yokken korkuyordum.
Anahtarı döndürdüm ve ayağımı gaza yerleştirdim.Hafifçe bastıktan sonra direksiyonu kavradım.İlk zorlansamda sonlara doğru alıştım ve rahatça markete geldim.Bir kaç gerekli şey aldıktan sonra arabanın bagajına koydum.
Yeniden sürücü koltuğuna oturdum ve bomboş karşıya baktım.Eve gitmek istemiyordum. Başja bir yere gitmek,kafa dağıtmak istiyordum.Anahatari döndürdüm,gaza bastım ve marinanın yolunu tuttum.
Marinanın otoparkına arabayı park ettim ve Baran'ın gemisine doğru yürümeye başladım.Baran bemi yürürken yakaladı."Londra'ya gidiyormuşsun?" dedi.Sesi soru sorduğunu ima ediyordu."Evet," diye karşılık verdim. "Son bir kez seninle teknede sohbet etmek isterim," dedi. "Tamam. Tekneye," dedim ve tekneye bindim.
"Seni özledim,Dolunay," dedi. "...İlk defa bir kızı özledim.Kokusunu bulmak için aramalar yaptım. Sen beni değiştirdin," dedi. "Sana inanmıyorum," dedim.O sırada arkadan çalan müziğe gitti kulağım.Baran'ında öyle olmalı ki bana "When will I see you again-seni tekrar ne zaman göreceğim?" diye sordu. "...You left with no good bye,not a single word was said," dedi.Sonra şarkıyı söylemeye başladı.
No final kiss to seal any sins,
Günahları kapamak için veda öpücüğü olmadan,I had no idea of the state we were in,
Durumumuz hakkında hiçbir fikrim yok,I know I have a fickle heart and bitterness,
Kararsız bir kalbe ve acıya sahip olduğumu biliyorum,And a wandering eye,
Ve dalgın gözlere,And a heaviness in my head,
Ve başımdaki ağırlığa,But don't you remember?
Ama hatırlamıyor musun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Vakti
RomanceKanserli güzel Dolunay Erkıran. Playboy yakışıklı Baran Soysert. Ortak olan babalar. Birbirlerinin hayata bağlanmasını sağlayacak aşk. **** "Sen her zaman benim olucaksın,kara toprağın değil."