Medya:Dolunay Erkiran
Hikayeme duyulan ilgi beni çok mutlu etti. Daha tanıtım ve ilk bölümü yayımladım ama okumalar çok. 30 diğer hikayelerime kıyaslarsak çok. Umarım daha da artar. Yorumlarınızı benle paylaşın lütfen. Öpüldünüz:*
Dolunay'ın Ağzından...
Babam bizi tanıştırdıktan sonra yemeklerimizi sipariş ettik. Çok güzel bir kahvaltı sofrası önümde duruyordu. Kesinlikle bayıldım. Diyorum ya,bu mekan 10 üstünden 10.
"Dolunay,sen üniversitede ne okumak istiyorsun?"dedi Hakan Soysert. Yani müstakbel kayınpederim. Bu adam nası pederim olcak benim ya. Sanki üniversite okicağım. Hemen evlendireceksiniz beni. Aceleci pislikler!
"Eğer okursam gazetecilik bölümünü seçmek istiyorum. Kemerburgaz Üniversitesi'nde bölümü çok güzel."
"Güzel tercih," dedi Hakan Soysert. Sevmediğim insalara hep böyle derim. Soyad ve isim. Hem bu adam soyadîyla ünlü. 'Soysert.'
"Ya sen,Baran?" dedi babam, Baran'a. Baran dondu. Beklemediği bir soruydu. Belki aklındakiler benimkiyle aynıydı. Baran yarim dakika sonra cevap verdi:
"Ben mimarlık okumak istiyorum," dedi Baran Soysert.
"Şirketin tam geleceği," dedi Hakan Soysert. Oğlunun sırtını sıvazlayarak. Bu ne yağ çekmek be? Sonra zengin ailelerin oğulları niye bu kadar şımarık? Baran pek şımarık gibi durmuyor ama bence şımarıktır.
"Güzel tercih,Baran," dedim. Baran'da "Seninkide," diye karşılık verdi. Bu çocuk taş falan ama hafif şımarık gibi. Ben coolum havası. Bad boy havalarında.
Birazdaha sohbet ettikten sonra kalktık. Baran 'bugünü onunla gecirmek' gibi bir teklif sundu. Ben de 'olur'diyerek kabul ettim.
Arabasi siyah Porche'dı.Bir kaç kere binmiştim. İçindeki koltuklar da deri bej renginde. Tam bir zengin arabası. Ben buna şımarık değil demiştim,değil mi? Sözümğ geri alıyorum. Baba parası yiyen biri. Tamam,ben de baba parası yiyorum ama babamdan son model bir araba istemiyorum.
Arabada çok konuşmadık. Baran'ın sürüşü çok kötü değildi. Yavaş ama hızlı. Ortasi yani. Sanırım yanında ben varım diye hız yapmıyor. Çünkü yapıcak gibi olduğunda yavaşlıyor. Bu yediklerimi dışarı çıkarma etkisi yaratıyor.
"Bana kendinden bahset,"dedi. "Nasil yani? Neyden bahsedeyim?" diye cevap verdim. "Hayatından," dedi. "Nasil olsa bi gün evleneceğiz," diye ekledi sonra. Bu sözünden sonra ben de şimşekler çattı. "Senle evlenmicem!" diye var gücümle bağırdım. Baran,ben seni istemezsin diye düşünmüştüm. Çok kırdın beni,Soysert.
"Baban bu sözleşmeyi imzaladi!"
"Zaten ölicem. O şirket sen ve Yiğit'in. Benim değil," dedim ve sustum.
"Amacım seni kirmak değildi," dedi affetmemi isteyen bir tonda.
"Tamam."
"Babamlar evlenmemizi istiyor ama ben istemiyorum. Sen de. Bence iyi arkadaş oluruz. Belkj benleyken biraz ölümü unutursun."
"Hasta olmasam bile ölicem. Sadece hastalığım erkenlestiriyor. Sende bir gün ölüceksin."
"Hayat çok güzel,Dolunay. Ve bundan sonra benle hayatı yaşıcaksın," dedi. Ona yaşamak isteyip istemediği mi söylemedim. Ama teklifi hoşuma gitmişti.
Bir alışveriş merkezinin garaj kapısında durduk. Kontrol yaptılar. Sonrada içeri girdik. Boş bir yer bulup park ettik. "Şimdi yaşicağız senle," dedi ve arabadan indi. Ben de indim. "Bir alışveriş merkezinde nasıl hayatı yaşicağım?" dedim merakli bir tonda. "Üzerindekilerle orada yürüyemezsin," dedi ve elimden tutup beni yürüttü. Elinin elime değmesi çok hoştu. Bir spor mağazasına girdik. Eşofman, eşofman üstü,ayakkabı aldık. Sonra kabinlerde giyindim ve çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Vakti
RomansaKanserli güzel Dolunay Erkıran. Playboy yakışıklı Baran Soysert. Ortak olan babalar. Birbirlerinin hayata bağlanmasını sağlayacak aşk. **** "Sen her zaman benim olucaksın,kara toprağın değil."