Dolunay...
Baran beni yatağıma bırakmıştı. Sonrada alnıma bir öpücük kondurmuştu. Baran olduğuna emin olmak için "Baran?" diye bir soru yönelttim. Baran sonra arkasını döndü ve dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Değdirmek değildi. Bu bir öpücüktü. Dudakları dudaklarımdayken ellerimi saçlarına götürdüm. O da ellerini belime koydu. Saçları çok yumaşaktı. Dudaklarımız ayrıldıktan sonra halen daha yakındık. Alınlarımızı birbirimizim alınlarımızı yaslamıştık. Gözgözeydik. Yine. Uzun bir bakışmadan sonra ben öptüm. Ayrıldıktan sonra bakışmaya devam ettik. Bakışmamızı Nurşah'ın telefonu bozdu. Niye hep Nurşah? Yarın öbürgün çıkarsak Nurşah yüzünden baş başa kalamayız. Eminim.
Telefonu açıp "Müsait değilim," dedim ve Nurşah'ın yüzüne kapadım. Telefonu komedine bıraktıktan sonra yeniden Baran'a baktım. Bana bakıyordu. Ben de ona bakmaya başlayınca, "Artık kalksam iyi olucak," dedi."Bay bay," dedim. Bana karşılık "Bay," dedikten sonra kapıyı açıp çıktı. Ben de bu öpücüğün verdi mutlulukla kafamı yastağa koydum. Aklım hep Baran'daydı. Öpücükteydi. Baran aslında benim çocukluk arkadaşım. Ama kanser olduğumu öğrendiğimden beri onunla konuşmuyordum. Şimdi karşıma çıkmıştı ve bana 'ilk öpücüğümü' vermişti. Bu daha bir mutluluk veriyordu.
Baran gidince Nurşah'a "Baran vardı," yazıp gönderdim. İki dakika sonra o da mesaj attı. "Ooo! Ne yaptınız? diye sordu. Fesat mı? Ya da nşye fesat anlıyor? Belki Baran öyle çapkın biriydi ama ben onun tek gecelik kızlarından olamazdım. Çünkü bağımız çok özeldi. Babasının ortağının kızıydım. Ben o kızlrdan olamazdım. "Fesat anlama. Sadece ÖPÜŞTÜK." yazıp gönderdim. Hemen mavi tik alan mesaja hemen cevap verdi. "OMG!" yazdı. Ben de "Eveet! Neyse uyicağım.Bb:*" yazıp gönderdim. Telefonu komidine bıraktım ve yattım.
Sabah Zeynep'in odama girmesiyle uyandım. Kalk diye uğraşlarıda var. Gözlerimi açabildiğimde saat 10'du. Beyaz ince bir elbise giymişti. Göğüsden omuz bölümüne kadar tül vardı. Sarı saçlarınıda düzleştirmişti. KIsa saçları ile düzleştirmek çok güzel duruyor diye hep böyle yapıyor. Mavi gözlerini ortaya çıkaranda bir makyaj yapmıştı. Bu kadar süslenmesi beni endişelendirmişti. N'oluyordu?
"Bu süsünü neye borçlusun?"
"Ekin'le 6.ayımız. 1 yılı yarıladık. Bunu kutlamak amaçlı," dedi sevinçli ses tonuyla.
"Peki,neden bu elbise?"
"Sevgili olduğumuzda üzerimde bu elbise vardı." Onların hikayesi çok güzel. Zekin hikayesi deriz biz. Zeynep'in anlatılması çok hoşuna gider. Her hediyesinde bunu yazıya aktarır. Size anlatıyım şimdi
6 ay önce kız kıza tatile çıkmıştık. Antalya'ya. Sonbahar ve ya kıştı. Ama hava sıcaktı. Denize falan girebiliyordu. Ama götümüz donuyordu. Bir gün akşam yemeğinde restorant kallabalıktı. Biz de 4 kız kendimizi 6 kişilik bir masaya attık. Sonraa yanlarımıza 3 erkek geldi. Ekin "Oturabilir miyiz?" diye sordu. Zeynep'te hemen "Tabii," diye atladı. Oturdular. Zeynep, Ekin' o zaman çok tatlı bulmuştu. Hatta o gün otelde onu bulmak için tur attı. Ertesi gün Ekin Zeynep'i buldu. Tanıştılar. 1 hafta sonra Ekin, Zeynep'e teklif etti. Zeynep'in üzerindede bu elbise vardı.
Aslında bu kadar sıkıcı değildir. Detaylarıyla falan çok güzel. Ama siz böyle bilin.
"Güzel olmuşssun. Kahvaltıya mı?" diye sordum.
"Evet. Fikrini alim diye geldim," dedi.
"Güzel," dedim yeniden. Teşekkür ve bay bay diyerek gitti. Uykuğğ gel beniğm ol. Bu sefer uyuyamadım. Sağa döndüm,uyku yok. Sola döndüm,uyku yok. Aklıma Baran geliyordu. Mesaj atmak istiyordum. Ama atarsam olmazdı. Ondan kaçmamlıyıdım. Fazlada samimi olmamalıydım. Uyuyamayacığımı anlayınca şavasşamyı bıraktım. Yataktan kalktım. Aşağıya indim. Nazlı Abla beni merdivenlerde durdurdu."Misafir var. Baran Bey ve babası. Güzel giyinip gel," dedi. Ne dedi o? Baran. Baran mı dedi? Ba-ran. Şuan bizim salonumuzda. Hemen odama giyip dolabımı açtım. Siyah bir etek ve beyaz bir gömlek seçtim. Gömleğimi eteğimin içine soktum. Saçlarıma maşa yaptım. Gözüme eyeliner ve rimel sürüp aşağıya indim. Babam,"Ooo kızım bu ne güzellik," dedi. "Nazlı Abla güzel giyin dedi," dedim. Babamda "İyi yapmışsın," dedi. Baran ağzını açmıyordu. Bana mı soğuktu? Yoksa babasının yanında diye mi böyleydi? Çözmek cidden çok zordu. En sonunda babam bizi kahvalti sofrasina çağırdı. Hâlâ emin değildim. Baran bana tavırlımıydı? O değilse bile ben öyleyim. Aslında tavırlı değilim. Ondan kaçıyorum. Evet,kararım buydu.
"Dolunay bugün pek konusmadin? Sınav sonucun mu üzdü seni?" dedi Hakan Soysert. Bi dakika. Sınav Sonucu mu? Açıklandı mı? Aney telefonu getir. Sınav sonucuğğ.
"Açıklandı mı?"
"Evet. Baran Kemerburgaz Üniversitesi'nde Mimarlık kazanmış," dedi havali bir ses tonuyla. Babamda havalanacak, babamın ortağı.
"İzninizle. Sonuçlara bakmak istiyorum," diyerek kalktım. Odama çıktım ve bilgisayarı açtım. ÖSYM'nin sitesine girdim. Benden istenilen bilgileri girerek tercih sonucumu öğrendim.
Kemerburgaz Üniversitesi'nde Gazetecilik Bölümü
İstediğim bölüm. İstediğim üniversite. Hemencik aşağıya indim. Eteklerim zil çalıyordu. Merdivenleri hızlıca indim. Salona ulaşınca babam yüzümden sevincimi okumuş olmalı. "Eee?" diye sordu babam. "Kemerburgaz Üniversitesi'nde Gazatecilik!" diye bağırdım. Babam ve annem tebrik etti. Babamda aynı Baran'ın babası gibi övündü.
Yaklaşık 1 saat sonra kalktılar. Baran bana yüz vermedi. Ben de ona. O da mı benden kaçıyordu? Ama neden? İlk öptüğü kız ben değilim. Sadece babasının ortağının kızıyım. Benden kaçması biraz anlamsiz. Tamam belki çok anlamsız. Annemler beni yeniden kutladılar. Sarılıp öpüşmeler falan filan.
Saat 2 civarında Nurşah aradi. Furkan'in kankasi olan Zeynep'le görüşmüş. Furkan hakkında bilgiler toplamış. Aynı zamanda Furkan'la'başbaşa' sinemaya gitmişler. Güne güzel başlamış. Bir de bana gördüğü haberi sordu.
"Baran'la aranda ne var?"
"Hiçbir şey."
"Magazinciler öyle demiyor tatlım," dedi ve bana bir resim attı. OMG! Resmen sevgili olduğumuzu idda etmişler. Haber:
BABALARI ORTAK KENDİLERİ SEVGİLİ
Soysert-Erkıran Ortaklar Şirketinin sahibleri Hakan Soysert ve Nazım Erkıran'ın çocukçocukları Baran Soysert ve Dolunay Erkıran dün akşam Baran Soysert'in arabasında mercek altına alındılar. İkili dün sabahta beraber ormandaydı. Ayni zamanda bir bar çıkışında da yakalandılar. İkilinin arasında bir şeyler var galiba...
Bu kadarda atılmaz. 'Arkadaş' diye bir kelime var. Tabi bundan sonra arkadaşsak Baran'la. "Oha!" dedim bağırarak.
"Dolunayyy!"
"Annemler çağırıyor," dedm ve telefonu kapadim. Hemen aşağıya indim. Televizyonda ki haber. Olamaz! Babam bana yüzü gülen bir şekilde bakıyordu. Annem de. Babam söze atıldı:
"Gerçek mi?"
"Hayır."
"Tamam," dedi. Üzülmüştü ama gerçekler...
Bütün gün evde otur canım sıkıldı. Nurşah'ı alışverişe çağırdım. Kabul etti ve gittik. Bir sürü mağazaya girdikten sonra oturup yemek yemeye karar verdik. Restorantın bahçesindeki masalara oturmuştuk. Girişin bir kaç masa yanı. İki dakika sonra sarmaş dolaş bir çift buraya geldi. Erkeğin yüzü tanıdıktı. Baran?!
Bu bölüm kötü oldu farkındayım. Acele yetiştirmeye çalıştım. Her akşam bir bölüm yayımlıyorum ve bu epey yorucu oluyor. Diğer bölümlere kıyaslarakda kısa oldu. İlham perilerim kaçtı. Diğer bölümde bunu düzelticeğim. Öpüldünüz :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Vakti
RomansaKanserli güzel Dolunay Erkıran. Playboy yakışıklı Baran Soysert. Ortak olan babalar. Birbirlerinin hayata bağlanmasını sağlayacak aşk. **** "Sen her zaman benim olucaksın,kara toprağın değil."