Özledim

202 16 2
                                    

Bölüm 19: Özledim

Neden acımıyordu Tanrı bana? Ben kötü biri miydim ki hiç mutlu olmama izin vermiyordu? Neden unutmama izin vermiyordu ki?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neden acımıyordu Tanrı bana? Ben kötü biri miydim ki hiç mutlu olmama izin vermiyordu? Neden unutmama izin vermiyordu ki?

Onu çok özlemiştim. Gidip sarılsam ne olurdu ki? Bir insan bir kokuya hasret kalır mıydı ki? Ben kalmıştım? Ama mutluydu değil mi? Hem yanındaki kadınla çok yakışıyorlardı.

Onun mutlu olmasına sevinirken. Onu mutlu edenin ben olmadığımı bilmek çok üzüyordu. 

Gözlerimden artık yaş akmıyordu. Duyulan tek şey hıçkırıklarımdı. Nefesim hala düzensizken 9 aydır mimiği bile oynamamış bedenimin o görmesiyle bile nasıl bu hale geldiğini sorguladım.

Bu neydi? Ne yaşıyordum ben!? Şimdi gidip ona her şeyi anlatsam affeder miydi ki beni?

Ben olsam affedebilir miydim? Edemezdim. Ben onun olmadığı her gün ölürdüm.
Ölüler dirilmezdi.

Aylar sonra ağlamanın verdiği rahatlamayla ve üzerime geçirdiğim bornoz ile banyodan çıktım. Karşımda kapının önünde duran Ata’yı görmeyi beklemiyordum. Beni görmesiyle ayağa kalkması bir oldu. Gözlerim gözleriyle birleştiğinde aramızda çok mesafe yoktu aslında ama ruhlarımız arasındaki mesafe cennet ve cehenneme ev sahipliği yapıyordu.

“Konuşalım.” sert ses tonu şaşırtmıştı.

“Dinliyorum” duruşumu veya konumumu bozmadım.

“Anlat. Bana neler olduğunu anlat. Neden gittin anlat! Ne saklıyorsun ne yapıyorsun anlat!” sonlara doğru sesini kontrol edememiş ve yükseltmişti. “Benden neden gittin anlat.” son cümlesini zorlukla duymuş olsam da kalbimi acıtmıştı.

“Öyle olması gerekiyordu.” bunu söylerken sarılarından çekmiştim gözlerimi. Ölen duygularım her an daha da canlanıyordu. Bu olmamalıydı. Daha fazla dayanamamış olacak ki duvara birkaç kez yumruk attı. Duvarın kan olmasıyla ellerini parçalandığını anladım. Bu izler tanıdık geliyor Mila.

Kollarından tutarak burmasını engelledim. Ama o kurtulmaya çalışıyordu. Benden çıkarması gereken sinirini duvara vurarak çıkarması sorundu. “ATA!” bağırışlarım yeterli gelmiyordu. Hızla kollarımı boynuna doladım. O donup kalmışken kokusunun beni ele geçirmesine izin verdim. Ellerinin boşluğa düştüğünü hissettim. Bana karşılık vermesini, sarılmasını bekledim.

Sarılmadı.

Bedeninden ayrıldığımda bana bakmada sinirle çıktı odadan. Kapının önünde olan ekibi bile umursamadı ve gitti. Gitti.

“Çağlar” sesim ilk defa ağlamaklı çıkmıştı karşılarında. Bunu onları şaşırttığını görebiliyordum. Çağlar'ın gelip bana sarılmasıyla zar zor ayakta tuttuğum bedenimi ona bıraktım.

Korkuyordum onu kaybetmekten. Gözlerinde gördüğüm sevgi kırıntılarını kaybetmekten. Korkuyordum, onu kaybetmekten.

Sen onu aylar önce kaybettin, diyerek bağırdı içimdeki o zalim ses.

MİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin