Stykx

171 14 5
                                    

22

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

22. Bölüm: Stykx

Stykx; ruhların yeraltı krallığına inerken geçtikleri nehrin adıdır. Yunan mitolojisinde yeryüzü ve ölüler dünyası arasında olan beş nehir vardır. Stykx, nefret nehridir. Cehennemi saran nehirdir. Bu yüzden seçmiştik ekibin ismi olarak. Biz cehenneme hükmedecektik. Ateşleri saracak ama yanmayacaktık. Ölüm ve yaşam arasında duracak bizden güçlü olmaya çalışan herkesi yakacaktık.

Zihnimdeki kusursuz bir şekilde canlanan tiyatro 9 ay önce kaleme dökülmüş oynanmaya başlamıştı.

Ekipte olan herkesin bir amacı vardı.
Benim intikamla başlayan güç hırsım. Bilinen hikayemin gizlenen sırlarını merak ediyordum.

Çağlar’ın üvey ailesine olan bitmek bilmeyen siniri.

Liana'nın asker ve polislere olan nefreti.

Anna'nın ailesine olan hayal kırıklığı.

Cedric'in sevgisiz ve hor görülerek büyümesi.

Kendimizi kanıtlama isteğimiz...

Bunlar sadece özetti, gerçek daha çok acıtıyordu.

Ve şimdi yeni bir intikam planım vardı. İhanetin bedelini ödeyeceklerdi.

Albert’in odasına yürürken zihnimdeki kanlı planları durdurmaya çalışıyordum. Çünkü mantıklı davranmalıydım. Kapıyı çalma gereksinimi duymadan içeri girdim. Albert baktığı dosyalardan başını kaldırıp bana baktığında selam vermeye gerek duymadım. Şu an ağzımı açmamalıydım. Açarsam yakardım, yakarsam öldürürdüm. İçimdeki ateş sönene kadar önüme gelen herkesi öldürürdüm.

Konuşmayacağımı anlamış gibi sorgu odasına girmek için odadan çıktı, bende peşinden ilerledim. İçeri girdiğimizde direk yerimi aldım ve beni sorgulamasını bekledim. Zaten son birkaç gün yorgun geçmişti.

Sarhoş olduğum günün sabahında Albert tarafından Fransa’ya çağrılmıştım. Eğer gelmezsem tutuklamak zorunda kalırmış. Kahvaltıda anlatmaya bir yerden başlamam gerektiğini düşünerek babamla olan konuşmamı anlatmış ve tepki vermelerini beklemeyerek oradan uzaklaşmış ve buraya gelmiştim.

Aslında şaşırmalarını elbette bekliyordum. Ben bile babamla birbirimizi öldürmeden rahatça her şeyi anlatarak yüzleşeceğimizi düşünmemiştim hatta kendimi çeşitli işkencelere hazırlamıştım. Ama ikimiz içince özlem ağır basmıştı. Biz baba-kız yan yana gelince duygularımızı birbirimizden saklayamıyorduk.

Ona kırgındım ve affetmem zaman alacaktı ama bazı şeyler beklemeye değerdi. Kırgın olmam onu cehennemin içine atacağım anlamına gelmiyordu. Çünkü o tüm cezalarını psikolojik olarak çekiyordu. Ona ayarladığım evde sık sık bir psikolog ile görüşüyordu. Bunamaya başlamıştı ve ben son zamanlarını orada geçirsin istememiştim.

MİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin