4.BÖLÜM

582 21 1
                                    

Sabah uyandığımda yanımda sakince uyuyan Azad'ı gördüm. Onu rahatsız etmeden yavaşça yerimden kalkıp duşa koştum. Dün geceden beri hayalini kurduğum ılık duşumu hızlıca alıp yanımda getirdiğim kıyafetleri giydim. Banyodan dışarı çıktığımda Azad'ın hâlâ uyuyor olduğunu gördüm. Ama bu sefer kalkarkenki kadar başarı olamadığımdan herhalde gözlerini yavaşça açtı. Boğuk bir sesle konuşmaya başladı.

"Saat kaç Mizgin?"

İşte bu gerçekten kalbimi parçalamış, bana ikinci kadın olduğumu hatırlatmıştı. Ne diyeceğimi bilemez halde donup kalmıştım. Gözlerim dolmuş bir şekilde kitlenip kaldım. Azad hala ne demiş olduğunun farkında olmamalı ki hafif bir sinirle konuşmasına devam etti.

"Sabahın bu vaktinde neden dolanıp uyandırıyorsun ki beni?"

Cevap gelmedikçe Azad'ın sinirinin arttığı belli oluyordu. O yüzden cevap vermeye karar verdim.

"Azad ağam ben Hira. Kusura bakmayın rahatsız ettiysem. Uykum dağıldı."

Azad şimdi kırmış olduğu potun farkına varmış olacak ki kaşları çatık bir şekilde yataktan doğrulup bana baktı.

"Saat kaç?"
"Yedi."

Sinirle ayağa kalktı. Banyoya doğru oflaya oflaya yürüdü. Banyoya girip ardından kapıyı kapattığında odanın kapısı çaldı. Kapıyı azıcık açıp ucundan kafamı çıkardım. Dünkü suratsız kadın gelmişti. Çarşafı istediğini tahmin ederek çarşafı kucağına attım. Sonra da hemen suratına kapıyı çarptım. Banyodan çıkan Azad odanın ortasında giyinmeye başladığı için yüzüm kapıya dönük bir şekilde bekliyordum. İşinin bittiğini hareket etmesi bitince anladım ve hemen odaya döndüm. Azad ile hemen göz göze geldik.

"Kimliğin nerede?"

Hemen dünkü kıyafetlerimin ceplerini yokladım. Oysa dün cebime koyduğumdan oldukça emindim. Kimliğimi bulamayınca Azad'a döndüm.

"Dün cebime koydum diye hatırlıyorum ama heyecandan koyamamışım galiba."
"Anladım. Ben bir adam yollatır, aldırırım."
"Azad ağam aslında..."
"Evet."
"Ailemin yanına gitsem el öpmeye. Malum geleneklerimiz. Gelirken de kimliğimi alır gelirim."
"Olmaz."
"Neden?"
"Güvenemem."
"Hatırlatmak isterim ağam buraya hiçbir zorluk çıkarmadan kendi ayaklarımla geldim."
"Evet ama..."
"Bir düşünün en azından."
"Düşüneceğim. Önce kahvaltıya inelim ama."
"Teşekkür ederim."

Sessizce ikimiz de kahvaltıya indik. Herkes bizi görünce sadece Azad'a günaydın dedi. Bende buradaydım ama beni takan olmamıştı galiba. Herkes yemeğine yumulmuştu. Sofrada ise ağır bir koku vardı yumurta kokusu. Sofraya oturur oturmaz yüzümü buruşturdum. Dünkü yan yana dizilmiş üç kızdan biri bana döndü.

"Ne oldu beğenmedin mi sofrayı?"
"Estağfurullah."
"Ee ne bu yüzünün hali o zaman?"
"Ben yumurta kokusunu pek sevmem de."
"Olmaz öyle şey."

Elindeki ekmeği yumurtaya batırdı. Batırması ile de sarısı dağıldı. Hem çiğdi hem de yumurtaydı işte. İğrençti yani. Elindeki ekmeği yumurtaya banmayı bitirince bana uzattı.

"Aç ağzını ye bakayım."
"Ne?"
"Aç ağzını dedim."
"Yapamam. Lütfen benden başka bir şey isteyin."
"Kibarlığı bırak ye şunu."
"YETER."

Elini masaya vurup bağıran Azad'a döndük hepimiz.

"Zorlama kızı Meltem."
"Aman be ne hali varsa görsün."
"Meltem!"

Kız oturduğu yere sinirle pustu. Tam o sırada çığlıklar içerisinde bir kız çocuğu koşturarak mutfağa girdi. Bir sürü şey konuştu saçma saçma. Açıkçası dinlemek istemedim kimin çocuğu olduğunu çokça merak ettiğimden bir şeyler yakalamaya çalışıyordum. Çocuk önce sofraya geldi. Azad'a en yakın sandalyeye oturdu. Sonra da ona kocaman sarıldı. Yanağına bir öpücük kondurdu. Beni parmakla işaret etti.

"Bu kim peki?"
"O benim yeni eşim Hira."
"Aaa çok güzelmiş. Ben daha çirkin hayal etmiştim."
"Neden?"
"Dün annemle dayem konuşurken duydum. Dayem hiç sevmedim o kızı dedi."
"Dayen öyle mi dedi?"
"Evet."

Azad daha da sinirleniyordu. Ellerini sıkmaktan eklemleri benbeyaz olmuştu.

"Sen odana çık Mizgin'im."
"Tamam."

Kız çocuğu bir öpücük daha kondurdu ve şarkı mırıldanarak gitti. Şimdi her şeyi anlamıştım. Bu adamın bir de karısından çocuğu vardı!

ACILAR KONAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin