5.BÖLÜM

583 16 4
                                    

"Herkes odasına. Hemen."

Ellerimin titreyişine aldırmadan ayağa kalktım. Koşar gibi odama gidecektim ki Azad'ın sesi beni durdurdu ama sadece beni değil.

"Ana, daye, Hira siz kalın."

Bir hışım kalktığım yere gerisin geri oturdum. Kendime acilen kulaklık almam lazımdı. Diğerlerinin yüzüne bakacak olursak bu evde bu tarz durumlar çokça yaşanıyordu. Nereden mi anlamıştım? Gayet sakinlerdi çünkü. Herkes gitmişti. Biz dördümüz hariç. Azad ayağa kalkmış volta atıyordu. Ta ki sinirle birden dönüp annesi olduğunu anladığım kadına bağırıncaya kadar.

"Bu ne demek ana? Sen benim emanetim hakkında ileri geri mi konuşuyorsun? Bir de el kadar kızın yanında."
"Ah oğlum ben dedim anan olacak kadına, kız gencecik deme öyle dedim dinletemedim ki."
"Bekle daye bekle sıra sana da gelecek."
"Bana niye gelecek?"
"Bekle daye önünde anam var. Ana neden öyle dediğini açıklamak ister misin?"
"İsterim tabi. Senin bu ne olduğu belirsiz kızı getirmen ile başladı her şey. Kimdir, kimlerdendir bilinmez. Buldun getirdin ana ata dinlemedin. Ne bekliyordun? Hemencecik bağrıma basmamı mı? Hem de gül gibi nişanlın dururken."

Oha artık. Bu adam neydi be? Karısı var ki kaç tane olduğu hale meçhul. Ben varım. E bir de nişanlısı da mı var? Küçük Kanuni Sultan Süleyman falan sanıyor herhalde kendini. Kurmuş haremi at koşuşturuyor paşam.

"Ana açma şu konuları, açma."
"Ne demek açma? O kıza ne diyeceksin?"
"Ne diyecek? Tabiki ben evlendim sal artık diyecek. Evli barklı adam işi mi var senin o yiğenin olacak paçozla."
"Ana ayıp edersin."
"Sus gelin."
"YETER! Bu evde huzur bulamayacak mıyım ben ya? Hep böyle kavga kıyamet olmak zorunda mı?"
"Anana de."
"Daye yeter Allah aşkına. Ben bu konuşmaya devam etmek istemiyorum. Ayrıca..."

Elimden tutup beni ayağa kaldırdı. Oldukça emin bir ses tonuyla konuştu.

"Hira benim karımdır. Ona bir daha laf eden karşısında beni bulur. Hele bunu çoluğa çocuğa anlatanların anam olsa gözünün yaşına bakmam."
"Karısıymış. Madem arkasındasın kıysaydın bir nikah, yapsaydın düğün. Sende kabul et oğlum. Bu kızdan bize gelin olmaz. Son sözüm de budur."

Suratsız kadın kalktı gitti. Yade ile birbirimize bakışlar atıyorduk. Tam o sırada annesinin arkasından bakakalan Azad bize doğru döndü.

"Sizde odalarınıza. Hadi."

Kalkıp odama gittim. Ne yapacaktım ki ben şimdi bu odada? Biraz odayı, dolabın içindeki kıyafetleri keşfetmeye karar verdim. Önce odanın içinde dolandım. Sonra odanın kocaman bir duvarını kaplayan dolapları teker teker açmaya başladım. Gecelikler ,muhtemelen çokça müstehcen olduğundan asla giymeyeceğim, biraz kıyafet cart curt. Önünde de Azad için kıyafetler. Falan filan derken bir dolap açtım. İşte dedim, işte benim aradığım manzara. Kitaplar... Abartmak gibi olsun tonla kitap vardı. Hangisini okusam diye düşündükten sonra elime bir klasik alıp yatağa yattım. Yorganın içine girip kitabı okumaya başladım. Tam kitaba daldığım sırada kapı açıldı. Azad'dan başkası olmadığına emindim. Bu yüzden de kafamı kaldırmadım. O da gelip yanıma oturdu.

"Yarın gidiyoruz."

Söylediği şeyle kaşlarım çatıldı.

"Nereye gidiyoruz?"
"Ailenin yanına."

O an annemi ve babamı görme düşüncesinin bana verdiği sevinçle Azad'ın boynuna atladım. Ona sıkı sıkı sarıldım.

"Teşekkür ederim."
"Rica ederim. Ben işe gidiyorum. İstediğin bir şey var mı?"
"Hayır yok."
"Tamam o zaman istersen evi, bahçeyi falan gezebilirsin. Ben gelince seni yemeğe çıkaracağım."
"Baş başa mı?"
"Evet. Bir sorun mu var?"
"Aslında şey..."

Allah kahretsin bu nasıl söylenirdi ki? Senin karın, çocuğun falan var ben gelmesem olur mu? Ayrıca bir adamın kuma karısı olarak yanında dolanmak en son istediğim şey olurdu muhtemelen.

ACILAR KONAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin