28.Bölüm

277 8 0
                                    

Yemekleri yemeye başlamıştık. Ben ilk defa kendimi bu kadar iştahlı hissediyordum. Yemeği yerken gözüm neredeyse hiçbir şeyi görmüyordu.

"Hamilelik sana yaradı."
"O ne demek?"
"Buraya ilk geldiğimizde neredeyse hiçbir şey yemiştin."
"Sen benim lokmalarımı mı sayıyorsun?"
"Haşa!"
"İyi olur."
"Ha bu arada Azad."
"Ne oldu?"
"Ayşe hanım hamile olduğumu öğrendi."
"Sen mi söyledin?"
"Yok kendi fark etmiş. Başkalarına söylemez değil mi? Ben rica ettim gerçi ama."
"Söylemez. Ayşe ana o konakta dayeden sonra güvenebileceğin ikinci kişidir."

Haftalar önce sonra sorarım deyip unuttuğum konu geldi aklıma. Rahmetli anası demişti. Ne demekti ki bu? Acaba şimdi sorsa mıydım?

"Azad çok özel olmayacaksa bir şey sorabilir miyim?"
"Hira seninle benim aramda özel olmaz. Sor."
"Geçen zaman kahvaltıda menemen yaptığım günü hatırlıyor musun?"
"Nasıl unuturum?"
"O gün ben senin kahvaltıda sevdiğin şeyi sordum. Ayşe hanım cevap verdi."
"Beni en iyi o tanır bu konaktan."
"Bir de şey dedi. Rahmetli annesi çok güzel yapardı."

Azad elindeki çatalı bıçağı bıraktı. Önündeki suyundan bir yudum aldı. Ellerini önünde kavuşturdu.

"Eğer anlatmak istemiyorsan anlatma."
"Hayır. Elinde sonunda öğreneceksin zaten."
"..."
"Annem yıllar önce hatta babam ölmeden çok önce vefat etti."
"Başın sağolsun."
"Ayşe ana benim süt annem. Bana da az analık etmedi bu konakta."
"Peki ya Fatma hanım? Ona da anne diyorsun."
"Doğduğum günden beri hemde."

Derin bir nefes aldı. Anlatırken zorlanıyor gibiydi. Elimin uzatıp masanın üstünde kavuşturduğu ellerini tuttum. Tebessüm ettim. Ellerini ayırıp biri ile elimi tuttu. Dudaklarına götürüp kokladı. Bir öpücük kondurup aşağıya indirdi. Tahmin edebiliyordum. Kuma olarak gelmişti annesi bu konağa. Azad ağalığı devam ettirecek o erkek çocuktu. Kimse annesinin kuma olduğunu dillendirmek istemezdi. Benim de bunu anlamam için Azad'dan duymaya ihtiyacım yoktu.

"Nasıl vefat etti peki?"
"İntihar."
"Başın sağolsun."
"Sağol."
"Peki ya küçük kardeşin?"
"Aynı annedendik. Annem vefat ettiğinde o on ben on iki yaşındaydım."
"..."
"Ona neden kızgınım biliyor musun? Onu neden affedemiyorum."
"Annem babamla kaçarak evlenmiş. Babam anneme evli olduğunu söylememiş. Konağa vardıklarında bir farketmiş ki bir karısı iki de kızı var babamın. Buralarda..."
"Gelinliğinle çıkarsan baba evine ancak kefenin dönebilir."
"O yüzden dönememiş annem. Aşk da bitmiş zamanla. İki çocuk. Fatma ana nikahlı eşi tabi. Hanım ağa. Allah var ne anneme ne bana bir gün olsun kötülüğü dokunmadı. Beni kendi nüfusuna kaydetmiş zaten. Hep öz oğlu gibi büyüttü beni."
"..."
"Ama annem kaldıramadı. Zamanla konakta yalnız kaldı. Önce delirdi. Babam delirdiğini reddetti. Sonra da bir gün annem kendini eski konağın çatısından attı."

Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Bugünlere kolay gelmemişti belki de. Kardeşine annesinin yaptığı hatayı tekrarladığı için kızıyordu. Azad sadece yaralı bir çocuktu.

"Annemin öldüğünü duyduğumda Almanya'daydım. Ortaokulu yatılı okuyordum. Babam annemin cenazesine gelmeme izin vermedi. Ben anneme veda bile edemedim."
"..."
"Annem intihar edince babam tüm fotoğraflarını yakmış. Annemden hatıra ne varsa parçalamış, dağıtmış. Üniversite bitip işlerin başına geçmek için geri döndüğümde annemden geriye tek toz zerresi bile kalmamıştı bana onu hatırlatacak."
"..."
"Tabi yatılı okumaya gitmeden önce yaptığım son kahvaltıda damağımda kalan menemeninin tadı dışında."

Tüm gücümle ona sarıldım. Azad'ı ilk defa ağlarken görüyordum. Canı çok yanıyordu. Kaç yaşında olursa olsun insan annesini özlüyordu. Hele ki çok erken ayrılınca bu daha acı verici oluyordu. Ellerim Azad'ın sırtında gezindi.

"Biliyor musun Hira? O günden sonra sadece sen bana karşılığında hiçbir şey beklemeden menemen yaptın. Sadece benim sevdiğimi düşündüğün için."

ACILAR KONAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin