11.

618 44 35
                                    

"Baba?"

Yere bakan gözleri benim sesimle gözlerime tırmandı. "Annen evde mi?" Anlamsız bakışlarımı ona yollarken kafa salladım. "Evet evde de ne oldu?"

"Birşey konuşacağım annenle. Git çağır gel." Cevap vermeden kapıyı biraz örterek içeriye adımladım. Işığı açarak dikkatleri üzerimde topladıktan sonra konuşmak için ağzımı araladım.

"Anne babam geldi, kapıda seni bekliyor." Vücut hareketlerinden gerildiği belli olsa da tebessüm ederek yerinden ayaklandı. Kapıdan çıkmadan önce nazikçe kolundan kavrayarak bana odaklanmasını sağladım.

"Eğer olurda bir sıkıntı çıkarırsa seslen tamam mı?" Beni onaylayıp yanağımdan makas alarak odadan ayrıldı. Babamın böyle bir yerde ona zarar vereceğini sanmıyorum ama yine de tanıdığım kadarıyla onun sağı solu belli olmaz.

Daha fazla kapıda dikilmeye son vererek daha yeni kalktığım koltuğa geri yerleştim. Ben odaya girdiğim zaman filmi durdurdukları için salondan ses çıkmıyordu. Herkes pür dikkat konuşmaları duymaya çalışıyordu.

Bakışlarımı yere odaklamış, sesleri ayırt etmeye çalışıyordum ancak bu konuda pek başarılı olduğum söylenemezdi. Ne konuştuklarını bir şekilde anlayamıyordum.

Biraz bekledikten sonra annem hala gelmeyince yerimden kalkıp sessizce kapıya doğru adımladım. Sadece kafamı dışarıya doğru uzatıp onları görmeye çalıştığımda karşılıklı sakin bir şekilde konuştuklarını gördüm. Sorun olmadığına emin olduğumda tekrardan kalktığım koltukta yerimi aldım.

Aradan yaklaşık 5-6 dakika geçmişti ki annem içeriye girdi. Gözlerimi yüzünün her ayrıntısında dikkatle gezdirdim. Bir mimik barındırmıyordu. Deri bir nefes verip koltuğa oturduğunda hepimizin ona merakla bakmasıyla biz sormadan o anlatmaya başladı.

"Boşanırken nafaka vermeyeceğini söyledi. Benim onu aldattığımdan ötürü böyle bir hakkı olduğunu, beş kuruş para vermeyeceğini falan dedi." diye kısaca anlattığında bakışlarımı karşımdaki duvara çevirip biraz düşündüm.

Ev tutacak miktarda paramız yoktu. Burada daha fazla kalamazdık. Otel desen para tuzağı.. E biz nerede kalacaktık?

Bu sorularımı içimde kendi kendime sormaktansa, cevap alabileceğim tek kişiye sordum. Anneme.

"Peki nerede kalacağız?" kendinden emin bakışları beni bulduğunda, saniye saniye gözüne bir endişe yayıldı. Sonrasında ise konuşmaya başladı.

"Jungkook bu fikir pek hoşuna gitmeyecek sanırım ama zorundayız. Jong Suk ve kızı büyük bir evde oturuyorlar. Ona bu olayları anlattığımda onun evinde kalacağımızı itiraz kabul etmeyen bir sesle belirtti. Mahkemeden çıkıp direkt onların evine geçeceğiz." Dedikleriyle kaşlarım çatılırken hızla reddettim.

"O dediklerin olmayacak. Tanımadığımız bir adamın evinde ne kendim kalırım, ne de senin kalmana izin veririm. Gerekirse gece gündüz çalışır para kazanırım ama sığıntı gibi birilerinin evine gitmemize müsade etmem." Konuşmamla yerinden kalkıp benim yanıma geldi. Ellerimi avuçları içine alırken kafasını iki yana salladı.

"Oğlum" dedi u harfini uzatarak sonra devamını ekledi. "Nasıl düşündüğünü, ne hissettiğini anlayabiliyorum ama böyle yapma. Sen benim ailemsin. Aynı onunda benim ailem olduğu gibi. Biliyorum eğer istersen gece gündüz demeden bizim için para kazanırsın. Ama yapma bunu senin okulun var. Okuyacaksın. Benim onu sevdiğim kadar o da beni seviyor. Ondan dolayı sığıntı değiliz orada. Öyle olsa ilk ben reddederdim zaten."

Uzun soluklu cümlesinden sonra duraksayıp benim yüzümü inceledi. Parmağıyla yavaşça elimin üzerini okşarken ben sadece kararsızlıkla yüzüne bakıyordum. O da tebessümle benim yüzüme bakıp tekrar söze girdi.

Daylight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin