25.

546 46 23
                                    

Jungkook'un anlatımıyla

"Gelin gençler."

Babamın bizi çağırmasıyla derin bir nefes alarak içeriye girmiştik. Önden Mingyu girdiğinde arkasından bir elimi beline atarak Jeong ile ben girmiştim.

Sınıftakilerde gözlerimi gezdirdiğimde burnumun ucunu sızlatan, kalbimi attıran bedeni görmüştüm. Şaşkın bakışlarını bana yolluyordu.

Bakışlarımı ondan çekip önüme döndüğümde babam konuşmuştu.

"Kendinizi tanıtın. Sonra da yerlerinize yerleşin hadi." En sağda Mingyu olduğu için ilk o başlamıştı. Önce ufak bir açıyla eğilmişti.

"Ben Kim Mingyu. 18 yaşındayım. Şehir dışından okulunuza yeni nakil geldim."

Konuşurken sesinin çatlamasıyla gülmemek için kendimi kasıyordum. Kafamı diğer tarafa çevirip nefes alırken Jeong ile göz göze gelmiştim. O da fark etmiş olmalı ki yanakları kendisini sıkmaktan kızarmıştı.

Bayan Yang gülümseyerek bana baktığında sıranın bana geldiğini anlamıştım. Bayan Yang'ı özlemiştim.

"Ben Jeon Jungkook. 18 yaşındayım. Bende şehir dışından geliyorum."

Geçen senenin aksine stresten ellerim titrememişti, nefes almakta zorlanmamıştım yada terler içinde kalmamıştım. Özgüvenli, kendimden emin bir şekilde konuşmuştum.

Bende konuşup bitirdiğimde sıra Jeong'a geçmişti. Eğileceği zaman elimi belinden çekmiştim.

"Ben Kim Min Jeong. 18 yaşındayım. Bende onlarla birlikte şehir dışından geliyorum." Hepimiz konuşmamızı bitirdiğimizde babam selam vererek sınıftan ayrılmıştı.

Onun ayrılmasıyla yeniden odaklar bize dönerken Bayan Yang konuşmuştu.

"Yeni sınıfınıza hoşgeldiniz. Umarım iyi anlaşırsınız. Oturabilirsiniz." Orta sıra en arka sıraya üçümüz birlikte ilerlerken elimi Jeong'un beline geri yerleştirmiştim.

Ardından kimsenin duymayacağı şekilde Mingyu'nun kulağına eğilerek sesinin çatladığı kısmı tekrar etmiştim. "18 yaşındayım."

Ben sessizce gülerken o koluma vurarak kızgın olduğunu zannettiği bakışlarını yolluyordu. Omuz silkerek Jeong ile en arkanın bir önüne oturmuştuk. Bizim arkamıza da Mingyu yerleşmişti.

Bayan Yang dersle ilgili konuşmaya başladığında Mingyu oturduğu yerde sünerek kulağıma yaklaşmıştı.

"Seninki bakışlarını bizden çekemedi. Kaşlarını çatmış hala da bize bakıyor. Bu arada gerçekte daha yakışıklıymış."

Yanımdaki kafasına sert olmayan bir şaplak geçirdiğimde yerine geri oturmuştu. Bu sefer ben arkama dönmüştüm. Parmağımla yaklaş işareti yaptığımda hafiften öne eğilmişti.

"Taehyung'un önünde oturan ikili..." Gözleri benden arkama sapıp yeniden bana baktığında devam etmiştim.

"Geçen sene beni zorbalayanlar onlar işte. Sağdaki Sehun diğeri de Hyungsik. Bir de iki kişi daha var onlar başka sınıfta."

Bakışları değişik bir hal alırken sırıtmaya başlamıştı. "Benim adım da Mingyu ise onlara ölümlerden ölüm beğendireceğim sen görürsün." Konuşmasıyla bende sırıtırken Jeong aramıza girerek elini omzuma yerleştirmişti.

"Hoca bu tarafa bakıyor. Önüne dön artık." Kafamı sallayıp ikimiz birlikte döndüğümüzde hafiften Jeong'a yanaşmıştım.

"Çaktırmadan Taehyung'a baksana bir. Bakıyor mu?" Kafasını sallayarak eli hala omzumdayken arkaya baktığında sırıtarak elini saçıma çıkarmıştı.

Daylight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin