27.

542 46 11
                                    

"Okulumuza ve evimize geri döndüğün için çok mutluyum. Seni seviyorum kardeşim. Aramıza yeniden hoş geldin."

Cümlesini tamamlayıp kollarını boynuma dolamasıyla genişçe gülümseyerek karşılık vermiştim.

Sarılmamız bittiğinde yan yana durmuş salondaki şaşkın gözlere bakarak aynı anda kıkırdamıştık. O sırada gözlerim bir çift göz de takılmıştı. Taehyung...

İrice açtığı gözleri ve çattığı kaşlarıyla şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Onu şuanlık boş vererek Eunchae'ye dönmüştüm.

Kaşlarıyla mikrofonu işaret ederek konuşmam gerektiğini belirtmişti. Kafamı sallayarak mikrofonu elinden alarak birkaç cümle kurmuştum.

"Buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim. İyi eğlenceler."

Fazla uzatmak istemediğimden kısa tuttuğum konuşmamla dj'e bakmıştım. Kafamı aşağı salladığımda tekrardan müzik açmıştı.

Olduğum yerde yanımdaki bedene geri dönerek elimi beline yerleştirmiştim. "Her şey için sağol Eunchae." Yüzüne ufak bir tebessüm yayılırken konuşmuştu.

"Ben bir şey yapmadım Jungkook. Ayrıca sen her şeyin en iyisini hakediyorsun. Bunlar az bile."

Bu sefer kollarımı sıkıca ben dolamıştım ona. Omzuma hafiften eliyle vurmuş belime sarılmıştı. Saçlarına küçük bir öpücük bırakıp sahneden birlikte inmiştik.

"Sen Jeong'un yanına geç. Ben bahçedeyim. Gelirim birazdan."

Yanından ayrılıp bahçenin tenha kısmına oturmuştum. Yorucu bir gündü.

Cebimden sigara paketimi çıkartarak dudaklarıma bir dal yerleştirmiştim. Paketi kapatıp geri cebime koyduktan sonra çakmağı aramıştım ama bulamamıştım. Sanırım en son Mingyu ile içtikten sonra onda kalmıştı.

Bıkkınlıkla bir nefes verip sigarayı alacağım zaman çakmak sesiyle birlikte bir ışık belirmişti. Sigarayı tutuşturduktan sonra çekilen elle sahibine bakmıştım.

"Katılabilir miyim?" Oturduğum yerde kafamı arkama yaslayarak cevaplamıştım.

"Gel Taehyung." Yanıma geçerken bacağı bacağıma sürtünmüştü. Aldırış etmeden oturduğunda o da bir sigara yakmıştı.

"Sigaraya başlamışsın?" Sessizce konuşmasıyla kafamı omzum üzerinden ona çevirerek gülümsemiştim. "Öyle."

"Neden içiyorsun? Zararlı değil mi?" Ağzındaki dumanı havaya üflerken bunu demesi ironikti.

"Sigara içerken böyle konuşman komik." O da kafasını çevirip bakışlarımızı buluşturduğunda tembel bir gülüş sergilemişti.

"Kendimi seni önemsediğim kadar önemsemiyorum." Bu dediğiyle gülüşüm yüzümde solarken bakışlarımı önüme çevirmiştim.

"Taehyung böyle şeyler söyleme. Konuşma." Parmaklarımdaki sigarayı dudağıma yerleştirerek derin bir nefesi ciğerlerime buyur etmiştim.

"Ne düşünüyorsam onu söylüyorum Jungkook. Rahatsız mı oluyorsun?" Yapmacık bir şekilde gülmüş ve yerimde dikleşirken yeniden ona dönmüştüm.

"Bana böyle davranmayı kes. En son dediğin sözler aklından çıkmasın. Benim aklımdan asla çıkmıyor çünkü. Ben ezik, ucube, aciz ve hastalıklı biriyim. Beni yanına yakıştırmıyorsun. Ona göre davran, ona göre mesafe koy. Bizi birlikte görenler pek hoş karşılamazlar."

Konuşmamı bölmeden dinlemiş, bakışlarını kaçırmıştı. Tam bir şey demek için dudaklarını aralayacağı zaman bahçede bir ses yankılanmıştı.

Daylight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin