31.

365 40 28
                                    

"Biraz oturabilir misin?"

Dalgın bakışlarımı onlara gönderirken onlar hiç çekinmeden, doğrudan beni süzüyorlardı. Kafamı hafif yana eğerken eş zamanlı olarak kaşlarımı da çatmıştım.

"Neden oturayım?"

Cevabımla beraber Taehyung yerinde dikleşirken boğazını temizlemişti. Ancak gerginlik çıkacağını anlamış gibi onun konuşmasına fırsat vermeden Seokjin söze atlamıştı. "Jungkook ne kadar değişmişsin böyle. Taehyung'un senden o kadar bahsetmesine rağmen asla bu kadarını tahmin etmemiştim."

Kafamı aşağı yukarı sallarken içimde kendi kendime bir şeyleri tartmaya çalışıyordum. Cidden onlara beni mi anlatıyordu? İki yanımda duran ellerimden birini cebime sokarken diğerini kemer halkalarımdan birine geçirmiştim.

"Oturacak mısın?" Taehyung beklenti dolu gözlerini üzerime dikmişti. Onun bakışları altında ezilmemek için gözlerimi kaçırarak kendi masamıza bakmıştım. Mingyu ile gözlerimiz kesiştiğinde onun da pür dikkat burayı izlediğini fark etmiştim. Başını yana eğerek kaşlarıyla burayı işaret ettiğinde bir nevi ne olduğunu soruyordu. İşaret parmağımı göstererek birazdan geleceğimi belirtip geri şu ana odaklanmıştım.

"Hayır, neden?" Taehyung'a yönelik konuşmama rağmen o cevap vermeden Namjoon konuşmuştu. "Aslında biz rica etmiştik oturmanı. Hazır görmüşken grup olarak topluca senden özür dilemek istemiştik."

Onun konuşmasıyla kaşlarım kalkarken dudaklarımdan alaycı bir gülüş çıkmıştı. Kollarımı boşta olan bir sandalyenin yaslanma yerine yaslamıştım. Ardından ciddi bir ifade takınırken konuşmuştum.

"Evet bana karşı bir özür borcunuz var. Ama o böyle hazır görmüşken dileyeceğiniz bir özür değil. Madem özür dilemek gibi bir isteğiniz var o zaman bana ulaşmayı denemelisiniz."

Herkes pür dikkat benim dediklerimi dinlerken yüzlerindeki oluşan o bozulmuş ifadeyle tatmin olduğumu hissetmiştim. Tek bir kişide bu ifade yoktu. O da Yoongi'ydi. Dudaklarından ufak bir kıkırtı çıkarken neden güldüğünü anlamamıştım. Umursamadan geri dikleşip ellerimi cebime tıktığımda Taehyung'a son kez bakarak oradan ayrılmıştım.

Giderken ise arkamdan Yoongi'nin sesini duymuştum. "Size kabul etmeyeceğini söylemiştim. O gerçekten zor bir çocuk." Duyduklarımla dudağımın tek kenarı memnuniyetle kıvrılmıştı. Böyle anılmak nedensizce hoşuma gitmişti.

Masaya geldiğimde bir daha oraya bakmadan az önce oturduğum yere, Hoseok Hyung'un yanına yerleşmiştim. Mingyu karşı sandalyeden dikkatle bana bakıyorken telefonundan bir şeyler yapmıştı. Ardından telefonu masanın üzerine çıkarıp kaşlarıyla onu işaret etmişti. Mesaj attığını anlayarak telefonumu elime alıp onun sohbetine tıklamıştım.

Mingyu

Neden orada durdun

Ne diyorlar

Göz ucuyla Mingyu'ya ve masadakilere bir bakış atmıştım. Ardından telefona dönerek parmaklarımı hızlı hızlı klavyenin üzerinde gezdirmiştim.

Jungkook

Oturur musun diye sordu

Seokjin değişmişsin dedi

Namjoon özür borçluyuz falan dedi

Bende ağızlarının payını vererek masaya döndüm

Sonra daha detaylı anlatırım

Mesajlarımı anında okurken kafasını kaldırıp emin olmak ister gibi şüpheli gözlerle yüz ifademi süzmüştü. Rahatlaması için ufak bir tebessüm ederken gözlerimi yavaşça kapatıp açmıştım.

Daylight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin