4

316 55 18
                                    

"Ah, sonunda uyanma zahmetinde bulundunuz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






"Ah, sonunda uyanma zahmetinde bulundunuz." dedi Changbin'in henüz kimden geldiğini anlayamadığı ses.

Yavaşça gözlerini açtı ve bir süre zorlansa bile sonunda görüşünü netleştirebilmişti.

Yerde, dizlerinin üzerine çökmüş bir şekilde duruyorlardı. Karşılarında siyah, obsidyenin  yontulmasıyla oluşan bir taht ve üstünde maskesinden dolayı henüz yüzünü göremedikleri biri oturuyordu. Alaycı sesin kaynağı ise henüz kendine gelmeye çalışan Jisung'un başındaki, onları buraya getiren kara cadıydı.

Jisung tahta daha yakın bir konumdayken, Changbin, Minho ve Chan daha geride duruyorlardı.

"Sevgili misafirlerimiz uyandığına göre, Ulumuzun karşısındasınız, derhal selam verin!" diye emretti ve Jisung'u saçından tutarak zorla eğdi tahta doğru. Bununla Mimho hareketlenirken arkasında duran muhafız görünümlü bir başka cadı, onu omzundan tutarak olduğu yere sabitledi tekrar.

"Jon, biraz ağır olmak isteyebilirsin." dedi tahttaki sonunda konuşarak.

"Kusura bakmayın, gizlilik prensiplerimiz gereği sizi buraya getirirken etkisiz hâle getirmek durumunda kaldık. Umarım bu durum sizi çok etkilememiştir." diye ekledi hızlıca. Alaycı tonu, sağır biri tarafından bile rahatlıkla hissedilebilirdi.

Jon, sonunda Jisung'u rahat bırakarak geri çekilirken Jisung toparlanıp başını dikleştirdi. Onun bu kendine güvenen tavrını gören tahttaki Ulu, histerik bir gülüş bıraktı sessiz salonun ortasına.

"İddialısın. İddiayı severim, Jisung. Ne için gelmiştiniz topraklarımıza? Hem de izinsiz bir şekilde." dedi oturduğu tahtta arkasına yaslanarak.

Jisung olduğu yerde dikleşti ve ciddiyetini korudu, "Kaptanım adına geldim. Bir kehanet-"

Sözleri tahttakinin kahkahası tarafından bölünürken sakin kalmaya gayret gösterdi. Sonuçta bir elçi sayılırdı, görevi ihtiyacı olanı alıp gitmekti.

"Kaptanın kimmiş peki? Neden onu burada göremiyorum?" dedi alayla Ulu.

"Kaptanım yalnızca istediği zaman ortaya çıkar. Ayrıca buraya geleceğimizi zaten önceden bildiğinizi sanıyordum... Kehaneti de çoktan almışsınızdır, değil mi? Baş kara cadısınız sonuçta."

Jisung'un bu söyledikleri arkasındaki üçlünün gülümsemesine sebep olmuştu. Tahttakinin yüzü görünmese bile etrafındaki enerjiden sinirlendiği hissedilebiliyordu.

"Sen de bir cadısın, Jisung..." diye başladı ve ayaklandı tahttaki.

Ağır adımlarla Jisung'a yaklaşırken, "Bu iddialı tavırların burada seni ölüme götürür, bunu bildiğini varsayıyorum. Ve ben bir hüküm verirken başkalarını umursamam. Çok sevgili kaptanına başını göndermemi mi istiyorsun?"

"Ne saçmalıyorsun?" dedi Changbin ağzının içinde mırıldanarak.

"O kadar kolay değil, sen de biliyorsun yüce Ulu." dedi Jisung alayla. Bu söylediğiyle karşısındaki sinirlenirken, "Kalk." dedi Jisung'a kesin bir dille.

game of hearts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin