"Sikeyim bu da ne böyle?" dedi hayretle kaos içindeki sulara bakarken Minho. Böyle bir olaya ilk kez tanık oluyordu Changbin dışında herkes.Az önce mürettebattan bir denizci, kendi kendine ölerek denize çekilmişti. Ardından yüksek sesli yüzlerce ıslık sesi duyulmaya başlamış, dalgalar hareketlenmişti.
"Bizim karanlıkta göremeyeceğimiz uzun menzilli bir silahları var. Sudan çıkmadan atıp biz fark etmeden öldürüp sonra da denize çekiyorlar." dedi Changbin mürettebatı yönlendirmek için hareketlenirken. O hareketlenirken Chan onu kolundan tutarak durdurmuş, arkasına almıştı.
"Sen bize lazımsın. Talimatları bana ver, onları ben yönlendiririm." dedi kesin bir şekilde.
Changbin kafasıyla onaylayıp biraz düşündü. Ardından sıkıntıyla oflayıp alnını sıvazladı. "Aradığımız kuyruklunun onların arasında olduğundan bile emin değiliz."
Çığlık ve ıslık sesleri adayı inletirken, bunlar Changbin'in düşünmesine hiç de yardımcı olmuyordu.
O sırada yanlarındaki kayalıktan bir el çıkmış, Minho'nun ayak bileğine tutunup onu kendine çekmişti. Minho dengesini kaybedip kalçasının üstüne düşerken onu tutan denizkızı durmamış, suya doğru sürüklemeye başlamıştı onu.
"Minho!"
Chan'ın bağırmasıyla Minho'nun, denizkızının bileğini büyüsüyle parçalaması bir olmuş, hızla ayaklanarak ve geri geri yürüyerek kendilerine sürünerek ilerlemeye çalışan denizkızlarını lacivert büyüsüyle uzaklaştırmıştı.
"Özel biri olmalı değil mi? Bunlardan biri olduğunu zannetmiyorum." dedi Minho üçlünün yanına tekrar varınca.
Mürettebata bir süre baktılar. Ellerinde filelerle denizkızlarının kıyıya çekilmesini bekliyorlardı fakat denizkızları elbette öylece kollarına koşacak değildi. Bazısı bileklerinden yakalanıp canlı bir şekilde suların derinliklerine çekilirken bazıları ise önce öldürülüyor, ardından silah yardımıyla yine suyun derinliklerine çekiliyordu. Yüzlercelerdi ve arkaları kesilmiyordu.
"Saldırın!" dedi ve mürettebatın ikinci grubunu devreye soktu Jisung. Komutu alan ikinci grup ellerinde silahlarla kıyıya yakın denizkızlarını korkutuyor ve fileye yaklaştırıyordu. Denizkızları elbette karşılık veriyor ve bir iki tanesini alıyor olsalar da, genel olarak ikinci grup başarılı oluyor gibi görünüyordu.
Kuyruklarına ellerindeki mızrakları atıyor veya direkt saplıyorlardı. Denizkızlarının ıslıkları dinmezken, yanına bir de acı çığlıkları ekleniyordu.
Bir süre sonra üçlü, nasıl olduğunu bilmedikleri bir şekilde kendilerini arbedenin içinde bulmuşlardı. Dizlerine kadar suyun içindelerdi ve vücutlarına saldıran denizkızlarını savurmaya çalışıyorlardı. Öldüremezlerdi, bu yüzden zorlanıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
game of hearts
Fanfictionkaptanın bir amacı vardı ve bu amacı gerçekleştirmesi için de bir denizkızına ihtiyacı vardı |hyunlix