23

343 41 67
                                    

yorummm

-

Adım seslerinin bulundukları odaya yaklaştığını duyan Felix, umursamadan ölen bedene bakmayı sürdürdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Adım seslerinin bulundukları odaya yaklaştığını duyan Felix, umursamadan ölen bedene bakmayı sürdürdü. Her yer kanla ıslanmıştı. Siyahlı çoktan ölmüş olsa bile Felix'in içinde öyle büyük bir öfke vardı ki, ölen bedene hâlâ kinle bakmayı sürdürüyordu.

Adım sesleri sonunda odaya ulaşıp kapı hızla açıldığında birkaç kişi içeriye girmişti. Felix gelenlere bakmasa bile kokularından kim olduklarını anlamıştı.

Hâlâ kulakları uğulduyor, gözleri bulanık görüyor olmasına rağmen hâlâ aynı pozisyonda duruyor, yerinden söktüğü kalbi elinde tutmayı sürdürüyordu.

Kapıdaki hareketlilik durduğunda Felix hafifçe eğdiği belini doğrultmuş ve zarif bedeniyle yarısını kapattığı manzarayı gözler önüne sermişti. Doğrulduğu yerde başını arkasında kalan kapıya doğru omuzunun üstünden hafifçe çevirmiş ve gelenlere bakmıştı. Öyle bir öfke vardı ki ifadesinde, gözlerine bakanlar içinde yanan ateşi görebiliyorlardı.

Hepsinin ilk kez bir kuyrukluyla muhattap olmalarını geç, ilk kez kontrolden çıkmış bir kuyruklu görüyorlardı. Bu, denizkızı adasında gördükleri hırçın denizkızı saldırılarından çok daha farklıydı.

Felix kin dolu sert bakışları, kanlanmış üstü başı, aynı şekilde kanla lekelenmiş saçları ve elinde tuttuğu durmuş kalple korkutucu görünüyordu. Her zamankinden farklı görünen, bir silaha dönüştürdüğü elleri artık birer pençeye benziyordu, uzun ve dayanıklı tırnakları yüzünden.

Gözlerini yavaş yavaş herkesin üzerinde gezdirirken vücudunun durulduğunu ve bitkinleşmeye başladığını fark etti Felix. Gözleri bayıklaşmaya başlasa da gardını indirmedi ve elindeki kalbi bırakmayı reddetti. Gözleri ise en son Jisung'da durdu.

"Sikeyim.... Sikeyim...." dedi ve birkaç adım yaklaştı Jisung. Onunla beraber kalan üçlü de hareketlenip kan gölüne yaklaştı.

Chan yavaşça koltukta uzanan kaptanına yaklaştı ona ne olduğunu bilmiyordu fakat kaptanının bilincinin yerinde olmadığının farkındaydı. Aksi hâlde nasıl böyle bir olay tam dibinde yaşanırken yatmaya devam edebilirdi?

Özellikle en büyük zaafı kendini tehlikeye atmışken.

Fakat onun yaklaşmasıyla baygın bakışlı Felix hemen toparlanmış, başını hızla ona çevirmişti tehditvari bir havayla. Şu an tehdit içerikli olabilecek her harekete hassastı.

Chan bu tavrı biliyordu. Aynı türden olmasalar bile koruma içgüdüsünün nasıl olduğunu biliyordu. "Ona bakmam gerek. İzin ver, güvenli bir yere götürelim."

Felix bir süre duraksadı ve hızlı nefesleri sonunda normale döndü. Hiçbir şey söylemedi, yalnızca gardını biraz indirdi. Chan bunu elbette fark etti ve Minho'yla Changbin'in yardımıyla Hyunjin'i oradan çıkarttılar. Jisung ise Felix'le kaldı.

game of hearts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin