Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Felix yaklaşık on beş dakikadır önüne konulan yemeği izliyordu.
Hyunjin gemiyi yeniden oluşturduğundan beri ortalarda gözükmüyordu bu yüzden Felix şu an Hyunjin'in astlarına emanetti. Dördü de ilk kez bir kuyrukluyla bu kadar yakından ilgilendiği için, hâliyle ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı.
En sonunda onun yemeğini izlemesine daha fazla katlanamayan Jisung, "Sen neden yemiyorsun? Özel menüdür bu bak, buradaki herkes yiyemez bunlardan." diye şakayla karışık yemek yemesi gerektiğini hatırlatmaya çalıştı ona.
Chan onun cümlelerini duymasıyla hızla yanındaki Jisung'un kulağına eğildi, "Sen salak mısın Jisung? Deniz adamının önüne yemek diye balık koydun. Kim bilir hangi akrabası şu an kızarmış bi şekilde ona bakıyor!"
Chan'ın ona fısıltıyla sitem etmesiyle panikle gözlerini araladı Jisung. Aynı panikle ayağa kalkıp Felix'in önündeki tabağı çekerek eğildi özür dilercesine. "Ay! Kusura bakma, gerçekten bilmiyorduk. Sen bize ne yemeyi sevdiğini söyle de ondan yapalım sana hm?"
Panikle konuştuğundan dolayı bir pot daha kırdığını fark etmemiş, Felix'in onu cevaplamasını beklemişti. Felix ona aynı şekilde bakmaya devam edince gerçekler yavaş yavaş yüzüne çarpmaya başlamış, Felix'in hiçbir şekilde ağzını açmadığını sonunda hatırlamıştı.
"O zaman ben gideyim..." diye mırıldandı ve ardından elindeki tabakla hızla geminin mutfağına ilerledi Jisung.
Onun uzaklaşmasıyla diğer üçlü hafifçe kıkırdamıştı.
"Kusura bakma, hâlâ konuşmamana alışamadı." dedi Chan Felix'e.
Bu durum Felix'in umurunda bile değildi. Neyden bahsettiklerini bile tam olarak anlamamıştı fakat az önce önüne konulan tabaktaki günahsız balığa üzülmüştü.
Onun yine herhangi bir tepki vermeyip dalıp gitmesiyle üçlü birbirine döndü.
"Ruh geçidindeki ruhlar normaldi fakat adaya ayak basmadan önce gemiyi alabora edenler değildi, değil mi? Yanlış anlamadım?" dedi Changbin ikiliye. İkili başını sallayarak onayladı onu.
"Evet. Başta adanın sınavı sandım fakat adanın sınavının bile Black Blood'u alabora edebileceğini sanmıyorum. Başka bir şey vardı." dedi Minho.
Minho'nun söyledikleri diğer ikili için oldukça açıktı. Chan anladığı an istemsizce yumruklarını sıkarken Changbin ise yutkunmuştu. Kimsenin onlarla güzel tek bir anısı yoktu.
"Lanet herifler, bir türlü önümüzden çekilmediler." diye söylendi Chan. Yanındaki Changbin'in, omuzuna elini koyup hafifçe sıkmasıyla ise derin bir nefes aldı.
"İlerleyebiliyoruz ya, o bana yeter. Şunları geldikleri yere geri yollayalım en kısa zamanda." dedi Changbin elini Chan'ın omzundan çekerken.
"Döndüğümüze göre ritüel tamamlandı, kuyruklu hâlâ iyi olduğuna göre zor olmamış olmalı." dedi Chan ona katılırken. Konuşurken belki onlara katılır diye Felix'e bakmıştı ama elbette Felix yine sadece bakmakla yetinmişti.