tw: yaralanma ve ölüm betimlemeleri, idam, zorbalık, şiddet, aile içi şiddet, şantaj, muhtemel ceset tasviri(?), ırkçılık(?) vb tetikleyici ögeler bulunmaktadır, etkileneceğinizi düşünüyorsanız okumayınız.
ayrıca bölümü okurken house of the dragon'un dizi müziklerini dinleyebilirsiniz, ben onları dinleyerek yazdım çünkü
yorum yaparsanız çok sevinirim bölüm epey uzun çünkü
bir de kafanızın karışması durumunda bölüm sonu notlarına bir göz atın lütfen
iyi okumalar <333
-
"Usta..? Gerçekten sen misin?" diye mırıldandı tekrar titrek sesiyle Jisung. Yanındaki Minho ona ayakta durabilmesi için destek olurken adını fısıldadı. Jisung ise tüm sesleri boğuk bir şekilde duyuyordu. Kulakları çınlıyordu.
Felix karşısındaki sahneyi meraklı gözlerle izlerken az önce yanına geçtiği eşine baktı kısa bir süreliğine. Hyunjin'e yalnızca bir saniye bakması neler olduğunu bildiğini anlamasına yetmişti. Hyunjin de üzerindeki bakışı hissedince Felix'le buluşturdu gözlerini. Aralarında birkaç saniyelik ufak bir bakışma yaşandıktan sonra Felix olanları izlemek için bozdu bu anı.
Jisung'un gözlerinde ve kalbinde büyük bir acı olduğunu görebiliyordu Felix. Hayalkırıklığına uğramış görünüyordu. Hatşepsut'a 'usta' dediğine göre geçmişte tanışıklıkları vardı ve muhtemelen yakınlardı. Şimdi ustasını karşısında düşman olarak görmek onu yıpratmış olmalıydı.
"Ne kadar büyümüşsünüz... Kendinizi geliştirdiğinizi duydum, adınız epey yürümüş. Aferin."
Jisung duyduğu cümlelerden sonra gözlerinden yaşların süzülmesine daha fazla engel olamadı. Kolunu tutarak ona destek olan Minho'nun kolunu tutan eline tutundu yere kapaklanmamak için. Minho ise onun ustalarına ne kadar değer verdiğini bildiğinden anlayışla karşıladı ve bu defa diğer elini de beline sardı yanındakinin.
"Burda ne yapıyorsun?" dedi Minho beklediğinden sert çıkardığı sesiyle. Jisung'un ağlaması, yıkılıp durması yıllardır canını sıkan bir durumdu ve buna sebep olan her şeyi ortadan kaldırmak istiyordu. Bu kişi kendi ustası olsa bile.
"Hasret giderme faslını geçelim diyorsun yani? Zaten bilmiyor muydun 'Hatşepsut'un kim olduğunu? Niye şaşırdın ki?" dedi umursamaz görünmeye çalışarak Hatşepsut. Fakat Felix her nedense Hatşepsut'un umursamazlığının samimi olmadığını hissediyordu. İçindeki endişeyi, baskıyı hissedebiliyordu. Hyunjin'in dedikleri doğruysa, gerçekten birileri tarafından korkutuluyor olabilir miydi?
"Gördüklerimizin kesin olmadığını da siz çok iyi biliyorsunuz. Gerçek olmadığını umuyordum." diye karşılık verdi Minho bir yandan da Jisung'un omzunu sıvazlarken. Jisung ise birkaç saniye önce gözyaşı dökmeyi bırakmıştı. Sadece kızarmış ve hâlâ şaşkınlık barındıran gözlerle, inanamayarak bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
game of hearts
Fanfickaptanın bir amacı vardı ve bu amacı gerçekleştirmesi için de bir denizkızına ihtiyacı vardı |hyunlix