Yüzüme güneş ışığı düşünce gözlerimi usulca açtım. sehpanin üzerindeki telefonuma uzanıp saate baktım "yuh" diye birden bağırdım saat çoktan 14:35 olmuştu. bu saate kadar uyumam imkansızdi. yataktan kalkıp lavaboya girdim elimi yüzümü yıkayıp üzerimi çıkarttım dolaptan yeni giysiler alıp üzerime geçirdim. aşağıya indiğimde sadece leya vardı.. "günaydın" dedim koltuğa otururken "günaydın" dedi gülümseyerek. "diğerleri nerde?" dedim. "yiyecek birşeyler almaya gittiler" dedi. "hepsi birden mi" dedim. başını salladı. "bilirsin biri bı yere gittiği zaman diğerleri de gitmezse ölürler" dedi gülerek. "sen neden gitmedin" dedim. "çünkü sen uyuyordun. ve bide buralar tehlikeli birinin yanında durması gerekiyordu" dedi
kapi çalınca leya ayağa kalkip kapıyı acti
bizimkiler tek tek içeri girdi. "oo uykucu da uyanmış" dedi çağan. cevap vermek yerine gülümsedim. "hadi kahvaltı yapalım Tuana acikmistir" dedi ülkü. haklıydı acıkmıştim. hep birlikte sofrayı hazırlayıp oturduk. telefonum çalınca herkesin gözü bana döndü. "kim" dedi çağan. "bilmiyorum yabancı numara" dedim. telefonu açıp kulağıma götürdüm "alo" dedim. "Tuana" dedi. sesi hiç yabancı gelmiyordu. "pardon tanıyamadım" dedim. gülüşü kulağımı doldurdu. bu gülüş bu ses.. "berat" dedim. "ta kendisi" dedi. "ne istiyorsun benden! ne diye aradın" diye bağırarak ayağa kalktım. ben kalkınca diğerleri de kalktı. "noldu" dedi yağız. cevap vermedim. "duydum ki esrarengiz kasabaya tasinmissin.. bende oraya taşındım ve biliyor musun aynı okulda olacağız. hatta aynı sınıfta" dedi yine sırıtarak. "ne istiyorsun benden pislik! arama bidaha beni" dedim. "ama Tuana ayıp ediyorsun insan sınıf arkadaşına böyle mi davranır" dedi dalga geçerek. telefonu sinirle yüzüne kapattım. "o kimdi noluyo Tuana" dedi ülkü."önemli bişey yok ben yukarı çıkıyorum" dedim ve arkamı dönüp koşarak yukarı çıktım.kaç saattir odadaydim bilmiyorum. kendime gelince aşağı indim. "merhaba" dedim gülmeye çalışarak. "merhaba" dedi hepsi bir ağızdan onlarin bu haline kahkaha attım. "iyi misin" dedi leya. "evet.. ben biraz dışarı çıkabilir miyim" dedim. "bizden izin almana gerek yok ki" dedi yağız. başımı salladım ve montumu alıp dışarı çıktım. hava bayağı soğuktu biraz ilerledikten sonra bir salincak gördüm. yaklaşıp salıncağa bindim. çocukluğumdan beri severdim.
omuzumda battaniye hissedince hizla arkamı döndüm. cagandi. "beni korkuttun!" dedim. "özür dilerim" dedi dudağını büzerek. "sorun degil gel otur" dedim. biraz yana kaydim. çağan oturunca başımı onun omzuna koydum. çünkü çok üşüyordum. "titriyorsun" dedi çağan. "hayır" dedim bu halime güldü "yalancı" dedi. daha da çok çağana sokuldum. "o kimdi" dedi. "eski sevgilim" dedim. "peki senden ne istiyor, niye aramış" dedi. "buraya rasinmislar bizim okulda okuyacakmis" dedim. "senin burda oturdugunu nerden biliyor" dedi. "bilmiyorum ki" dedim. "peki neden ondan nefret ediyorsun bu kadar." dedi. "çünkü yatak odasında birtane kızla-" dedim ama devamını getiremedim. "ihanete uğradım yani" dedim. "anladım.. seni aldatan erkek kördür" dedi. güldüm. çağan saçıma öpücük kondurunca kalbim hızlandı. "kalbin.. çok hızlı" dedi. "sus" dedim.. ufak bi kahkaha attı.